Uluabat Gölü, hayat demektir

*Sanayi atıklarıyla yıllardır aşırı biçimde kirletilen ve dördüncü derece kirlilik aşamasına gelen Uluabat Gölü’nde çevrecilerin haykırışları dinmek bilmiyor.

Karacabey Uluabat Gölü çevresinde yaşanan tarım sulaması sorunlarının yanında bazı çiftçilerin mevcut tarım arazilerini konut yapımında kullanılmak üzere elden çıkarmaları çevre dostlarını çileden çıkardı. Sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve Bursa Doğader üyeleri önceki gün göl etrafındaki tarım arazilerinde yaptıkları açıklamalarla “Gelin Uluabat Gölü’nü dünyadaki yaşayan göller arasında sağlıklı koruyalım. Önlem alamazsak gölümüz ve çevresindeki tarım ölecek.” çağrısında bulundular.
Uluabat Gölü Sulama Birliği (UGSB) Başkanı Mümin Akarsu, UGSB Ziraat Mühendisi Altan Güven ve  Bursa Doğader üyeleri dünyanın sayılı sulak alanlarından biri olan Uluabat Gölü kıyısında yaşanan gelişmeleri sert bir dille eleştirdiler. UGSB Yönetim Kurulu Başkanı Mümin Akarsu, pompaj sulaması yöntemiyle sulanan göl çevresinde Türkiye’nin en pahalı tarım sulamasını yaptıklarına dikkati çekerek, bu nedenle tarım dışı bırakılan arazilerin konut yapımı uğruna elden çıkarılmasına şu ifadelerle tepki gösterdi:
“Birliğimiz 2008 yılında elektrik enerjisine 450 bin YTL., makine parkı masraflarına 100 bin YTL. ve personel giderlerine de 300 bin YTL ödeme yapacak. Şu anda çiftçilerimizden 2008 yılında bu giderlerin çok altında olarak 750 bin YTL. su bedeli tahakkuk ettirdik. Birlik perişan, çiftçi de perişan. Zararına su bedeli bile üreticilerimize yüksek ve yıkıcı geliyor. Üstelik geçen yıldan TEDAŞ’a daha 750 bin YTL. vadesi geçmiş ve taksitler halinde ödediğimiz eski yılların borçları var. UGSB olarak yetkililerden çok acil olarak, tasarruflu kapalı sulama sistemi istiyoruz. Birliğimizin ve göldeki sudan faydalanarak tarım sulaması yapan çiftçilerimizin ekonomik kurtuluşu yalnızca kapalı sulama sistemindedir. Biz bu konuda hazırladığımız bir raporu DSİ Genel Müdürlüğü’ne sunduk. Çözüm geciktikçe çiftçilerimiz arazilerini satmaya başladı. Bu defa Uluabat Gölü etrafında doğaya zararlı bir yapılaşma görüyoruz. Tarıma destek verilmezse gölün etrafı beton yığınından ibaret surlarla çevrilir. Yetkililere bir kez daha sesleniyoruz; sorunun çözümü sizin ellerinizde.”
Eskikaraağaç Köyü Muhtarı ve UGSB Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Koca, göl çevresindeki hızlı yapılaşmanın bölgenin geleceğini karartacağını belirterek, bugüne kadar tarım arazilerinin üçte birinin konut yapımı için satıldığına işaret etti. Uluabat Gölü’nde tehlike çanlarının çaldığını kaydeden Koca, “Sanayi atıkları gölün suyunu kirletiyor, balık ve bitki çeşitleri her geçen gün azalıyor, bunlar yetmezmiş gibi pahalı tarım sulaması yüzünden verimli araziler yerini beton yığınlarına bırakacak.” diye konuştu.
UGSB Ziraat Mühendisi Altan Güven, köhnemiş eski pompaj sistemiyle tarım sulaması yapmanın çiftçilere büyük ekonomik darbeler vurduğunu söyledi. Üreticilerin su bedellerini ödeyemez hale gelmesi nedeniyle 2009 yılında UGSB’ye ait sulama tesislerinin kullanılmasında büyük sıkıntılar yaşanacağı uyarısında bulundu. Karacabey Ovası’nda üreticilerin dekar başına 15 YTL. öderken,  göl çevresindeki sulama bedelinin dekar başına dört kat fazlasıyla 60 YTL. olarak ödendiğinin altını çizen genç mühendis, önlem alınmadığı takdirde aradaki farkın gelecek yıl beş katına çıkabileceğini kaydetti. Diğer taraftan, gölden yapılan sulama sırasında yüzde 60 oranında su kaybı yaşandığını gündeme getiren Altan Güven, zor koşullarda yapılan çiftçiliğin ancak damla sulama sistemine geçilmesiyle düzlüğe çıkabileceğini ve bunun da göl bölgesindeki arazilerin konut yapımı uğruna satışını engelleyeceğini savundu.
Uluabat Gölü’ndeki aşırı kirlilik, balık ve bitki çeşitlerindeki hızlı azalma, göçmen kuşlarının yol haritasındaki değişiklikler ve çevredeki konut üretiminin artması Bursa Doğader üyesi çok sayıda genci ayaklandırdı. Kamu yönetimi başta olmak üzere, sivil toplum kuruluşları ve çiftçileri güç birliğine çağıran genç çevre dostları görüşlerini şu sözlerle duyurdular:
 “Uluabat Gölü Ramsar Sözleşmesiyle korunması güvence altına alınmış bir doğa harikasıdır. Gölün doğal özelliklerinin yok edilmesi ve kıyılarının Çin Seddi gibi beton konut yığınlarıyla kuşatılması asla düşünülemez. Bursa halkıyla Türkiye kamuoyunu bu konuda duyarlı olmaya ve betonlaşmadan daha hızlı önlem almaya davet ediyoruz. Gelecek nesillere kurumuş, bataklığı andıran bir göl efsanesi bırakamayız. Dünyaya açılmanın en önemli göstergelerinden biri de doğal değerlerini koruyan ulus olmaktır. Elindeki her değeri perişan eden nesiller olamayız. Bölgedeki tarıma destek verilmelidir. Uluabat Gölü özenle korunmalı, beton yığınları arasında bir su kuyusu gibi bırakılmamalıdır.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.