Yasaklama özgürlüğü

AKP iktidarı koskoca bir ulusun zekâsıyla alay ediyor. Yasaklar geliyor. Birileri de neredeyse özgürlüğe kavuştuk diyerek zil takıp oynuyor.
Demokratik ve laik Cumhuriyetimizde kadınlar, pek çok Avrupa ülkesinden önce Medeni Kanun ile özgürlüklere kavuştu. Toplum içinde eşit ve özgür bireyler olarak yerini aldı.
Öğretmen Oldular. Milletvekili oldular. Vali oldular. Bakan oldular. Rektör Oldular. Başbakan Oldular. Danıştay Başkanı oldular. Başsavcı oldular. Pilot oldular. Sanatçı oldular. Otobüs şoförü oldular. Özetle yurttaş oldular. Cumhuriyetin özgür bireyleri oldular.
Bütün bu işleri yapabilmek için büyük kısmının kaynağı belirsiz dinsel yasakların kalkması gerekiyordu. Yüzyılların ötesinden gelen bu yasakları Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu çağdaş Türkiye Cumhuriyeti kaldırdı. 12 Yıl önce iktidara gelen AKP iktidarı “80 yıllık karanlığa son verme” adı altında “özgürlükleri genişletme” adına kadınlarımızın özgürlük alanını giderek kısıtladı.
Son olarak 9 yaşındaki kızlarımıza türban takma “özgürlüğü” adı altında bu yasaklar çok daha genişledi. Bir dinsel yasak müjdeli bir haber gibi topluma “özgürlük” olarak sunuldu.
Türban takmak bir özgürlük değil bir yasaklamadır. Nereden çıktığı tartışmalı ve belirsiz olan bu yasak ile kadınlarımız 80 yıl sonra yeniden kafese sokulmaktadır. Üstelik bu kez karar verme yeteneğine ve gelişmişliğine erişememiş çocuklarımıza küçük yaşta pranga vurmaktır.
İşin daha kötü yanı ise bu yasağın çocuklara kadar yaygınlaşmasını kutsayanlar arasında kadınların ve bazı sözde kadın örgütlerinin de olmasıdır.
Hafta başında Bakanlar Kurulu alışılmadık uzunlukta bir toplantı yaptı. Bu toplantı sonunda ağlamaktan sorumlu Başbakan Yardımcısı ezile büzüle bir Bakanlar Kurulu Kararı açıklayarak çocuklarımıza esaret getiren ve öğrencilerin kılık kıyafetlerini düzenleyen yönetmeliği değiştirdiklerini açıkladı.
Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmeliğin 4. maddesinin “e” bendi şöyle idi: “Okul içinde baş açık, saçlar temiz ve boyasız olarak bulunur, makyaj yapamaz, bıyık ve sakal bırakamaz. 3’üncü maddenin altıncı fıkrası hükümleri saklıdır.”
Bakanlar Kurulu Kararında bu bentteki “baş açık” kısmı ile son cümle kaldırıldı.
Oysa maddenin ruhu dikkate alındığında sadece saçları değil, sakal ve bıyığı da düzenlediği yani bir başka ifade ile yaş fizik ve beyin gelişmişliği açısından reşit gençlerin kılık kıyafetlerinin düzenleneceği açıktır. 9 yaşındaki kız çocuklarının başlarının açık ya da kapalı olduğunu düzenlediğinizde yine 9 yaşındaki erkek çocuklarının hangi sakal ve bıyıklarını düzenleyeceksiniz?
AKP döneminde Türkiye işte böyle bir ülke haline geldi. Savaş hali barış diye, hırsızlık hayır işi diye, sansür, basın özgürlüğü diye, adaletsizlik hukuk diye, açlık makarna ve bulgur diye, iş cinayetini “kader” diye yutturulurken, kadınlarımıza kızlarımıza getirilen yasaklamalar da özgürlük adı altında müjde olarak yutturuluyor.
Evlerine kapatılacak kadınlarımıza kızlarımıza el becerisi adı altında kendi prangalarını imal etme öğretilecektir. Kadınlarımız bu prangayı reddetmeli var olanları kırmalıdır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.