Utanmadan nasıl savunacağız?

Bilgisayarın başına oturuyorum, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yolsuzlukları unutturmak için yaptığı, yaptırdığı operasyonu kınamak, eleştirmek, yerin dibine sokmak için kolları sıvıyorum!
Bir bakıyorum ki, tam o sırada Bünyamin Tokmak Antalya Ajans’tan hafızaları tazeleyen bir yazı atıyor:
“Ve şimdi gazeteciliklerini hatırladılar. Nedeni iki ‘gazeteci’nin gözaltına alınması.
– Nerden biliyorlar bu ‘gazeteci’lerin yaptıkları haberler nedeniyle suçlandığını?
– Gazeteciler asla suç işlemez mi? Hayır. Yaptıkları sadece utanmazca yapılan bir mesleki dayanışma.
– “Gazetecilere baskı varmış, Hükümete muhalefet edenler içeri alınıyormuş…” Utanmadan bu yalanı tekrarlıyorlar. Sonra kendileri de aynı yalana inanıyor.
– Hem her gün sayfa sayfa hükümete ve halka küfrediyorlar sonra da utanmadan ‘bu ülkede özgürce yayın yapamıyoruz’ diye yaygara yapıyorlar.
-Yani hem küfrederek saldırıyorlar hem de ağlıyorlar. Neymiş Nedimcikleri gözaltına alınmış…”
Şimdi bu ve benzeri yazıların yer aldığı gazeteleri nasıl da içimize sindirerek savunacağız?
Dijital verilerle, polisin verdiği abartılı bilgilerle Ergenekon, Balyoz, Odatv gibi davalarda bu halka yaşattıkları alçaklıkları nasıl görmezden geleceğiz?
İlhan Selçuk, Türkan Saylan, Nedim Şener, Ahmet Şık, Tuncay Özkan, Mustafa Balbay, “Ergenekon Silahlı Terör Örgütü” üyesi olarak aylarca Cemaat medyası tarafından linç edilmedi mi?
Yani anlayacağınız sevgili okuyucular, bunlardan demokrasi kahramanı çıkmaz!
Kendilerine dokunduğu an feryadı basanlardan çıksa çıksa ancak çifte standartlı anti demokratlar çıkar!
Her daim yazıp söyledik, demokrasi, hukuk, insan hakları, basın özgürlüğü bir gün gelir size de lazım olur!
İşte o günler geldi.
Elbette unutmamak lazım ki, “Hesap Zamanı” başlığını atan Yeni Şafak, “İnlerine Girildi” manşetiyle çıkan Star gazetelerine de bir gün hukuk ve demokrasi gerekli olabilir!
Etme bulma dünyası bu!
BAĞIMSIZ YARGI İŞLER Mİ?
Recep Tayyip Erdoğan devrinde devletin valilerinin bir çoğunun CHP’nin Tek Parti dönemi valisi gibi davrandıklarını biliyoruz.
Kuşkusuz, demokrasi çağında valilerin bir partinin destekçisi gibi davranması kabul edilemez!
Ne yazık ki, bizim Bursa valisi de benzeri davranışlar sergiliyor.
Kamu-Sen Başkanı Selçuk Türkoğlu’nun önümüze koyduğu dosyaya baktım, şaşırdım doğrusu…
Tarihte örneği görülmüş müdür acaba?
Vali Münir Karaloğlu, Selçuk Türkoğlu’na Line TV’de yaptığı bir konuşma nedeniyle dava açıyor.
Olabilir elbette; herkes hukuk yoluna başvurabilir.
Gerçi bana göre, Başkan Selçuk Türkoğlu’nun sözlerinde hakaret olmadığı gibi, doğrudan muhatabı da Vali Münir Karaloğlu olmadığı ortada…
Esas vahim olan Vali’nin dava açması değil, avukat olarak AKP İl Başkanı Cemalettin Torun’u tutması!
Şimdi tam bu noktada sormak isterim, Vali ile AKP İl Başkanının ittifakı bağımsız yargının işleyişinde sorun yaratmaz mı?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.