Yaptığınızı beğendiniz mi?

Eğri oturup doğru konuşalım, mümkünse konuşulanları da oraya buraya yamamayalım.
Allah’ın izniyle ve yurdumun vatansever bireyleriyle darbeyi savuşturduk.
Ancak ve ancak yüce Türk milleti, demokrasi, bayrak, cumhuriyet derken bir anda kadın polisin kafasına türban geçirilip Taksim’e salındı, ardından Beştepe’de zikir çekiliverdi ya, olmadı…
En hassas zamanlarda, herkes birlik beraberlik türküleri tutturmuşken, FETÖ’cü diyerek sistemin en ufak bir kararına dahi karşı duran her kim varsa hepsinin bir bir toplandığı, böylece de milletin “dut yemiş bülbüle” döndürüldüğü küresel bir kumpas döneminin içinde “olacak o kadar” değil de, “OLMADI” demek zor tabi.
Ama vallahi olmadı.
Siyasî yanıydı, dinî yanıydı, politik yanıydı, bilmemneyiydi, bırakın hepsini bir tarafa;
Allah rızası için söyleyin, kadın polisin taktığı türban ve üzerine kondurduğu polis kebi olmuş mu, olmamış mı? Konu mankeninin yüzünden bile “yaptık ama galiba olmadı” okunuyorken üstelik…
“Doğanın kudretine karşı durmak” yazıma yapılan bir yorumdaki gibi; “Canan Hanım keşke sizden duymasaydık” gibi abuk bir laf da etmeyin lütfen.
Yazdığımı okuyun, söylediğimi anlayın.
“Dedem hacıydı, nenemin de başı bağlıydı” cümlesini kurmayacağım size şimdi. 45 yıllık arkadaşımın başının örtülü olduğunu, konu komşu eş dost arkadaş arasında türban konusunun kat’iyetle geçmediğini, yıllardır aramızda ne açıktan türbanlıya, ne türbanlıdan açığa en ufak bir söz dokundurması dahi olmadığını “yazmayacağım”.
Lakin polis ablamızın (zamanında türbanlı Merve Kavakçı’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sokulmasını hatırlatan, hey gidi günler hey, o gün Kavakçı’nın destekçisi bugün FETÖ’den içeri alınan Nazlı Ilıcak, görüntülerle) Taksim Meydanı’na “türban üzeri kep” ile salınıvermesini “yazacağım”.
Hadi bırakalım görüntünün güzel olup olmadığını bir kenara, ne kadar anlamsız ve ne kadar karaktersiz bir görüntüydü ortaya çıkan onu konuşalım.
Türban üzeri kep’in altından bize bakan kadın eski Türk kadını desen değil, Osmanlı dönemi kadını desen değil, Cumhuriyet dönemi kadını desen değil.
Yine bu görüntü dinî desen değil, siyasî desen değil, estetik desen değil, bir skeçte canlandırılan komik karakter desen, komik bile değil…
****
Merak ediyorum, kim düşündü de böyle bir görüntüye karar verdi.
Hangi erkek? Malum, ülkemizde kadını ilgilendiren her konu için hep erkekler karar verir.
Hangi kadın? Malum, zamanında bazı kadınlar kendilerini daha çok kapatmak için “türbana özgürlük” diye çok bağırmıştı. O eylemlerin altından da neler çıktı neler.
Şimdi siz bu yaptığınızı beğendiniz mi?
Bu hale soktuğunuz kadının karşısına geçip “Oy maşallah, pek de güzel oldu canım benim!” dediniz mi?
Basında çıkan fotoğraflara bakıp bakıp “İşte benim eserim!” diye böbürlendiniz mi?
Bir yerlerinize kına yaktınız mı, içiniz dışınız yağ bağladı mı, yumruklarınızı birbirine vurup OH OLSUN dediniz mi, milleti bir kez de böyle böldünüz diye gerindiniz mi?
Amacınız neydi, hedefiniz neydi?
Biz burada paralelden kurtulduk diye saf saf sevinirken.
Tövbe tövbe…
cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.