Siz kimlerdensiniz?

31 Mayıs tarihinde, Hopa’da, Sayın Başbakan’ın yapacağı
miting bir grup tarafından protesto edildi. Hatırlayacağınız üzere aynı gün bir
polis memuru AKP otobüsünün üzerinden düşerek ağır yaralanmış, göstericiler
arasından astım-bronşit hastası bir vatandaşımız da fazla biber gazına maruz
kalmasının ardından kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmişti.

01 Haziran tarihinde Sayın Başbakan Haliç Kongre
Merkezi’nde “Türkiye Hazır, Hedef 2023”
proje tanıtım toplantısındaki konuşmasında, Hopa’da ölen ÖDP üyesi emekli
öğretmen Metin Lokumcu’yu işaret ederek şunları söyledi: “Bir bölümde 150
kişilik bir grup taş atmaya başladılar, otobüsümüz ciddi isabetler aldı. Tabi
bu arada bir tanesi de kalp krizi geçirerek, kimliğini bilmiyorum, üzerinde
durmaya da gerek duymuyorum, kalp krizi sonucu ölmüş.” dedi.

Elbette ki hoşlanmadığımız bir şeyi protesto etmek için taş
atmayı kimse tasvip etmez. Ama bir Başbakanın kendi partisinden olmayanları
aşağılayıcı  şekilde ”Kim olduğunu
bilmiyorum, üzerinde durmaya gerek görmüyorum” demesi  hiç de hoş değildir. Sayın Başbakan’ın
kendisi gibi düşünmeyenleri aşağılaması sadece bununla sınırlı değildir. Daha
birkaç gün önce de Sayın Kılıçdaroğlu’na hitaben ”Yanına aldığın sanatçı
müsveddeleriyle mi ayakta kalacaksın?” demişti. Yani Başbakan’ımız için AKP’li
olmayan sanatçılar, sanatçı müsveddesidir. Tabii bu konuda akla ilk gelen
isimler milletvekili adayları Tolga Çandar ve Sabahat Akkiraz geliyor. Sabahat
Akkiraz alevi olduğu için Sayın Başbakanın aşağılamalarına özellikle maruz
kalmaktadır. Sayın Başbakan’a göre bu ülkede alevi olmak ikinci sınıf  vatandaş olmayı mı  gerektiriyor?

Ancak unutmamak gerekir ki insanlar içinde doğup
büyüdükleri toplumu kendileri seçemezler. Alevi olarak doğmuş olmak kimsenin
suçu olmadığı gibi, Sünni olarak doğmuş olmak kimseye bir ayrıcalık getiremez.
Bu ülkede örneğin Boşnak kökenli olmak aşağılanma sebebi olamayacağı gibi,
Gürcü kökenli olmak da kimseye  ayrıcalık
sağlamaz. Nasıl ki iktidar partisini destekleyen sanatçılar varsa, elbette
muhalif olanlar da olacaktır. 
Yanındakilere sanatçı payesi verip, kendisine karşı olanları paylamak
hoş bir davranış değildir.

Seçim üstü olduğundan mıdır nedir, bu aralar iktidar
sahipleri biraz fazla gergin görünüyor. Kürşat Tüzmen’in, Ana Muhalefet
Liderine ”Onu anasının rahmine kadar kovalarım” demesi çok ağır kaçmıştır.
Kılıçdaroğlu’nun ”rüzgâr eken, fırtına biçer” demesine cevap olarak, Başbakan’ın
”edepsiz, alçak, ahlaksız” demesi çok ağır kaçmıştır. Bülent Arınç’ın TÜSİAD
Başkan’ına karşı geliştirdiği pornocu söylemi de akıl alacak gibi değildir.
Anlaşılan bu seçimlerde ”Mağdur” rolü bulamayan iktidar egemenleri ”Mağrur”
rolünü oynamaya soyunmuş.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.