Sistem Hata Veriyor

Boşanmış anne baba çocukları bunalımlı olurdu eskiden.
Şimdikiler ise ebeveynlerinin anlaşamıyor ve ayrılacak olmalarını kendilerine dert etmiyor, bu boşanmadan ötürü kendilerini suçlu hissetmiyorlar.
Doğru bilinç geliştiren ebeveynler çocuğu etkileyip kendi taraflarına çekmeye çalışmıyorlar. 
Tersini yapmaya çalışan aileler kavga kıyamet yeri göğü inletirken en büyük zararı kendi öz çocuklarına veriyorlar. 
Çocuklar ise ihtiyaçlarımı karşılayın, düzenimi bozmayın, ister birlikte yaşayın ister ayrı, ister sevişin ister didişin, yeter ki beni mağdur etmeyin diyor sessizce.
Anne baba bir arada mutlu mesut yaşarken de çocuk kendi cumhuriyetinde yaşıyor. 
Anne babasının evliliğinin bozulması halinde, yine kendi cumhuriyeti içinde kalmaktan başka bir şey istemiyor. Evlilik ilişkisinin iniş çıkışlarını anne babasına bırakıyor.
Ne annesini ne de babasını inançları ve ideolojileri ile yargılamıyor çocuk. Birini sevip diğerinden nefret etmek istemiyor.
Seviliyor mu, ihtiyaçları karşılanıyor mu, özgürce yaşayabiliyor mu, maddi manevi konforu yerinde mi ona bakıyor. 
İşte o çocuk eski moda nutuklara kulaklarını tıkıyor.
Evinde ebeveynlerinden beklediği konforu, şehrini ve dahi ülkeyi ve dahi dünyayı yönetenlerden bekliyor.
Eve başkaları doluşup da hayatına ortak olduğunda, yani interneti yavaşlayıp, porsiyonu azaldığında anne babasına nasıl tepki veriyorsa, şehrinde ve dahi ülkesinde imtiyazları sınırlanmaya başlayıp rahatı kaçtığında yine öyle veriyor tepkisini.

DUR dedi gençlik!
Yıllardır insanca yaşama hakkı için mücadele veren bir gençlik vardı. Arkadan o gençlikten de öte bir gençlik geldi. Suriyeliler çoluk çocuk memlekete doluşunca, ülkenin içindeki düzen bozulup ayar kaçınca, ülke halkının kendine zar zor yettirdiği aşa 3 milyondan fazla kaşık daha sallanınca ve ortadaki tayın bölündükçe bölünüp bir lokmacık kalınca “Bir Dur Bakalım!” dedi yeni gençlik.
(İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün 13 Haziran 2019 tarihi itibarıyla yaptığı açıklamaya göre; Türkiye’deki biyometrik verileriyle kayıt altına alınan geçici koruma altındaki Suriyeli sayısı bir önceki aya göre 6 bin 907 kişi artarak toplam 3 milyon 613 bin 644 kişi oldu.)

Biz ne söylüyoruz, siz ne söylüyorsunuz dediler hep bir ağızdan.
Eğitim hakkımızı, sağlık hakkımızı, özgürce yaşama hakkımızı, neşeli olma hakkımızı, hâttâ seçme hakkımızı gasp ettiniz, pazarlayıp durduğunuz soyut kavramları bir kenara bırakın da, bunları konuşalım dediler.
İş bulamadığımız, iş bulsak da pahalılıktan geçinemediğimiz gibi sokaklarımızda da rahatça dolaşamıyoruz, can güvenliğimiz tehdit altında, bize güvenli bir gelecek sunamıyorsunuz, bırakın birbirinizle dalaşmayı, bize gelecek güvencesiyle gelin dediler.
Yaptığınız yollardan geçecek arabamız yok, araba bulsak benzin yok, benzin bulsak ücretli yola verecek paramız yok, durup durup yol yaptık diye kafamıza vurup durmayın, yaptıysanız da bizim paralarımızla yaptınız, şimdi niye bizden para istiyorsunuz dediler.
İnançlarınızı ve ideolojilerinizi kendinize saklayın, bizi kafanıza göre ayrıştırmayın, biz böyle iyiyiz, siz işinize bakın dediler.
****
Eski moda siyasetçiler hâlâ kutsal kavramlar üzerinden yayın yaptıkları için çocukların kapsama alanlarına giremiyorlar haliyle. 
Ellerine verilen kâğıtta yazılanları okuyup üç beş alkış almaktan ve birbirleri hakkında dedikodu yapıp hasımlarını halka şikâyet etmekten ibaret sayıyorlar siyaseti.

O kadar çok konuşuyorlar ki, konuşmaktan dinlemeye vakit bulamıyorlar.
O kadar çok anlatıyorlar ki, anlatmaktan anlamaya vakit bulamıyorlar.
O kadar çok bağırıyorlar ki, kendi seslerinden değişimin sesini duyamıyorlar. 
****
Boşanırken çocukları kolundan bacağından çekiştiren ebeveynler gibiler.
Bir kadının canını yakmak için, kendi öz evladını öldüren o baba gibiler.
Bir erkeğin hayatını abluka altına almak için doğurganlığını kullanan kadınlar gibiler.
Onlar, ne medenice yaşamayı ne de medenice ayrılmayı bilen, kendi egoları için kendi öz çocuklarını kullanmaktan çekinmeyen zalimler.

Bırakınız artık bunları,
Bizler değiştik, çok güzel olduk, sizler de değişiniz.
Yok, değişmeyecekseniz köşenize çekiliniz.
Sizin sistem hata veriyor, 
Bilesiniz…

cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.