Yeni yılda umut Yatağan’dan…

Bir yılı daha tamamladık.

Umutsuzluk, karamsarlık, yoksulluk, işten atılma korkusu, her an kapımıza gelecek icra korkusu, borç taksitlerine yetişememe, cebinizde plastik paradan başka para olmaması, mahalle baskısı ve yalnızlık duygusu…

Milyonların içinde ama yalnız olmak…

İşte düzenin kendi insanlarını getirdiği nokta… Büyük kentlerin kalabalık mahallelerindekiler de yalnız. Yine büyük kentlerin zengin mahallelerinde duvarlarla ve bekçilerle korunmuş zengin gettolarında yaşayanlar da gergin, asabi, bıkkın ve yalnız…

Aynı kapıdan giren 20-30 hatta 100 daireli apartmanlarda oturan insanlar da yalnız. Hiç birinin diğerinin derdinden haberi yok. Yıllardır çok iyi görüştüğü iş arkadaşı hastalandığında ya da öldüğünde bir tek yakınının ismini bilemeyecek kadar birbirine yabancı… “Acaba evli miydi? Eşinin adı neydi? Çocukları var mıydı? Bir desteğe gereksinimi var mıydı?” soruları aklımıza geldiğinde birbirimize ne kadar da yabancı olduğumuzu anlayıveriyoruz.

Daha kötüsü birkaç milyon insanın yaşadığı kentte yapayalnız olduğunuzu…Ve sahipsiz olduğumuzu…

Koskoca kentin sokaklarından çocuk cıvıltısı yükselmiyor. Çocuklar evlerinde hapis. Bilgisayarlar, elektronik oyuncaklar birer elektronik kelepçe olmuş ve onları çocukluklarını yaşamadan yalnızlaştırmış. Kenar mahallelerin çocukları da trafik ışıklarında ya da tıkanan trafikte mendil, su ya da simit satıp evlerinin geçimine katkıda bulunmaya çabalıyor.

Çocuklar mahallelerinin okullarına yürüyerek gitmek yerine kilometrelerce uzaktaki okullara pencereleri demir parmaklıkla kapatılmış minibüslerde üst üste eşya gibi taşınıyor. Yanındaki arkadaşıyla şamata yapıyor. Ama arkadaş olmayı öğrenemeden. Onların okula gidişinin cezaevi arabalarından tek farkı aracın daha fazla camlı olması…

Yeni yılı karşılarken büyük kentler ışıl ışıl. Kafeler, atıştırma yerleri dolu. Mağazalar tıklım tıkış mal dolu. Ama insanlar daha mutsuz. Işıltıyı, zenginliği görebiliyor. Ama elini uzatamıyor. Sürekli el değiştiren mağazalar, dev alışveriş merkezleri karşısında yenilgiye uğrayan küçük esnaf; dev alışveriş merkezlerine gelen insan sayısı şehrin kalabalığı yanında çok küçük bir azınlığı oluştursa bile görece bir kalabalık yaratıyor. Bu da gerçeği gizliyor. Sanki herkes bu zenginliğe ulaşabiliyormuş gibi…

Umutsuz insanlar yeni yılda bir gecede her şeyin değişivereceğini umut ediyor. Ama bu umudu besleyecek esaslı bir etken yok. Tek umut, piyango satıcıları, Sayısal Loto bayileri.

Oysa durum o kadar da umutsuz değil. Bütün olumsuzluklar içinde bize ait olan zenginliklerin arsızca talan edildiğini duysak bile teslim  olmamanın verdiği umut ve yaşama azmi bizi yeniden hayata bağlıyor. Umut bu kez Yatağan'dan geliyor.

Yatağan'ın, Yeniköy'ün, Kemerköy'ün enerji ve maden işçileri yeni yıla umutla giriyorlar. Kendilerini işsizliğe ve yoksulluğa itecek özelleştirme kararını yenilgiye uğratma azmiyle…

“Bunca yıldır özelleştirmeye karşı direnen işçilerin hiç biri kazanamadı. Ama biz kazanacağız” diyerek… Eşiyle, çocuğuyla, annesiyle, kayınvalidesiyle, komşusuyla, mahalle esnafıyla, köylüsüyle birlikte direniyor. Onlar yalnız değil.

Yatağan'ın Milas'ın çarşıları yeni yıl için büyük şehirler kadar ışıltılı değil. Ama Yatağan'da Milas'ta esnafın vitrinini şatafatlı mallar değil direnişe destek mesajları süslüyor. Pazaryerinde peynir satan seyyar esnafın vitrininde bile işçilere destek yazıları en önde.

Yatağan'ın, Yeniköy'ün, Kemerköy'ün enerji işçileri, yalnızlığa mahkûm büyük şehirlerin vitrinleri daha ışıltılı olsun, elektrik faturaları daha az olsun diyerek direniyorlar.

Sadece kendi işyerleri için değil, vatan için direniyorlar. Bu nedenle mitinglerinin adları “emek ve bağımsızlık”…

Onlar bizlerden daha umutlu, daha aydınlık. Sadece ışıltılı ama yalnız şehirlerimizi aydınlatmıyorlar. Geleceğimizi de aydınlatıyorlar.

“Kömürden ateş, Sudan Işık yapanlar” bizim umutsuzluğumuzu da umuda çeviriyor.

Yatağan'ın, Yeniköy'ün, Kemerköy'ün kazanlarında “kömürü ateşe, suyu ışığa” dönüştüren enerji işçileri 75 milyonun tükenen enerjilerini umuda, aydınlığa dönüştürecek. 

Yatağan Termik Santrali önündeki nöbet çadırında  aylardır nöbet tutan işçiler,  sabahları Göktepe üzerinden güneşin doğuşunu gördüler.

Biz de yeni yılda güneşin Yatağan'dan doğduğuna tanık olacağız.

Hepinize sağlıklı, umutlu, mücadele dolu, başarılı yıllar diliyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.