Üretmekten Vazgeçmek

Bursa kenti, Şubat ayının 6 günü içinde 4 önemli olayın yıldönümünü yaşıyor.
1 Şubat 1933, Türkçe Ezanı bahane eden bir gurubun ayaklanma girişimi. 1 Şubat 1938, Gemlik Sunği İpek Fabrikasının Atatürk tarafından işletmeye açılması. 2 Şubat 1938, Merinos Yünlü Fabrikasının Atatürk tarafından işletmeye açılması. 6 Şubat 1933 Atatürk’ün Türk gençliğine yol gösterici olarak Bursa Nutku’nu söylemesi.
İlk olayda sözünü ettiğimiz ayaklanma girişimi dışındakiler önümüzü aydınlatan ve kıvanç duyduğumuz önemli olaylar idi. Ama artık hepsi bize hüzün veriyor. Bir gerici ayaklanma girişiminin Bursa’nın alnına kara bir leke olarak sürülmesi ile, ülkemiz sanayisine büyük katlılar sunan 2 büyük fabrikanın artık yerinde yeller esmesi elbette hüzün kaynağı. Yıllarca Türk gençliğine mücadele azmi veren Bursa Nutku’nun artık nerede ise suçlu gibi gösterilip unutturulmaya çalışılması içimizi karartsa da Türk gençliğinin Bursa Nutku’na sahip çıkması hüznümüzü bir nebze olsun azaltıyor.
Merinos Fabrikası’nın 79. kuruluş yıldönümünü kutlaması gerektiği gün fabrika alanındaydım. Ne bir tezgâh sesi, ne kumaş kokusu, ne de üretimin heyecanlı koşuşturması vardı. Her ne kadar ortada oldukça düzenli bir park görüntüsü, toplantı salonları, müze binası ve çay bahçeleri olsa da bir zamanlar binlerce işçinin çalıştığı alan, büyük bir sessizliğe gömülmüştü. Soğuk kış aylarının getirdiği sessizlikten çok yok edilmişliğin hüznü egemendi.
Bir zamanlar iyi yetişmiş mühendislerin, laborantların, teknisyenlerin, işletmecilerin, kalifiye işçilerin, ülkenin kaliteli elbiselik kumaşlarını üretip binlerce eve ekmek, aş götürdükleri bu dev üretim tesisinde şimdi güvenlik görevlileri, temizlik işçileri, garsonlar çalışıyor.
Merinos Fabrikası’nın üretim yaptığı yıllarda daha az gencimiz eğitim olanağına sahip iken art arda açılan üretim tesislerinde iş bulup, usta çırak ilişkisi ile eğitilirken, şimdilerde sayıca çok daha fazla gencimiz teknik eğitim alıyor, buna rağmen iş bulamıyor. Bir zamanların dev üretim tesisleri ise şimdi ancak çok da eğitim istemeyen güvenlikçi, temizlikçi, garson olarak istihdam sağlıyor. Üstelik bu işleri yapanlar arasında iş bulamadığı için bu tür işlerde çalışmak zorunda kalan eğitimli gençlerimiz var.
Merinos Fabrikası’nın üretimini sürdürdüğü yaklaşık 65 yılda on binlerce eve doğrudan, yüz binlerce eve de dolaylı olarak Merinos’un ekmeği girdi. Fabrikada çalışanlar vazife evlerinde (lojman değil, vazife evi) ikamet ettiler. Çalışanlar, kurulan kooperatifler aracılığı ile konut sahibi oldular. Tüketim kooperatifinden gereksinimlerini sağladılar. Spor kulübünde binlerce sporcu yetişti. Merinos Fabrikasında üretilen elektrik Bursa’yı aydınlattı. Binlerce öğrenci yurt dışına eğitime gönderildi. Fabrika yanına kurulan okullarda binlerce öğrenci eğitim gördü. Bu okulların, hatta yanı-başındaki karakolun ısınma ve aydınlatması fabrikadan sağlandı. Binlerce genç çift fabrikanın memur yemekhanesinden yararlanarak düğünlerini burada yaptı. Fabrikanın itfaiyesi yangınları söndürdü. İlk kreş, ilk sendika, sinema, dans, golf sahası burada görüldü.
Daha önemlisi ülkemizin askeri, polisi, bekçisi, ormancısı, parasız yatılı öğrencisi, memuru, gümrükçüsü, milletvekili, vatandaşı Merinos kumaşı ile giyindi. İnsanlar en kaliteli Merinos kumaşı için yarış ettiler. Bir avuç kumaş üreticisi bu pazarı ele geçirmek için Merinos’un yok edilmesini alkışladı. Muhalefette iken “Merinos’un bir tek tuğlasına dokunulmasına izin vermeyeceğiz” diyenler iktidara geldiğinde fabrikanın tabutuna son çiviyi çaktı.
Fabrikanın kapatılmaması için işçiler aylarca büyük direniş gösterdiler. Bu direniş kapatmayı önleyemese bile fabrika alanının yağmalanmasını bir ölçüde engelledi. Buna rağmen 400 dönümü aşan fabrika alanı 250 dönüme indi. Özel hastane, Merkez Bankası, Osmangazi Belediyesi, kapalı Pazar yeri, yol ve otoparklar için çok büyük alanlar Merinos’tan çalındı.
Atatürk’ün bu büyük eserini yok edenler sus payı olarak yeni tesisin adını Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi koysalar da kısaca AKKM demeyi tercih ederek bir şekilde Atatürk adının üstünü örttüler.
Gemlik Sunği İpek Fabrikası da aynı akıbete uğradı. Neyse ki burası da Uludağ Üniversitesi Eski Rektörü Sn. Mustafa Yurtkuran döneminde üniversiteye kazandırıldı.
Bugün hangi amaçla kullanılırsa kullanılsın, Bursa’da binlerce eve aş götüren bu 2 tesisin yok edilmesi, ülkede üretimden vazgeçilmesinin en açık ifadesidir. Merinos Fabrikasının kapanması ile aynı kalitede elbiselik kumaş üreten yeni tesisler kurulamamış, kalitesiz ithal kumaşlar piyasayı kaplamıştır. Bugün piyasada ya çok pahalı satılan görece iyi kumaşlardan üretilen elbiseler satılmakta ve geniş halk kesimleri bunların yanına yaklaşamamakta, ya da zincir mağazalarda son derece kalitesiz ve neredeyse tek kullanımlık ithal kumaştan elbiseler satılmaktadır.
Üniversitelerden yetişmiş milyonlarca işsiz gencimiz ise kapatılan fabrika alanlarında ya güvenlik görevlisi, ya da garson olarak çalışmak için çabalamaktadır.
Bu acı tabloya bir son vermek gerekmektedir. Tek çözüm yolu, yeniden kamucu, Kemalist üretim modeline dönmekten geçmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.