Ya gemi azıya alırsa at!

Peş peşe çıkarılan kanunları ve akıl almaz gidişatı görünce başlıktaki bu soruyu soruyor insan haliyle.
Vatandaşlar birbirine sıkabilecek ve çıkarılan kanunun arkasına sığınabilecekse bu kanunlar kim için ve ne için çıkıyor?
Savaşlar halk için verilir, yönetimler halk için seçilir, her şey halkın ve vatanın bekası içindir diye biliriz biz.
Masum vatandaşın ve devletin zarar göreceği bir gidişatın kimseye hayretmeyeceğini, toz dumanı kopartan güçlerin ise aslında hiçbirimizden hazzetmediğini de biliriz.

Yakın tarihte bir devletin sivillere başka sivilleri öldürme yetkisi verdiği iki örneğe bakalım mesela;

RUANDA: Hutu’lar bir milyon Tutsi’yi öldürdü. (“1994 deki katliamda 100 bin Hutu 3 ayda yaklaşık bir milyon Tutsi’yi üçlü bir kuşatma halkasıyla boğazlamışlardır. Ruanda Katliamı, emperyalizmin çıkarları için insanları siyah-beyaz, hatta siyahların kendi aralarında burun ve vücut yapılarına göre ayrımını ve bu ayrımın sonuçlarını yüzümüze en sert  biçimde vurduğu olaydır” der kayıtlar.)

SUDAN: Janjavid’ler 300 bin Sudanlı sivili öldürdü. (“Petrol zengini ülke gerek etnik gerekse siyasi olarak halen bölünmüş halde” der kaynaklar.)

Ruanda ve Sudan’da yaşananları iyi okursak, aynı halktan insanların etnik kökenleri ya da farklı özellikleri üzerinden ilerlenerek, bir o tarafın bir bu tarafın desteklenerek birbirlerine düşman yaratıldığını gün gibi görürüz. Mısır, Suriye, Afganistan ve diğer ülkelerde de çok farklı değil durum.
Onlar kendi içlerinde çekişseler de, karşıdan görünen görüntü birbirlerini yedikleridir.
Bizim de dışarında aynı böyle göründüğümüzü ve dışarıdakilerin ‘bırakın yesinler birbirlerini’ dediklerini duyar gibiyim…

İlmek ilmek dokudunuz
Sen yıllar boyu kaderin ağlarını örmesine fırsat ver, hatta ağlara ilmek ilmek düğümleri bir yandan da sen at, sonra ördüğün ağ başına dolanınca ağdan kurtulmak ve ağı parçalamak için var gücünle diren. Paramparça edip lokmalar halinde yutmak için ağzındaki avını delice savuran bir timsah misali köpürt suları. Kendini kurtarmaya çalışırken ağın uzağından yakınından geçmemiş sakin yüzen balıklara, içinde inci tanesi barındıran kıymetli deniz kabuklarına zarar ver.

Her şeyi Arap saçına çevirdiğin yetmezmiş gibi sen tut bir de birilerinin eline suçsuzluk ve haklılık imtiyazı ver. Ver ki onlar da bu imtiyazı sonuna kadar kullanarak son kalan masum kırıntıları da yok etsinler.
Sonra da, ne söylersen onu alkışlayan kitleyle baş başa kal.
O kitle ki; Kendisi konuşurken 16 Nisan referandumunda Şırnak’ta yüzde 28,3 ‘evet’ oyu aldığını söyleyince alkış kopartıp, Erdoğan “Niye alkışladınız? Yanlış anladınız herhalde!” diyerek azarlandıktan iki dakika sonra yine alkış tutan bir kitle.

Hiç kızmayın şimdi, hiç azarlamayın onları.
Sizi seçen onlar görünse de, onların cumhurbaşkanı olmayı seçen sizsiniz.
Bizi, “biz-siz-onlar” diyerek bölen ve böldüren de sizsiniz.
****
Çıkartılan yeni yasalar halkı ve vatanı korumak için midir diye sormuştum az önce. Bir de ‘Yoksa sadece sarayı korumak mıdır niyet?’ eklemesi yapalım o soruya.
Sonra da cevaplayalım:
“Sarayımız zeval görmesin elbet. Ancak vatan ve halk olmazsa saray neye yarar?”

Sözün özü;
Geçmişten feyzalmamak ve ne yaptığının farkında olmamak mıdır bu gidişat, yoksa her şeyin farkında olarak, bile bile mahmuzlamak mıdır atı?
Farkında olmamaksa eğer, böyle bir lüksünüz yok, olunuz
Mahmuzlamaksa eğer, düşünün bir, ya gemi azıya alırsa at, sürücüsünü sırtında bırakır mı sanıyorsunuz?

cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.