Tarımın desteklenmesi ön koşuldur!

Tarımın desteklenmesi ön koşuldur!
Karacabey Büyük Birlik Partisi İlçe Başkanı Cengiz Efe, “Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası” nedeniyle yaptığı açıklamada, ilk kez Atatürk tarafından 1923 yılında İzmir İktisat Kongresinde yurdun bağımsızlığının korunması için, yerli mallar üretilmesi ve kullanılmaya başlanıldığını belirtti.
Türkiye’de “Tutum, Yatırım ve Yerli Malları Haftası”nın her yıl 1218 Aralık tarihleri arası olarak kutlandığını dile getiren Efe, “Önce Birinci Dünya Savaşı, sonra da Kurtuluş Savaşı, ülkemizin bütün kaynaklarını tüketmişti. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ekonomik yönden çok kötü bir durumdaydı. Sanayi kuruluşumuz hemen hemen hiç yoktu. Tarıma elverişli alanların ise çok azı ekilebiliyordu. Tarımla uğraşan köylüler yoksuldu. Hem kaldı ki, peş peşe girdiğimiz savaşlar tarım yapacak genç nüfusu tüketmişti. Birçok ürünü yabancılardan almak zorunda kalmıştık. Ülkemiz yıllar öncesinde ilk kalkınma hamlelerini; toplumu bilinçlendirmeye ve kendi değerleri üzerinde geliştirmeye yönlendirmişlerdir.
İlginçtir, ülkemiz yerli malı kullanımından vazgeçtikçe tarım ürünleri yönünden dışa bağımlılığı da artmıştır. Bugün ülkemiz, tarım ürünleri yönünden dışa bağımlı hale gelmişse, bunun nedeni, verimsizlik değil, uzun yıllardır uygulanan yanlış tarım politikalarıdır.
Enerji, gübre, ilaç, tohum ve diğer tarım teknikleri yönünden dışa bağımlı konuma gelen ülkemiz tarımı, ciddi sorunlar yaşamaktadır. Tabii doğal olarak nüfusunun yüzde 40’ına yakının halen tarımdan geçinen ve kırsalda yaşayan kesimin bu süreçten fazlası ile etkilendiği görülmektedir. Türkiye, artık tarımda “kendine yeten 7 ülkeden biri olma” statüsünü kaybetmiş ve tamamen dışa bağımlı hale gelmiştir.
Tarım girdileri çok pahalı
Çiftçiler ve dolayısıyla tarım mutlaka desteklenmeli ki üretim yapabilsin. Üretim yapabilmeleri için de gerekli krediyi ve tarım girdilerini rahatlıkla alabilsin. Aksi halde tarım sektörü için çok zor günler yaşanabilir. Geçen yıllarda artan gübre fiyatları, gübre kullanımını yüzde 30 kadar düşürdüğü ve bunun doğrudan verim düşüşüne neden olduğu belirtiliyor. Halen dünyanın en pahalı enerjisini tarımda kullanan bir ülke konumunda bulunmamız nedeniyle önümüzdeki yıllarda gübre fiyatlarının pahalı olması teknolojide dövize bağlı tarım teknolojilerinin satın alabilme zorlukları nedeniyle bitkisel ve hayvansal üretimin daha da düşeceği beklenebilir. Bütün bu faktörler küçük çiftçinin tarımdan kopması ve kent varoşlarına sığınmasına neden olmaktadırlar. Tarımdan geçinemeyen küçük çiftçinin kente göç etmesi ile başlayan yeni süreç kentlerde istenmeyen sosyal sorunların oluşmasına neden olmaktadır.
Yaşanan küresel krizin nasıl aşılacağı konuşulurken birçok ülkenin küresel etkilerden korunarak, korumacı pozisyon aldıkları görülmektedir. ABD başta olmak üzere sistemlerinin gereği olan liberal ekonomiyi bir yana bırakarak devlet müdahalesine yönelmişlerdir. Arjantin, Hindistan, Avustralya, Kanada buğday satışlarını durdurarak geleceği güvence altına almaya başlamışlardır.
İşsizlik büyük sıkıntı
Yaşanan kriz ile birlikte artan işsizlik, kentlerin varoşlarına yığılan ve 18 milyon kişinin üzerinde olduğu söylenen “mutlak yoksulluk sınırının” altında yaşayan kitlelerin beslenme sorunu gerçekten ciddi kaygı yaratmaktadır. Bunun en iyi ilacının kendi buluşumuz olan yerli malı tüketimine teşvik etmektedir. Batı ülkeleri korumacılığa geçtiyse, ülkemizde tarım ürünlerine koruma getirmesi anlamlı olacaktır.
Ülkemiz; yaşamın her alanında yerli ürünlere yönelerek iç pazarı canlandırabilir ve ithalatını azaltarak cari açığı daraltabilir.
Türkiye dışa bağımlılıktan kurtulmalı
Türkiye, sahip olduğu iklim ve toprak özellikleri nedeniyle bir ok ürünü planlı yapılanma ile üretebilir ve gerektiğinde ithal yoluna gidebilir. Bugünden yarını ön görerek, ülkemizin krizin nedenlerini ve sonuçlarını iyi analiz etmesi ve olası gelişmeleri de hesaplayarak geleceğe hazırlıksız yakalanmaması gerekir. Gelecek yıllarda tarım yeniden birincil sektör konumuna gelecektir. Ülkemizin tarıma yeniden önem vermesi, kendi kendine yeten ülke konumuna yeniden gelmesi ve 80 milyonluk nüfusunu dışa bağımlıktan kurtarması gerekir. Bunun için toplumun bilinçlendirilmesi, kendi iç enerjisini doğru değerlendirmesi açısından Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası iyi bir fırsattır” diye konuştu.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.