Türk siyaseti iki partili sisteme mi evriliyor? -3-

AYDIN ÖMEROĞLU KÖŞE YAZISI

Sayın Erdoğan halife olabilir mi?
Bu soruya verilecek cevap, emperyalizm gerçeği ile doğrudan doğruya ilintili. Çünkü Halife’nin tarihsel işlevi, emperyalizme ve küresel boyuttaki adil olmayan rekabete karşı uluslararası ekonomi ve ticarette adil bir düzen için mücadele etmektir.
Halife olmanın olmazsa olmaz olan bu zorunlu ön koşulunun gerektirdiği fıtrata Sayın Erdoğan sahip mi?
Yaşanmış ve yaşanmakta olan olaylar öyle bir fıtrata sahip olmadığı izlenimi uyandırıyor insanda.
Ne gibi olaylar denirse, sözkonu olayları sıralamadan önce, bunların yolunu açmış olan Sayın Erdoğan’ın “Milli Görüş” gömleğini çıkarmış olduğu olayını hatırlamakta yarar var. O tarihten sonradır ki, günümüze uzanan yolculuğunda ilahî irade sanki onun halifeye yakışan düşünce ve eylemlerin insanı olma bahtını kilitlemiş gibi.
Anımsayalım:
* Daha Başbakan olmadan AB ve ABD’ye yaptığı geziler ve şahsına gösterilen ilgi.
* 1 Mart tezkeresinin ona rağmen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde reddedilmesi.
* “Wall Street Journal”a yazdığı makaledeki, “kahraman çocuklarınızın anavatana en az kayıpla dönmesini umuyor ve dua ediyoruz…” ifadesi.
* BOP eşbaşkanlığı.
* ABD’nin hizmetindeki Fettullah Gülen hareketinin sinsi hain planlarını vaktinde sezememiş olması.
* Türk Devrimi’nin özünü ve tarihsel işlevini kavramadaki zaafı.
* Sözde halka ve Hakk’a hizmet derken, fiiliyatta, Atatürk’ün ölümünden sonra giderek oluşan emperyalizmin kıskacında hukuku içselleştirmede zaaf içindeki kapitalist ekonomiyi devam ettirmesi.
* Başkanlık rejiminin simgesi haline getirilmeye çalışılan, içinde Türk kavramı geçmeyen
“Rabia” işareti ile verilmek istenen mesajın sanki Halifelik özlemlerine yönelik olması.
Bir önceki yazımda Padişahlık ile Halifelik makamlarının neden kaldırılmış olduklarını açıklamaya çalıştım. Halifeliğin kaldırılması hakkında daha geniş bilgi edinmek isteyen olursa, Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt: 14, (1922-1923), s. 283 vd. sayfalarında okuyabilirler.
Hilafet’in kaldırıldığı tarihte Gazi Mustafa Kemal aşağıdaki adreslere göndermiş olduğu yazının (Mart 1924) son cümlesinde şöyle diyor ( Atatürkün Bütün Eserleri , Cilt: 16, s.237) :
Hindistan Karaçi’den Şevket Ali
Suhaç’ta Cerca
Bombay Hilafet Merkez Komitesi
Mısır Abdülhamid, Abdülmecid ve Arkadaşları
Delhi Hilali Ahmer Rasih Efendi
“Müslüman milletler arasındaki manevi ve hakiki bağ, ‘İnnemel mü’minune ıhvetün’ (Müminler ancak kardeştirler.) ayeti celilesinin anlattığı manadadır.
Türkiye’deki, Orta-Doğu’da ve İslâm dünyasındaki gerçekler açısından bakıldığında, müminlerin ne derece kardeş olduklarını insan sorgulamadan edemiyor.
Sayın Erdoğan şu üç esaslı nedenden dolayı halife olamaz:
Birincisi; iki Mustafa’ya, Türk Devrimi’ne, Devrimin demokrasi koşullarında devam ettirilmesine sahip çıkmak konusunda sergilenmekte olan zaaflar.
İkincisi; İslâm dünyasındaki ulema arasında en seçkin ve saygınlığı olan âlim sıfatından yoksun olması.
Üçüncüsü; tarihsel ve güncel gerçekler.
Sayın Erdoğan bence, günümüz Türkiye gerçeğinin şahsına sunmuş olduğu özel sektörün temsilcisi olarak Adalet ve Kalkınma Partisi’ni sağ merkezde bir burjuva partisi haline dönüştürebilirse, Türk siyesetinin iki partili sisteme evrilmesine ve Türk demokrasisine önemli bir katkıda bulunmuş olur.
Türk siyasetinin iki partili sisteme evrilmesi sürecinde AKP sermaye sınıfının kalıcı partisi olabilirse, emekçi halka hangi parti veya nasıl bir birleşik partiler sahip çıkabilir?
Haftaya bu soruya cevap arayalım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.