Trafik

Trafikte sürücü olmak bir alemdir.

Sizi geçmek isteyenler, sizin geçmek istedikleriniz. Nazikçe yol verenler, hoyratça yol kesenler. Önümde giden arabanın tekerlek hareketlerinden neler olabileceğini kestirmeye çalışıyorum. Ağır aksak gidiyor, arada sırada iyice yavaşlıyor ve arabanın burnunu bir taraflara sokmaya çalışıyorsa, anlıyorum ki park yeri aramakta.
Yine ağır ağır gitmekte ve cadde, sokak, apartman isimleri okumaya çalışıyorsa, anlıyorum ki adres aramakta.
Konvoy olmuş trafikte araya sıkışmış ve bir an önce kendisini oradan kurtarmaya çalışan birinin hareketleri de ilginçtir.
Sağdan geçip mi kurtarsam kendimi, yoksa sollasam mı ikilemindedir. Sabırsızlıkla aracı bir o tarafa bir bu tarafa yalpalatır.
Bir de muhteşem şoförlüğünü konuşturanlar vardır. Makaslarla gider onlar. Komiktirler. Karakterlerini hemen anlarsınız. Kendilerini bir numaralı şoför ilan etmişlerdir ya, onlardan daha iyisi yoktur.
Trafik jargonunda şöyle bir düşünce hakimdir; “Bizden hızlı gidenler manyak, bizden yavaş gidenler aptal!”
Haa bir de; herkes en iyi sürücünün kendisi olduğuna inanır.
Ben dahil!

Hal böyle olunca da trafiğe çıkmak, meydan muharebesine çıkmakla eşdeğer olmaya başlıyor.
Canımız cebimizde atıyoruz kendimizi yollara. Bir karmaşa, bir kıyamet… Biz de yerimizi alıyoruz o güruh içinde. Kıran kırana aşılan yollar, geçilen kavşaklar, düzenli yakalanan yeşil ışıklar, hiç bitmeyeceğini düşünerek beklenen kırmızı ışıklar, arkada bekleyenin ani korna basmasıyla yerinden zıplanan sarı ışıklar…
Daha daha neler var yaşanan;
Kazaya karışmış arabaların yanından geçerken meraklı gözlerle kazanın nasıl olduğuna bakmak. Bakarken de önünde gidene çarpmamak… Bu kazanın kendi başına gelmediğine dua etmek…
Daha önce yaşadığın tecrübelerden dolayı, bir kazanın faturasının oldukça ağır olduğunu bildiğinden, mümkün mertebe kaza yapmamaya çalışmak.
Can kaybı ve yaralanma olmadıktan sonra malını kurtarmak için savaş vermek.
Çekiciyle, sigortayla, polisle uğraşmak!
Yayayken sürücülere, sürücüyken yayalara kızmak.
Araba kullanmaktan korkarak başkalarının kullandığı arabalara binmek.
Bunların hepsini göze alarak yola çıkıp, sağ salim eve döndüğünde eve dönebildiğine şükretmek.
Araçları içinde yaşayan kamyon şoförleri, aynı hat üzerinde yüzlerce kez gidip gelen dolmuş ve belediye otobüsü şoförleri, uzun yola çıkan şehirlerarası otobüs şoförleri…
Allah hepinize sabırlar versin…
Hepinizin yolu açık olsun…

cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.