Soygun nasıl yapılır?

Kimse heyecanlanmasın. Soygun yapmayı öğretecek değilim. Amacım nasıl soyulduğumuzu anlatmak.
Yakın zamanda bir polisiye filmde izlemiştim. Soygunu yapanlar arasında şöyle bir diyalog geçiyordu:
“Bir kişinin hesabından 10 milyon dolar çalarsan herkes peşine düşer. Ancak 10 milyon kişinin hesabından 1’er dolar çalarsan hiç kimse peşine düşmez. Ama sonuçta 10 milyon dolar kaldırmış olursun”
17 Aralık sonrası ortaya çıkan büyük rüşvet ve yolsuzluk rezaletinde elbette hepimizin milyon dolarları çalındı. Bunun hesabı mutlaka sorulacak. Ama bir de hiç farkında olmadan her gün, her ay, ya da her yıl çalınan ve çalınmaya devam eden lira, hatta kuruş mertebesinde paralarımızın toplam değerini hesapladığımızda ortaya çıkan muazzam bir soygun çıkıyor..
Yolsuzluk soruşturmaları sırasında ortaya dökülen yasal telefon dinleme kayıtlarında en büyük rezalet AKP korumasındaki iş adamı Mehmet Cengiz’in sözleriyle ortalığa döküldü. Sabah-Atv gurubunun satın alınmasıyla ilgili oluşturulan havuza para sağlamak için yapılan konuşmalarda Cengiz hiç sıkılmadan “Milletin …na koyacağız” diyebiliyordu.
Mehmet Cengiz’in yaptığı terbiyesizlik ne yazık ki sadece küfür aşamasında kalmadı. Eyleme dönüştü. Hem de yıllardır süren bir soygun düzeni ile bu ve benzeri işadamları tarafından soyulmaya devam ediliyoruz.
Millete küfreden işadamının şirketi ilk büyük vurgunu Seydişehir Alüminyum tesislerinin özelleştirmesinde yaptı. 2005 yılında yapılan özelleştirme ile Seydişehir Alüminyum tesisleri 305 milyon dolar karşılığında Ce-Ka adlı Cengizlerin liderliğindeki guruba verildi. Bu tarihte Alüminyum tesislerinin yıllık net kârı 26,5 milyon dolar idi. Ancak özelleştirmede bir hile yapılarak şartnamede olmadığı halde Oymapınar Hidroelektrik Santrali de bu guruba bağışlandı.
Türkiye’nin en harika barajı olarak nitelenen Oymapınar 540 MW kurulu gücünde ve yıllık üretimi 1620 Giga Watt Saat ile 2600 Giga Watt saat arasında değişiyordu. En ucuz toptan elektrik satış fiyatı 15 kuruş/kw üzerinden yıllık kazancı 240 milyon lira ile 390 milyon lira arasında değişiyordu. Özelleştirmenin yapıldığı 9 yıldan bu yana buradaki vurgun yaklaşık 3 milyar lira ( 3 katrilyon). Elektriğin karaborsa satıldığı puant saatlerindeki fahiş fiyatlar bu hesaba dahil değil. Bir de üretilen elektriğin kendi tesislerinde Alüminyum üretiminde kullanıldığını ve bu nedenle rakiplerine karşı sağladığı avantajı da düşünün.
Bu özelleştirme Danıştay tarafından önce durduruldu. Sonra iptal edildi. Ancak yargı kararları uygulanmadığı gibi, 2011 seçimleri öncesi AKP iktidarı bir kararname ile Hükümete yargı kararlarını gerekli gördüğü hallerde uygulamamak gibi bir yetki verdi. O tarihten bu yana vurgun sürüyor.
Esas büyük vurgun ise elektrik dağıtım ihalelerinden sonra faturalardaki küçük tutarlarla milyonlarca insanın her ay soyulmasına yol açıyor.
Ülkemizde 33 milyon civarında elektrik abonesi var. Şehirlerde oturanlar her ay, kırsal kesimdekiler 2 ayda bir fatura ödüyor. Karmaşık faturalama yöntemi ile her ay abonelerden fazladan alınacak 1 TL ile 12 ay boyunca 33 milyon aboneden 400 milyon TL gibi muazzam bir tahsilat yapmak olası.
Dağıtım ihalelerinde aynı Cengizler gurubunun ne kadar pay kaptığı ise biliniyor. Geçmiş yıllarda sadece sayaç değişimi ile toptan fiyatı 15 TL civarında olan bir sayacın 50-60 TL gibi fiyatlarla ve zorla nasıl değiştirildiğini ve milyonlarca vatandaşın soyulduğunu hep birlikte yaşadık.
Yine son günlerde faturaların son ödeme tarihleri ile oynanarak çalışanların maaş gününden önceye denk getirilmesi ve otomatik ödeme talimatlarının işlevsiz bırakılması ile 19.90 TL gibi açma kapama bedellerinin vatandaştan alınması, üstelik bu işlemin elektrik kesilmeden yapılması nasıl bir soygun düzenidir?
İletim bedelleri, dağıtım bedelleri, sayaç okuma bedelleri, tüketin vergisi, verginin vergisi gibi karmaşık yöntemlerle vatandaş nasıl soyulduğunu bile fark etmiyor.
Böylelikle çok küçük paralar milyonlarca vatandaşın cebinden alınıp AKP zenginlerinin cebine konuyor.
Bu durumda AKP iktidarının elde tutmak istediği Sabah-Atv gurubu için adam başı 100 milyon ödemek bu işadamlarını rahatsız etmiyor.
Amerikan sinemasının senaryo yazarları Türkiye’deki soygun düzenini yeterince incelemediği için soygun konusunda geride kalıyor.
AKP destekli işadamları millete ettikleri küfrü söylemden eyleme dönüştürdü. Ne yazık ki haberimiz yok…
İşte özelleştirme bunun için yapılıyor. Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy işçileri de aslında bu soyguna karşı direniyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.