Yalakalık

İnsan kalitesini değersizleştiren gerçeklerin başına “Yalakalığı” koyarsak abartı olur mu?

Sanmıyorum, “cuk” oturur.

Yalakalık değil midir toplumsal değerleri aşındıran… Biat kültürünü beslerken, insanı omurgasızlaştıran… İdare-i maslahatçı bir yapıyla kokuşmaya ön ayak olan…

Yalakalık toplum olarak çok benimsenmiş durumda.

Daha çocuk yaşlarda, “Bir öpücük verirsen olur” ya da “Şunu yaparsan, bunu alırsın” eğitimiyle şırıngalanan masumane yanlış evde başlamıyor mu?

Öğrenciden öğretmene, öğretmenden müdüre, müdürden kaymakama, kaymakamdan valiye, validen milletvekiline, milletvekilinden bakana, bakandan başbakana değin uzayıp giden zincirin halkalarındaki ilişkilere bakıldığında çıkarcı bir yaklaşım görülmüyor mu?  

Geçici zevkler için havlu taşımayı marifet sayanlara ne demeli?

Hiç bir şey yapamıyorsak, haklıyı görmezden geliyor, güçlünün yanında yer alıyoruz.

Genlerimize işleyen en büyük kültür mirasımız bu olsa gerek.

Ne de olsa kulağının pasını, “Padişahım çok yaşa” sesleriyle temizleyen bir kuşağın torunlarıyız. Tarihten gelen alışkanlığımız var, hatta bu konuda bağımlılık kazanmışız dersek yalan olmaz.

Padişahların özel günler için dalkavuk beslediğini bilmeyen yoktur.

Dalkavukların sözlük anlamındaki karşılığı: “Aşırı derecede yalakalık yapmak ve gereksiz yere övgü yağdırmaktır.”

Özellikle moral bozukluğu süreçlerinde kullanılan dalkavukları hemen, hemen tüm padişahlar yanlarından eksik etmemiştir.

Bazen padişahların da attan düştüğü oluyor. Sinirleri yatışsın diye yedek dalkavuklar bile huzura geliyor.

Hiçbir şey olmamış gibi sazlar çalıyor, dansözler oynuyor.

Tüm dalkavuklar koro halinde, “Padişahım sen çok yaşa” şarkısını söylüyor. Sürekli üç maymunu oynuyor, “Padişahım sen çok yaşa” deyerek yeni, yeni “Kutu” siparişleri veriyor.

Hiç biri demiyor ki, bu at Karacabey Hara'sında yetişti, uzun koştu, yoruldu, yıprandı, taşıyamayabilir. 

Hep bir ağızdan başlıyor masallar, “Efendim, bunun yemi yabancı, dış kaynaklı beslemedir, huysuzluğu ondandır. Sen çok iyi binicisin, sen çok yaşa…”  

Dalkavuklar böyledir. Dalkavuklara dalsalar da, pek seslerini çıkarmazlar.

Yüzlerce yıl öteden sürüp gelen bu kültürün devşirmelerine bakıldığında, insanı insan yapan ve toplumları ayakta tutan değerleri görmekte zorlanıyoruz.

Nitelik, tutarlılık, dürüstlük bulamıyoruz. Onurmuş, erdemmiş hak getire.

Düşünün düşünebildiğinizce.

Arsızlık devlet eliyle özendiriliyor.

Hırsızlık, ahlaksızlık alkışlanıyor.

Vatan hainleri kahramanlaştırılıyor.

Şeytan bunun neresinde?

Yaşasın yalakalık (!)

(Tüm okuyucularımın yeni yılını kutlar, sağlık ve mutluluklar dilerim.)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.