Siz hiç dayak yediniz mi?

AKP iktidarı mahallenin kabadayısına güvenerek oraya buraya sataşıyor. Kendini ABD için vazgeçilmez kabul edip, haydut devletin bölgemizdeki mazlum ülkelere neden saldırmadığını sorguluyor. Bu sorgulamayı yaparken de arada kantarın topuzunu kaçırıp fırça yiyince tornistan yapıp “ben sana dememiştim” rolleri yapıyor.

“Komşularla sıfır sorun” parolası ile yola çıkanlar bırakın “sıfır sorunu” neredeyse savaşmadıkları komşuları kalmayacak.

Mahallede tartışma çıktığında hareket görmek için “vur…vur…vur…” diye tempo tutan şamatacılar gibi Suriye'nin, Mısır'ın dayak yemesi için kendini yırtıyor.

Ne var ki olay bir mahalle kavgası kadar basit ve sınırlı değildir. Bütün dünyayı ateşe atacak bir savaşın davullarını çaldıklarının farkında değiller, ya da kurtuluşlarını savaşta görüyorlar.

Mahalle ağzını çok iyi bildikleri için onlara soralım

Siz hiç dayak yediniz mi?

Hiç ağzınız burnunuz kan içinde eve döndünüz mü? Ön dişiniz yediğiniz yumrukla kırıldı mı? Kafanıza 3 dikiş atıldı mı? Gözünüz morardı mı? Günlerce morlukların geçmesini acılarınızın dinmesini beklediniz mi?

Yok yere çıkardığınız kavgalarda başkalarının da dayak yemesine, hatta hastanelik olmasına neden oldunuz mu? Suçluluk duygusu ile mahallelinin yüzüne günlerce bakamadığınız oldu mu?

Bunların hiç dayak yemedikleri belli. Daha geçen hafta Hacıbektaş şenliklerinde tatsız bir olay sonucu saldırıya uğradığı iddia edilen Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın nasıl feryat ettiğine tanık olduk. Demek dayak yemek ihtimali bile korkutucu.

Ağır yaralanmalardan daha fecisi ölümlerden hiç söz etmiyoruz. Gençlik kavgalarında nereden geldiği bilinmeyen kör kurşunla ömür boyu sakat kalmaktan, genç yaşta hayata veda etmekten, 30 yıldır süren savaşta kolunu bacağını gözünü kaybetmekten, al bayrağa sarılı tabut içinde evine dönmekten hiç söz etmiyoruz. (GATA'da tedavisi süren gazilerimizi görmek bile istemiyor, bu gazilerimizin bir kısmını hapiste çürütüyorsunuz. Her birinin başında bayrak dikili şehitliklere uğrayamıyorsunuz.)

Hayatında hiç dayak yememiş, kavga edilmesi kaçınılmaz olduğunda kaçak güreşip yan çizmiş çirkin politikacılar Mehmetçiğimizi yine bir haksız savaşa sürmeye kalkıyor.

Vatan savunmasında şehit düşenlerin cenazelerine gitmeye cesaret edemeyenler, “askerlik yan gelip yatma yeri değildir” diyenler, şimdi Mehmetçiği haksız bir savaşta toprak altına yatırmaya hazırlanıyor.

60 yıl önce ABD'ye yaranmak uğruna Mehmetçiklerimizi dünyanın öbür ucuna, Kore'ye gönderip “destan yazdık” masalı ile milleti uyutanlardan bunun hesabı sorulmadığı için yeniden maceraya atılmaktan çekinmiyorlar. Kore'ye asker gönderenleri baş tacı ediyorlar.

Mehmetçiğin gerçek destanlarını görmezden gelip, “kulağım ağırdı”, “başım ağırdı”, “ishal oldum” gerekçeleri ile milli günlerimizde törenlerden kaçanlar şimdi Mehmetçiğin kanını ABD adına petrole, paraya  dönüştürme cambazlığına girişirken millete yalanlar söylüyorlar.

Esma için ağlayanlar aynı günlerde bütün çalışanların analarını ağlatacak kıdem tazminatı hırsızlığına girişiyorlar. Tam da “cambaza bak” diyen cepçilere özeniyorlar.

Hayatları boyunca dudağı patlayacak kadar bir kavgaya bile girişmeyenler şimdi meclise bile danışmadan savaş borusu çalıyor.

Kendi çabaları ile iktidar olmaktan umudu kesmiş muhalefet liderleri de biraz daha utangaç şekilde “Birleşmiş Milletler kararı” koşulu ile savaş tamtamlarına ortak oluyor. Mahallenin kabadayısı ABD'nin AKP'den vazgeçip kendilerini kullanmaya karar vereceği günlerin hayallerini kuruyorlar.

ABD, ancak kendilerine AKP'den daha iyi hizmet verecek birini bulduğunda onlardan vazgeçecektir. Daha iyi hizmet vereceğinizden emin iseniz sizi tutan yok.

Mustafa Kemal'in askerlerinden yiyeceğiniz dayağı göze almanız koşulu ile…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.