Pardon (!)

Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı’nın “İsim benzerliği” yüzünden gözaltına alınması haberini okuduğumda biraz tebessüm ettim.

            Düşünebiliyor
musunuz?

            Hiç
suçunuz olmadan gözaltına alınıyorsunuz ve olay aydınlanınca küçük bir
karışıklık yüzünden düştüğünüz açmaza hayıflanmak durumunda kalıyorsunuz.

            Polis
ekiplerinin yanlışlığına  kurban olan
Yazıcı’nın haberi hafızamda tazeliğini korurken, ne olduğunu anlamadan 7 polis
aracı ve onlarca polis memuru tarafından Cumartesi günü Gazeteme giderken,
Atatürk Bulvarı’nda aracım durduruldu.

            Yığınla
polisi etrafımda görünce şaşkınlıkla neden durdurulduğumu sordum.

            Aldığım “Kaymakam Dursun Balaban’ın emri var.” yanıtı ile şaşkınlığım bir kat daha arttı. Konu
ile ilgili açıklama yapılmasını ve söz konusu emri görmek istediğimi söyledim.

            Aynı polis
memuru bu defa çevirerek “Kaymakam’ın sözlü emri var” dedi.

            Onlarca meraklı
vatandaşın kaygılı bakışları arasında Emniyet Müdürlüğü’ne götürülürken
karmaşık durumu, Kaymakam Balaban’a telefon ederek sordum.

            Aynı
şaşkınlığı Kaymakam Balaban’da yaşadı ve “Ben kimseye böyle bir
emir vermedim”
dedi.

            Bir
karışıklık olduğu ortada.

Neyse ki, olaya büyük bir duyarlılık gösteren ve özveriyle
yaklaşan Kaymakam Balaban, Emniyet Müdürlüğü’ne gelerek durumun
aydınlatılmasını sağladıktan sonra salıverildim. Kaymakam Bey’e teşekkür
ederim.

Sonuç, benim açımdan son derece
trajikomik bir uygulamaydı.

“Aracımın plakası ihbar edilmiş. Önceki gün Cumhuriyet
Meydanı’nda yaşanan kavganın rövanşını almak için top, tüfek kuşanarak mekan
basmaya gidiyormuşum.” Gel de şaşırma.

            Yalnızca
gülümsedim. Yapılan ihbarın asılsız olduğu anlaşılınca özür dilenerek serbest
bırakıldım.

            Bu arada
tabi ki çok rahatsız oldum.

            Yaşadığım
bu ilginç olayı kaleme almak istemezdim.       

Polisin her ihbarı değerlendirmek zorunda olduğunun bilinci
içindeyim.

            Ancak,
polis ekiplerinin asılsız bir ihbarı değerlendirirken Amerikan polisiye
filmlerini aratmayacak bir sahne yaşatması sırasında merakla izleyen
vatandaşların kafasındaki soru işaretlerini kaldırmak durumunda olduğumun
bilinmesini isterim

            Polis
elbette ki ihbarlara özen göstermelidir.

            Ancak,
sapla samanı ayırmak durumundadır. Enerjisini, ekonomisini ve mesaisini boşa
kullanmamalıdır.

            Kısaca,
akıntıya kürek çekilmemelidir.

            Huzuru
sağlama yerine, huzursuzluk yaratılmamalıdır.

            Asılsız
ihbar yapanlar da unutulmamalıdır.

            Bilmem
anlatabildim mi?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.