Vatan Partisi Üretim Devrimi Kurultayı Bursa’da yapıldı

Vatan Partisi’nin düzenlediği Üretim Devrimi Kurultaylarının Bursa’daki kurultayı geçtiğimiz Cumartesi günü Merinos Atatürk Kültür Kongre Merkezi’nde yapıldı. Kurultaya, AK Parti Kurucusu Ertuğrul Yalçınbayır, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Süleyman Çelik, Kosgeb Bursa Genel Müdürü Hamit Aygül, Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Erkan Yaslıoğlu, Peyzaj Mimarları Odası Başkanı Necla Özkaplan, Gıda Mühendisleri Odasından Lale Yıldız, TKDK Bursa İl Koordinatörü Ömer Dinçer, Karacabey Ziraat Odası önceki Başkanlarından, üretici Nuri Karaca’da katıldı.
Üretenleri ve Bursa’nın önde gelen ekonomi dünyasını buluşturan Üretim Devrimi Kurultayı’nda seferberlik çağrısı yapıldı.
Perinçek Türkiye’nin ilk hedefinin küresel ekonominin baskıcı aktörlerine karşı üreten ekonomi savaşında milli bir hükümet kurmak olduğunu belirterek şunları söyledi. “Bu nokta Türkiye’nin milli cephede birleşmesinin koşuldur. Üreticileri Avrasya’nın yükselen gücünün ortakları arasında olmaya, zorluklara karşı birleşmeye davet ediyorum. Atlantik çağı kapanmıştır. Artık Asya iklimindeyiz, gelecek Asya’da, üretim Asya’da. Atlantik sisteminin çiftçiyi sırtında kambur gören, Borçlanma Ekonomici ve sen üretme biz sana satarız dönemi bitti. “
Perinçek konuşmasını şöyle sürdürdü. “Kul sıkışmayınca hızır yetişmez denir ya üretimde nasıl darboğazlardan nasıl çıkacağız. Türkiye’nin laikliği, emeğiyle, sanayicisiyle, aydınlığıyla insan kaynakları var. Tarih birimi var.200 yıl önce devrimler çağını başlatan milletiz. Arkamızda büyük imparatorluklar var. Devlet örgütü kurmada ustayız. Kavimleri birleştirdik. Türkiye Atlantik sisteminden kopuyor. Asya’ya yöneliyor. Bir süre güneş batıdan doğdu. O çağ bitti. Şimdi büyüyen ekonomiler Asya’da. Dünya ekonomisine Asya’nın katkısı yüzde yetmiş. 2030 yılında öngörülen on büyük ekonominin yedisi Asya devleti. Atatürk’ün Türk Öğün Çalış Güven şiarını unutmuşuz. Amerika’nın ördüğü Silivri duvarlarını yıktık. Türkiye’yi parçalamak istiyorlardı. Vatan Partisi öncülüğünde Ergenekon’dan çıktık. 2015’de silahlı harekatlarda başladı. PKK’yı hendeğe, Fetöyü zindanlara gömdük. 15 Temmuzda Amerikancı darbeyi ezdik. ABD Türkiye’yi darbelerle yönlendiriyordu. Gladyoyu hapise tıktık. Türkiye büyük bir temizlik yaptı. Askeri harekâtlada perçinledik. Atlantik sistemi borçlanma ekonomisini dayatıyordu. ABD’nin 1945’den Türkiye’ye yerleşmesi ile yönlendirilmeye başlamasıyla sistem içimizi kemirmeye başladı. NATO’nun Baltık Denizi ile ilgili veto kullanmamız yüzümüzü nereye döndüğümüzün kanıtıdır. Yeniden Atatürk iklimine girdik. Birlikte üretim yapacağımız, paylaşacağımız iklime kavuştuk. Yalnız değiliz. Rusya’da, Balkanlarda, Çin’de Türk var. Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Ôzbekistan var. Bunlara baktığımızda önümüzde karanlık yok. Buraya nasıl getirildik? Özellikle 1980’den bu yana uygulanan ekonomi ile geldik. Üreticiyi kambur ilan eden, kara para ile, gümrüklerin yıkılmasıyla, dolara bağımlılık ile getirildik. Maliyet yüksek dışarıdan alalım denildi. İşçi, çiftçi, sanayici kambur ilan edildi. Üreten kesime yapılan bu darbeyle üretemez hale getirildik. Dışarıdan aldık, borçlandık. Kitleri sattık. Çözüm çok basit. Üretici Türkiye’nin baş tacıdır. Zonguldak’tan kömür çıkarmayalım, Çukurova’da pamuk ekmeyelim, Balıkesir’de hayvancılığı yok edelim. Bu dönem bitti. Herkese üret diyoruz. Yüksek teknolojimiz yokmuş, maliyet artacakmış, üreteceğiz. Tüm dünya emek yoğun ile kalkınma sağladı. Bizde bunu yapacağız. Çarkı çevireceğiz ki evimize ekmek girsin. Sanayicimizin duran üretimini canlandıracağız. O fabrika yeniden çalışacak. Yüzde 51’ini kamu, yüzde 40’ını emekçi, yüzde 10’ununu sanayiciye pay edeceğiz. Haydi arkadaşlar üret diyeceğiz. Çalış, ekmeğini kazan, istihdam yarat. Çarklar üretim için dönsün. Anamur’da muz üreticilerinin oluşturduğu baskı ile devlet ithal muza yüzde 145 gümrük koyunca muz üretimi 50 bin tondan 600 bine tona çıkmış. Tarıma destek artmalıdır. ABD’de pamuk üreticisine daha üretmeden 50 cent cebine koyuyor. 3 TL’ye denk gelen bu destekle Türk çiftçisi baş edemez. Bizde destek 75-80 kuruş. Çiftçi üretir mi? Köylü toprağını sattı, üretimden kaçtı. Maliyetler yükselecek ama para Türkiye’de kalacak. Merkez Bankası hükümetin emrinde olacak. Türk hükümeti yönetmezse yabancılar yönetir. Türk lirasını piyasanın kralı yapacağız. Türkiye’de ne kadar dolar varsa ABD’ye o kadar haraç ödüyoruz. Doların egemenliğine son verilmelidir. Washington resmi yerine Atatürk’ün resminin olduğu, ABD bayrağı yerine şanlı Türk Bayrağının resmi olacak. Türk lirasının saygınlığı Türk piyasasında artacak. Komşularla milli paralarla ihracat ve ithalat yapacağız. Karşılıklı güven içinde olacağız. Türkiye ekonomisi doğru para politikaları ile yönetilmelidir. Olmazsa olmazlarımız; gıda güvenliği, güvenliğin güvenliği, sağlığın güvenliği, eğitimin güvenliği. Bunu yapmazsak çökeriz. Bugünden bilinçli olarak üretim ekonomisine yüzümüze döneceğiz. Milletin güvendiği, saygınlığı olan bir Milli Hükümet gereklidir. Fedakarlıkları, zorlukları paylaştıracak milli güçle Hdp dışında üretim odaklı bir hükümet. Hızır Türkiye’nin üreticileri, milleti. La ilahe illahlarla Türkiye’nin çözümü yok. Bağımsızlığın, ôzgürlüğün, ekmeğin, çarkların dönmesinin tek yolu Milli Hükümettir.”

Vatan Partisi’nin düzenlediği Üretim Devrimi Kurultaylarının Bursa’daki kurultayı geçtiğimiz Cumartesi günü Merinos Atatürk Kültür Kongre Merkezi’nde yapıldı. Kurultaya, AK Parti Kurucusu Ertuğrul Yalçınbayır, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Süleyman Çelik, Kosgeb Bursa Genel Müdürü Hamit Aygül, Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Erkan Yaslıoğlu, Peyzaj Mimarları Odası Başkanı Necla Özkaplan, Gıda Mühendisleri Odasından Lale Yıldız, TKDK Bursa İl Koordinatörü Ömer Dinçer, Karacabey Ziraat Odası önceki Başkanlarından, üretici Nuri Karaca’da katıldı.
Üretenleri ve Bursa’nın önde gelen ekonomi dünyasını buluşturan Üretim Devrimi Kurultayı’nda seferberlik çağrısı yapıldı.
Perinçek Türkiye’nin ilk hedefinin küresel ekonominin baskıcı aktörlerine karşı üreten ekonomi savaşında milli bir hükümet kurmak olduğunu belirterek şunları söyledi. “Bu nokta Türkiye’nin milli cephede birleşmesinin koşuldur. Üreticileri Avrasya’nın yükselen gücünün ortakları arasında olmaya, zorluklara karşı birleşmeye davet ediyorum. Atlantik çağı kapanmıştır. Artık Asya iklimindeyiz, gelecek Asya’da, üretim Asya’da. Atlantik sisteminin çiftçiyi sırtında kambur gören, Borçlanma Ekonomici ve sen üretme biz sana satarız dönemi bitti. “
Perinçek konuşmasını şöyle sürdürdü. “Kul sıkışmayınca hızır yetişmez denir ya üretimde nasıl darboğazlardan nasıl çıkacağız. Türkiye’nin laikliği, emeğiyle, sanayicisiyle, aydınlığıyla insan kaynakları var. Tarih birimi var.200 yıl önce devrimler çağını başlatan milletiz. Arkamızda büyük imparatorluklar var. Devlet örgütü kurmada ustayız. Kavimleri birleştirdik. Türkiye Atlantik sisteminden kopuyor. Asya’ya yöneliyor. Bir süre güneş batıdan doğdu. O çağ bitti. Şimdi büyüyen ekonomiler Asya’da. Dünya ekonomisine Asya’nın katkısı yüzde yetmiş. 2030 yılında öngörülen on büyük ekonominin yedisi Asya devleti. Atatürk’ün Türk Öğün Çalış Güven şiarını unutmuşuz. Amerika’nın ördüğü Silivri duvarlarını yıktık. Türkiye’yi parçalamak istiyorlardı. Vatan Partisi öncülüğünde Ergenekon’dan çıktık. 2015’de silahlı harekatlarda başladı. PKK’yı hendeğe, Fetöyü zindanlara gömdük. 15 Temmuzda Amerikancı darbeyi ezdik. ABD Türkiye’yi darbelerle yönlendiriyordu. Gladyoyu hapise tıktık. Türkiye büyük bir temizlik yaptı. Askeri harekâtlada perçinledik. Atlantik sistemi borçlanma ekonomisini dayatıyordu. ABD’nin 1945’den Türkiye’ye yerleşmesi ile yönlendirilmeye başlamasıyla sistem içimizi kemirmeye başladı. NATO’nun Baltık Denizi ile ilgili veto kullanmamız yüzümüzü nereye döndüğümüzün kanıtıdır. Yeniden Atatürk iklimine girdik. Birlikte üretim yapacağımız, paylaşacağımız iklime kavuştuk. Yalnız değiliz. Rusya’da, Balkanlarda, Çin’de Türk var. Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Ôzbekistan var. Bunlara baktığımızda önümüzde karanlık yok. Buraya nasıl getirildik? Özellikle 1980’den bu yana uygulanan ekonomi ile geldik. Üreticiyi kambur ilan eden, kara para ile, gümrüklerin yıkılmasıyla, dolara bağımlılık ile getirildik. Maliyet yüksek dışarıdan alalım denildi. İşçi, çiftçi, sanayici kambur ilan edildi. Üreten kesime yapılan bu darbeyle üretemez hale getirildik. Dışarıdan aldık, borçlandık. Kitleri sattık. Çözüm çok basit. Üretici Türkiye’nin baş tacıdır. Zonguldak’tan kömür çıkarmayalım, Çukurova’da pamuk ekmeyelim, Balıkesir’de hayvancılığı yok edelim. Bu dönem bitti. Herkese üret diyoruz. Yüksek teknolojimiz yokmuş, maliyet artacakmış, üreteceğiz. Tüm dünya emek yoğun ile kalkınma sağladı. Bizde bunu yapacağız. Çarkı çevireceğiz ki evimize ekmek girsin. Sanayicimizin duran üretimini canlandıracağız. O fabrika yeniden çalışacak. Yüzde 51’ini kamu, yüzde 40’ını emekçi, yüzde 10’ununu sanayiciye pay edeceğiz. Haydi arkadaşlar üret diyeceğiz. Çalış, ekmeğini kazan, istihdam yarat. Çarklar üretim için dönsün. Anamur’da muz üreticilerinin oluşturduğu baskı ile devlet ithal muza yüzde 145 gümrük koyunca muz üretimi 50 bin tondan 600 bine tona çıkmış. Tarıma destek artmalıdır. ABD’de pamuk üreticisine daha üretmeden 50 cent cebine koyuyor. 3 TL’ye denk gelen bu destekle Türk çiftçisi baş edemez. Bizde destek 75-80 kuruş. Çiftçi üretir mi? Köylü toprağını sattı, üretimden kaçtı. Maliyetler yükselecek ama para Türkiye’de kalacak. Merkez Bankası hükümetin emrinde olacak. Türk hükümeti yönetmezse yabancılar yönetir. Türk lirasını piyasanın kralı yapacağız. Türkiye’de ne kadar dolar varsa ABD’ye o kadar haraç ödüyoruz. Doların egemenliğine son verilmelidir. Washington resmi yerine Atatürk’ün resminin olduğu, ABD bayrağı yerine şanlı Türk Bayrağının resmi olacak. Türk lirasının saygınlığı Türk piyasasında artacak. Komşularla milli paralarla ihracat ve ithalat yapacağız. Karşılıklı güven içinde olacağız. Türkiye ekonomisi doğru para politikaları ile yönetilmelidir. Olmazsa olmazlarımız; gıda güvenliği, güvenliğin güvenliği, sağlığın güvenliği, eğitimin güvenliği. Bunu yapmazsak çökeriz. Bugünden bilinçli olarak üretim ekonomisine yüzümüze döneceğiz. Milletin güvendiği, saygınlığı olan bir Milli Hükümet gereklidir. Fedakarlıkları, zorlukları paylaştıracak milli güçle Hdp dışında üretim odaklı bir hükümet. Hızır Türkiye’nin üreticileri, milleti. La ilahe illahlarla Türkiye’nin çözümü yok. Bağımsızlığın, ôzgürlüğün, ekmeğin, çarkların dönmesinin tek yolu Milli Hükümettir.”

Vatan Partisi’nin düzenlediği Üretim Devrimi Kurultaylarının Bursa’daki kurultayı geçtiğimiz Cumartesi günü Merinos Atatürk Kültür Kongre Merkezi’nde yapıldı. Kurultaya, AK Parti Kurucusu Ertuğrul Yalçınbayır, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Süleyman Çelik, Kosgeb Bursa Genel Müdürü Hamit Aygül, Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Erkan Yaslıoğlu, Peyzaj Mimarları Odası Başkanı Necla Özkaplan, Gıda Mühendisleri Odasından Lale Yıldız, TKDK Bursa İl Koordinatörü Ömer Dinçer, Karacabey Ziraat Odası önceki Başkanlarından, üretici Nuri Karaca’da katıldı.
Üretenleri ve Bursa’nın önde gelen ekonomi dünyasını buluşturan Üretim Devrimi Kurultayı’nda seferberlik çağrısı yapıldı.
Perinçek Türkiye’nin ilk hedefinin küresel ekonominin baskıcı aktörlerine karşı üreten ekonomi savaşında milli bir hükümet kurmak olduğunu belirterek şunları söyledi. “Bu nokta Türkiye’nin milli cephede birleşmesinin koşuldur. Üreticileri Avrasya’nın yükselen gücünün ortakları arasında olmaya, zorluklara karşı birleşmeye davet ediyorum. Atlantik çağı kapanmıştır. Artık Asya iklimindeyiz, gelecek Asya’da, üretim Asya’da. Atlantik sisteminin çiftçiyi sırtında kambur gören, Borçlanma Ekonomici ve sen üretme biz sana satarız dönemi bitti. “
Perinçek konuşmasını şöyle sürdürdü. “Kul sıkışmayınca hızır yetişmez denir ya üretimde nasıl darboğazlardan nasıl çıkacağız. Türkiye’nin laikliği, emeğiyle, sanayicisiyle, aydınlığıyla insan kaynakları var. Tarih birimi var.200 yıl önce devrimler çağını başlatan milletiz. Arkamızda büyük imparatorluklar var. Devlet örgütü kurmada ustayız. Kavimleri birleştirdik. Türkiye Atlantik sisteminden kopuyor. Asya’ya yöneliyor. Bir süre güneş batıdan doğdu. O çağ bitti. Şimdi büyüyen ekonomiler Asya’da. Dünya ekonomisine Asya’nın katkısı yüzde yetmiş. 2030 yılında öngörülen on büyük ekonominin yedisi Asya devleti. Atatürk’ün Türk Öğün Çalış Güven şiarını unutmuşuz. Amerika’nın ördüğü Silivri duvarlarını yıktık. Türkiye’yi parçalamak istiyorlardı. Vatan Partisi öncülüğünde Ergenekon’dan çıktık. 2015’de silahlı harekatlarda başladı. PKK’yı hendeğe, Fetöyü zindanlara gömdük. 15 Temmuzda Amerikancı darbeyi ezdik. ABD Türkiye’yi darbelerle yönlendiriyordu. Gladyoyu hapise tıktık. Türkiye büyük bir temizlik yaptı. Askeri harekâtlada perçinledik. Atlantik sistemi borçlanma ekonomisini dayatıyordu. ABD’nin 1945’den Türkiye’ye yerleşmesi ile yönlendirilmeye başlamasıyla sistem içimizi kemirmeye başladı. NATO’nun Baltık Denizi ile ilgili veto kullanmamız yüzümüzü nereye döndüğümüzün kanıtıdır. Yeniden Atatürk iklimine girdik. Birlikte üretim yapacağımız, paylaşacağımız iklime kavuştuk. Yalnız değiliz. Rusya’da, Balkanlarda, Çin’de Türk var. Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Ôzbekistan var. Bunlara baktığımızda önümüzde karanlık yok. Buraya nasıl getirildik? Özellikle 1980’den bu yana uygulanan ekonomi ile geldik. Üreticiyi kambur ilan eden, kara para ile, gümrüklerin yıkılmasıyla, dolara bağımlılık ile getirildik. Maliyet yüksek dışarıdan alalım denildi. İşçi, çiftçi, sanayici kambur ilan edildi. Üreten kesime yapılan bu darbeyle üretemez hale getirildik. Dışarıdan aldık, borçlandık. Kitleri sattık. Çözüm çok basit. Üretici Türkiye’nin baş tacıdır. Zonguldak’tan kömür çıkarmayalım, Çukurova’da pamuk ekmeyelim, Balıkesir’de hayvancılığı yok edelim. Bu dönem bitti. Herkese üret diyoruz. Yüksek teknolojimiz yokmuş, maliyet artacakmış, üreteceğiz. Tüm dünya emek yoğun ile kalkınma sağladı. Bizde bunu yapacağız. Çarkı çevireceğiz ki evimize ekmek girsin. Sanayicimizin duran üretimini canlandıracağız. O fabrika yeniden çalışacak. Yüzde 51’ini kamu, yüzde 40’ını emekçi, yüzde 10’ununu sanayiciye pay edeceğiz. Haydi arkadaşlar üret diyeceğiz. Çalış, ekmeğini kazan, istihdam yarat. Çarklar üretim için dönsün. Anamur’da muz üreticilerinin oluşturduğu baskı ile devlet ithal muza yüzde 145 gümrük koyunca muz üretimi 50 bin tondan 600 bine tona çıkmış. Tarıma destek artmalıdır. ABD’de pamuk üreticisine daha üretmeden 50 cent cebine koyuyor. 3 TL’ye denk gelen bu destekle Türk çiftçisi baş edemez. Bizde destek 75-80 kuruş. Çiftçi üretir mi? Köylü toprağını sattı, üretimden kaçtı. Maliyetler yükselecek ama para Türkiye’de kalacak. Merkez Bankası hükümetin emrinde olacak. Türk hükümeti yönetmezse yabancılar yönetir. Türk lirasını piyasanın kralı yapacağız. Türkiye’de ne kadar dolar varsa ABD’ye o kadar haraç ödüyoruz. Doların egemenliğine son verilmelidir. Washington resmi yerine Atatürk’ün resminin olduğu, ABD bayrağı yerine şanlı Türk Bayrağının resmi olacak. Türk lirasının saygınlığı Türk piyasasında artacak. Komşularla milli paralarla ihracat ve ithalat yapacağız. Karşılıklı güven içinde olacağız. Türkiye ekonomisi doğru para politikaları ile yönetilmelidir. Olmazsa olmazlarımız; gıda güvenliği, güvenliğin güvenliği, sağlığın güvenliği, eğitimin güvenliği. Bunu yapmazsak çökeriz. Bugünden bilinçli olarak üretim ekonomisine yüzümüze döneceğiz. Milletin güvendiği, saygınlığı olan bir Milli Hükümet gereklidir. Fedakarlıkları, zorlukları paylaştıracak milli güçle Hdp dışında üretim odaklı bir hükümet. Hızır Türkiye’nin üreticileri, milleti. La ilahe illahlarla Türkiye’nin çözümü yok. Bağımsızlığın, ôzgürlüğün, ekmeğin, çarkların dönmesinin tek yolu Milli Hükümettir.”

Vatan Partisi’nin düzenlediği Üretim Devrimi Kurultaylarının Bursa’daki kurultayı geçtiğimiz Cumartesi günü Merinos Atatürk Kültür Kongre Merkezi’nde yapıldı. Kurultaya, AK Parti Kurucusu Ertuğrul Yalçınbayır, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Süleyman Çelik, Kosgeb Bursa Genel Müdürü Hamit Aygül, Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Erkan Yaslıoğlu, Peyzaj Mimarları Odası Başkanı Necla Özkaplan, Gıda Mühendisleri Odasından Lale Yıldız, TKDK Bursa İl Koordinatörü Ömer Dinçer, Karacabey Ziraat Odası önceki Başkanlarından, üretici Nuri Karaca’da katıldı.
Üretenleri ve Bursa’nın önde gelen ekonomi dünyasını buluşturan Üretim Devrimi Kurultayı’nda seferberlik çağrısı yapıldı.
Perinçek Türkiye’nin ilk hedefinin küresel ekonominin baskıcı aktörlerine karşı üreten ekonomi savaşında milli bir hükümet kurmak olduğunu belirterek şunları söyledi. “Bu nokta Türkiye’nin milli cephede birleşmesinin koşuldur. Üreticileri Avrasya’nın yükselen gücünün ortakları arasında olmaya, zorluklara karşı birleşmeye davet ediyorum. Atlantik çağı kapanmıştır. Artık Asya iklimindeyiz, gelecek Asya’da, üretim Asya’da. Atlantik sisteminin çiftçiyi sırtında kambur gören, Borçlanma Ekonomici ve sen üretme biz sana satarız dönemi bitti. “
Perinçek konuşmasını şöyle sürdürdü. “Kul sıkışmayınca hızır yetişmez denir ya üretimde nasıl darboğazlardan nasıl çıkacağız. Türkiye’nin laikliği, emeğiyle, sanayicisiyle, aydınlığıyla insan kaynakları var. Tarih birimi var.200 yıl önce devrimler çağını başlatan milletiz. Arkamızda büyük imparatorluklar var. Devlet örgütü kurmada ustayız. Kavimleri birleştirdik. Türkiye Atlantik sisteminden kopuyor. Asya’ya yöneliyor. Bir süre güneş batıdan doğdu. O çağ bitti. Şimdi büyüyen ekonomiler Asya’da. Dünya ekonomisine Asya’nın katkısı yüzde yetmiş. 2030 yılında öngörülen on büyük ekonominin yedisi Asya devleti. Atatürk’ün Türk Öğün Çalış Güven şiarını unutmuşuz. Amerika’nın ördüğü Silivri duvarlarını yıktık. Türkiye’yi parçalamak istiyorlardı. Vatan Partisi öncülüğünde Ergenekon’dan çıktık. 2015’de silahlı harekatlarda başladı. PKK’yı hendeğe, Fetöyü zindanlara gömdük. 15 Temmuzda Amerikancı darbeyi ezdik. ABD Türkiye’yi darbelerle yönlendiriyordu. Gladyoyu hapise tıktık. Türkiye büyük bir temizlik yaptı. Askeri harekâtlada perçinledik. Atlantik sistemi borçlanma ekonomisini dayatıyordu. ABD’nin 1945’den Türkiye’ye yerleşmesi ile yönlendirilmeye başlamasıyla sistem içimizi kemirmeye başladı. NATO’nun Baltık Denizi ile ilgili veto kullanmamız yüzümüzü nereye döndüğümüzün kanıtıdır. Yeniden Atatürk iklimine girdik. Birlikte üretim yapacağımız, paylaşacağımız iklime kavuştuk. Yalnız değiliz. Rusya’da, Balkanlarda, Çin’de Türk var. Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Ôzbekistan var. Bunlara baktığımızda önümüzde karanlık yok. Buraya nasıl getirildik? Özellikle 1980’den bu yana uygulanan ekonomi ile geldik. Üreticiyi kambur ilan eden, kara para ile, gümrüklerin yıkılmasıyla, dolara bağımlılık ile getirildik. Maliyet yüksek dışarıdan alalım denildi. İşçi, çiftçi, sanayici kambur ilan edildi. Üreten kesime yapılan bu darbeyle üretemez hale getirildik. Dışarıdan aldık, borçlandık. Kitleri sattık. Çözüm çok basit. Üretici Türkiye’nin baş tacıdır. Zonguldak’tan kömür çıkarmayalım, Çukurova’da pamuk ekmeyelim, Balıkesir’de hayvancılığı yok edelim. Bu dönem bitti. Herkese üret diyoruz. Yüksek teknolojimiz yokmuş, maliyet artacakmış, üreteceğiz. Tüm dünya emek yoğun ile kalkınma sağladı. Bizde bunu yapacağız. Çarkı çevireceğiz ki evimize ekmek girsin. Sanayicimizin duran üretimini canlandıracağız. O fabrika yeniden çalışacak. Yüzde 51’ini kamu, yüzde 40’ını emekçi, yüzde 10’ununu sanayiciye pay edeceğiz. Haydi arkadaşlar üret diyeceğiz. Çalış, ekmeğini kazan, istihdam yarat. Çarklar üretim için dönsün. Anamur’da muz üreticilerinin oluşturduğu baskı ile devlet ithal muza yüzde 145 gümrük koyunca muz üretimi 50 bin tondan 600 bine tona çıkmış. Tarıma destek artmalıdır. ABD’de pamuk üreticisine daha üretmeden 50 cent cebine koyuyor. 3 TL’ye denk gelen bu destekle Türk çiftçisi baş edemez. Bizde destek 75-80 kuruş. Çiftçi üretir mi? Köylü toprağını sattı, üretimden kaçtı. Maliyetler yükselecek ama para Türkiye’de kalacak. Merkez Bankası hükümetin emrinde olacak. Türk hükümeti yönetmezse yabancılar yönetir. Türk lirasını piyasanın kralı yapacağız. Türkiye’de ne kadar dolar varsa ABD’ye o kadar haraç ödüyoruz. Doların egemenliğine son verilmelidir. Washington resmi yerine Atatürk’ün resminin olduğu, ABD bayrağı yerine şanlı Türk Bayrağının resmi olacak. Türk lirasının saygınlığı Türk piyasasında artacak. Komşularla milli paralarla ihracat ve ithalat yapacağız. Karşılıklı güven içinde olacağız. Türkiye ekonomisi doğru para politikaları ile yönetilmelidir. Olmazsa olmazlarımız; gıda güvenliği, güvenliğin güvenliği, sağlığın güvenliği, eğitimin güvenliği. Bunu yapmazsak çökeriz. Bugünden bilinçli olarak üretim ekonomisine yüzümüze döneceğiz. Milletin güvendiği, saygınlığı olan bir Milli Hükümet gereklidir. Fedakarlıkları, zorlukları paylaştıracak milli güçle Hdp dışında üretim odaklı bir hükümet. Hızır Türkiye’nin üreticileri, milleti. La ilahe illahlarla Türkiye’nin çözümü yok. Bağımsızlığın, ôzgürlüğün, ekmeğin, çarkların dönmesinin tek yolu Milli Hükümettir.”

Vatan Partisi’nin düzenlediği Üretim Devrimi Kurultaylarının Bursa’daki kurultayı geçtiğimiz Cumartesi günü Merinos Atatürk Kültür Kongre Merkezi’nde yapıldı. Kurultaya, AK Parti Kurucusu Ertuğrul Yalçınbayır, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Süleyman Çelik, Kosgeb Bursa Genel Müdürü Hamit Aygül, Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Erkan Yaslıoğlu, Peyzaj Mimarları Odası Başkanı Necla Özkaplan, Gıda Mühendisleri Odasından Lale Yıldız, TKDK Bursa İl Koordinatörü Ömer Dinçer, Karacabey Ziraat Odası önceki Başkanlarından, üretici Nuri Karaca’da katıldı.
Üretenleri ve Bursa’nın önde gelen ekonomi dünyasını buluşturan Üretim Devrimi Kurultayı’nda seferberlik çağrısı yapıldı.
Perinçek Türkiye’nin ilk hedefinin küresel ekonominin baskıcı aktörlerine karşı üreten ekonomi savaşında milli bir hükümet kurmak olduğunu belirterek şunları söyledi. “Bu nokta Türkiye’nin milli cephede birleşmesinin koşuldur. Üreticileri Avrasya’nın yükselen gücünün ortakları arasında olmaya, zorluklara karşı birleşmeye davet ediyorum. Atlantik çağı kapanmıştır. Artık Asya iklimindeyiz, gelecek Asya’da, üretim Asya’da. Atlantik sisteminin çiftçiyi sırtında kambur gören, Borçlanma Ekonomici ve sen üretme biz sana satarız dönemi bitti. “
Perinçek konuşmasını şöyle sürdürdü. “Kul sıkışmayınca hızır yetişmez denir ya üretimde nasıl darboğazlardan nasıl çıkacağız. Türkiye’nin laikliği, emeğiyle, sanayicisiyle, aydınlığıyla insan kaynakları var. Tarih birimi var.200 yıl önce devrimler çağını başlatan milletiz. Arkamızda büyük imparatorluklar var. Devlet örgütü kurmada ustayız. Kavimleri birleştirdik. Türkiye Atlantik sisteminden kopuyor. Asya’ya yöneliyor. Bir süre güneş batıdan doğdu. O çağ bitti. Şimdi büyüyen ekonomiler Asya’da. Dünya ekonomisine Asya’nın katkısı yüzde yetmiş. 2030 yılında öngörülen on büyük ekonominin yedisi Asya devleti. Atatürk’ün Türk Öğün Çalış Güven şiarını unutmuşuz. Amerika’nın ördüğü Silivri duvarlarını yıktık. Türkiye’yi parçalamak istiyorlardı. Vatan Partisi öncülüğünde Ergenekon’dan çıktık. 2015’de silahlı harekatlarda başladı. PKK’yı hendeğe, Fetöyü zindanlara gömdük. 15 Temmuzda Amerikancı darbeyi ezdik. ABD Türkiye’yi darbelerle yönlendiriyordu. Gladyoyu hapise tıktık. Türkiye büyük bir temizlik yaptı. Askeri harekâtlada perçinledik. Atlantik sistemi borçlanma ekonomisini dayatıyordu. ABD’nin 1945’den Türkiye’ye yerleşmesi ile yönlendirilmeye başlamasıyla sistem içimizi kemirmeye başladı. NATO’nun Baltık Denizi ile ilgili veto kullanmamız yüzümüzü nereye döndüğümüzün kanıtıdır. Yeniden Atatürk iklimine girdik. Birlikte üretim yapacağımız, paylaşacağımız iklime kavuştuk. Yalnız değiliz. Rusya’da, Balkanlarda, Çin’de Türk var. Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Ôzbekistan var. Bunlara baktığımızda önümüzde karanlık yok. Buraya nasıl getirildik? Özellikle 1980’den bu yana uygulanan ekonomi ile geldik. Üreticiyi kambur ilan eden, kara para ile, gümrüklerin yıkılmasıyla, dolara bağımlılık ile getirildik. Maliyet yüksek dışarıdan alalım denildi. İşçi, çiftçi, sanayici kambur ilan edildi. Üreten kesime yapılan bu darbeyle üretemez hale getirildik. Dışarıdan aldık, borçlandık. Kitleri sattık. Çözüm çok basit. Üretici Türkiye’nin baş tacıdır. Zonguldak’tan kömür çıkarmayalım, Çukurova’da pamuk ekmeyelim, Balıkesir’de hayvancılığı yok edelim. Bu dönem bitti. Herkese üret diyoruz. Yüksek teknolojimiz yokmuş, maliyet artacakmış, üreteceğiz. Tüm dünya emek yoğun ile kalkınma sağladı. Bizde bunu yapacağız. Çarkı çevireceğiz ki evimize ekmek girsin. Sanayicimizin duran üretimini canlandıracağız. O fabrika yeniden çalışacak. Yüzde 51’ini kamu, yüzde 40’ını emekçi, yüzde 10’ununu sanayiciye pay edeceğiz. Haydi arkadaşlar üret diyeceğiz. Çalış, ekmeğini kazan, istihdam yarat. Çarklar üretim için dönsün. Anamur’da muz üreticilerinin oluşturduğu baskı ile devlet ithal muza yüzde 145 gümrük koyunca muz üretimi 50 bin tondan 600 bine tona çıkmış. Tarıma destek artmalıdır. ABD’de pamuk üreticisine daha üretmeden 50 cent cebine koyuyor. 3 TL’ye denk gelen bu destekle Türk çiftçisi baş edemez. Bizde destek 75-80 kuruş. Çiftçi üretir mi? Köylü toprağını sattı, üretimden kaçtı. Maliyetler yükselecek ama para Türkiye’de kalacak. Merkez Bankası hükümetin emrinde olacak. Türk hükümeti yönetmezse yabancılar yönetir. Türk lirasını piyasanın kralı yapacağız. Türkiye’de ne kadar dolar varsa ABD’ye o kadar haraç ödüyoruz. Doların egemenliğine son verilmelidir. Washington resmi yerine Atatürk’ün resminin olduğu, ABD bayrağı yerine şanlı Türk Bayrağının resmi olacak. Türk lirasının saygınlığı Türk piyasasında artacak. Komşularla milli paralarla ihracat ve ithalat yapacağız. Karşılıklı güven içinde olacağız. Türkiye ekonomisi doğru para politikaları ile yönetilmelidir. Olmazsa olmazlarımız; gıda güvenliği, güvenliğin güvenliği, sağlığın güvenliği, eğitimin güvenliği. Bunu yapmazsak çökeriz. Bugünden bilinçli olarak üretim ekonomisine yüzümüze döneceğiz. Milletin güvendiği, saygınlığı olan bir Milli Hükümet gereklidir. Fedakarlıkları, zorlukları paylaştıracak milli güçle Hdp dışında üretim odaklı bir hükümet. Hızır Türkiye’nin üreticileri, milleti. La ilahe illahlarla Türkiye’nin çözümü yok. Bağımsızlığın, ôzgürlüğün, ekmeğin, çarkların dönmesinin tek yolu Milli Hükümettir.”

Vatan Partisi’nin düzenlediği Üretim Devrimi Kurultaylarının Bursa’daki kurultayı geçtiğimiz Cumartesi günü Merinos Atatürk Kültür Kongre Merkezi’nde yapıldı. Kurultaya, AK Parti Kurucusu Ertuğrul Yalçınbayır, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Süleyman Çelik, Kosgeb Bursa Genel Müdürü Hamit Aygül, Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Erkan Yaslıoğlu, Peyzaj Mimarları Odası Başkanı Necla Özkaplan, Gıda Mühendisleri Odasından Lale Yıldız, TKDK Bursa İl Koordinatörü Ömer Dinçer, Karacabey Ziraat Odası önceki Başkanlarından, üretici Nuri Karaca’da katıldı.
Üretenleri ve Bursa’nın önde gelen ekonomi dünyasını buluşturan Üretim Devrimi Kurultayı’nda seferberlik çağrısı yapıldı.
Perinçek Türkiye’nin ilk hedefinin küresel ekonominin baskıcı aktörlerine karşı üreten ekonomi savaşında milli bir hükümet kurmak olduğunu belirterek şunları söyledi. “Bu nokta Türkiye’nin milli cephede birleşmesinin koşuldur. Üreticileri Avrasya’nın yükselen gücünün ortakları arasında olmaya, zorluklara karşı birleşmeye davet ediyorum. Atlantik çağı kapanmıştır. Artık Asya iklimindeyiz, gelecek Asya’da, üretim Asya’da. Atlantik sisteminin çiftçiyi sırtında kambur gören, Borçlanma Ekonomici ve sen üretme biz sana satarız dönemi bitti. “
Perinçek konuşmasını şöyle sürdürdü. “Kul sıkışmayınca hızır yetişmez denir ya üretimde nasıl darboğazlardan nasıl çıkacağız. Türkiye’nin laikliği, emeğiyle, sanayicisiyle, aydınlığıyla insan kaynakları var. Tarih birimi var.200 yıl önce devrimler çağını başlatan milletiz. Arkamızda büyük imparatorluklar var. Devlet örgütü kurmada ustayız. Kavimleri birleştirdik. Türkiye Atlantik sisteminden kopuyor. Asya’ya yöneliyor. Bir süre güneş batıdan doğdu. O çağ bitti. Şimdi büyüyen ekonomiler Asya’da. Dünya ekonomisine Asya’nın katkısı yüzde yetmiş. 2030 yılında öngörülen on büyük ekonominin yedisi Asya devleti. Atatürk’ün Türk Öğün Çalış Güven şiarını unutmuşuz. Amerika’nın ördüğü Silivri duvarlarını yıktık. Türkiye’yi parçalamak istiyorlardı. Vatan Partisi öncülüğünde Ergenekon’dan çıktık. 2015’de silahlı harekatlarda başladı. PKK’yı hendeğe, Fetöyü zindanlara gömdük. 15 Temmuzda Amerikancı darbeyi ezdik. ABD Türkiye’yi darbelerle yönlendiriyordu. Gladyoyu hapise tıktık. Türkiye büyük bir temizlik yaptı. Askeri harekâtlada perçinledik. Atlantik sistemi borçlanma ekonomisini dayatıyordu. ABD’nin 1945’den Türkiye’ye yerleşmesi ile yönlendirilmeye başlamasıyla sistem içimizi kemirmeye başladı. NATO’nun Baltık Denizi ile ilgili veto kullanmamız yüzümüzü nereye döndüğümüzün kanıtıdır. Yeniden Atatürk iklimine girdik. Birlikte üretim yapacağımız, paylaşacağımız iklime kavuştuk. Yalnız değiliz. Rusya’da, Balkanlarda, Çin’de Türk var. Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Ôzbekistan var. Bunlara baktığımızda önümüzde karanlık yok. Buraya nasıl getirildik? Özellikle 1980’den bu yana uygulanan ekonomi ile geldik. Üreticiyi kambur ilan eden, kara para ile, gümrüklerin yıkılmasıyla, dolara bağımlılık ile getirildik. Maliyet yüksek dışarıdan alalım denildi. İşçi, çiftçi, sanayici kambur ilan edildi. Üreten kesime yapılan bu darbeyle üretemez hale getirildik. Dışarıdan aldık, borçlandık. Kitleri sattık. Çözüm çok basit. Üretici Türkiye’nin baş tacıdır. Zonguldak’tan kömür çıkarmayalım, Çukurova’da pamuk ekmeyelim, Balıkesir’de hayvancılığı yok edelim. Bu dönem bitti. Herkese üret diyoruz. Yüksek teknolojimiz yokmuş, maliyet artacakmış, üreteceğiz. Tüm dünya emek yoğun ile kalkınma sağladı. Bizde bunu yapacağız. Çarkı çevireceğiz ki evimize ekmek girsin. Sanayicimizin duran üretimini canlandıracağız. O fabrika yeniden çalışacak. Yüzde 51’ini kamu, yüzde 40’ını emekçi, yüzde 10’ununu sanayiciye pay edeceğiz. Haydi arkadaşlar üret diyeceğiz. Çalış, ekmeğini kazan, istihdam yarat. Çarklar üretim için dönsün. Anamur’da muz üreticilerinin oluşturduğu baskı ile devlet ithal muza yüzde 145 gümrük koyunca muz üretimi 50 bin tondan 600 bine tona çıkmış. Tarıma destek artmalıdır. ABD’de pamuk üreticisine daha üretmeden 50 cent cebine koyuyor. 3 TL’ye denk gelen bu destekle Türk çiftçisi baş edemez. Bizde destek 75-80 kuruş. Çiftçi üretir mi? Köylü toprağını sattı, üretimden kaçtı. Maliyetler yükselecek ama para Türkiye’de kalacak. Merkez Bankası hükümetin emrinde olacak. Türk hükümeti yönetmezse yabancılar yönetir. Türk lirasını piyasanın kralı yapacağız. Türkiye’de ne kadar dolar varsa ABD’ye o kadar haraç ödüyoruz. Doların egemenliğine son verilmelidir. Washington resmi yerine Atatürk’ün resminin olduğu, ABD bayrağı yerine şanlı Türk Bayrağının resmi olacak. Türk lirasının saygınlığı Türk piyasasında artacak. Komşularla milli paralarla ihracat ve ithalat yapacağız. Karşılıklı güven içinde olacağız. Türkiye ekonomisi doğru para politikaları ile yönetilmelidir. Olmazsa olmazlarımız; gıda güvenliği, güvenliğin güvenliği, sağlığın güvenliği, eğitimin güvenliği. Bunu yapmazsak çökeriz. Bugünden bilinçli olarak üretim ekonomisine yüzümüze döneceğiz. Milletin güvendiği, saygınlığı olan bir Milli Hükümet gereklidir. Fedakarlıkları, zorlukları paylaştıracak milli güçle Hdp dışında üretim odaklı bir hükümet. Hızır Türkiye’nin üreticileri, milleti. La ilahe illahlarla Türkiye’nin çözümü yok. Bağımsızlığın, ôzgürlüğün, ekmeğin, çarkların dönmesinin tek yolu Milli Hükümettir.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.