Sanalın Fendi Basılıyı Yendi!

Günlük hayatımızın olmazsa olmazlarından olan reklamlar, zeki ve yaratıcı insanların bizi sürekli şaşırtan ve kendilerine hayran bırakan kısacık kısacık sanat eserleridir diye düşünüyorum.
Her ne kadar sürekli tekrar edildikleri zaman insanda biraz sıkıntı yaratsalar da pek çoğunu defalarca da olsa izlemek epey keyifli.
Bazılarının anlatmak istediklerine ulaşmak için seçtikleri yol ise insanı ciddi derecede çileden çıkartabiliyor. Tanıtılmak istenen konuya öyle bir yerden bağlantı kuruyorlar ki, ister istemez insana ‘”Ne alâka şimdi?’ dedirtiyorlar.
Piyasadaki ürün çeşitliliği bolluğunda bir adım öne çıkıp akıllarda kalabilmek için tanıtım tabii ki çok önemli.
Ve bu tanıtımın bir sektöre dönüşmüş olması, üniversitelerde reklamcılık bölümlerinin olması da işin vardığı boyutu gösteriyor.
Reklamcılık gençlerin oldukça rağbet ettiği bir meslek dalı üstelik.
Eğlenceli, hareketli, mesai saatleriyle sınırlı olmayan, özgür…
Bunların yanında; kendi içinde çok kapsamlı, çok organize ve çok detaycı olunması gereken bir dal.
Benim eskilerden hatırladığım reklamlar eski mecmualarda gördüğüm çoğunluğu çizimden ibaret reklamlardı.
Reklam konusu her ne ise o resmedilmişti.
Yabancı kaynaklı reklamlardaysa hep Hollywood artistleri vardı.
Sonraları bizdeki çizimler de yerlerini canlı modellerle yapılan fotoğraf çekimlerine bıraktı.
Televizyonun hayatımıza girmesiyle de podyumlardan ekranlara reklam yıldızları kaymaya başladı.
Sıradan görünümlü insanlar reklamını yaptıkları markayla bütünleştiler, kendileri marka oldular.
Çocuk karakterler ekranlarda büyüdüler.
Program aralarında reklama ayrılan zaman o kadar büyüdü ki, uzun dakikalar süren reklamlar yüzünden programların nerede kaldığını unutur hale geldik. Neredeyse reklam arası program izler olduk.
Bu şikâyetin ardından reklamlar kısaltıldı ve sıklaştırıldı. Bu sefer de mutfaktan su alıp gelemez olduk.
Değil ki molada ihtiyaç görelim…
Eski günlerden bugünlere gelirsek; televizyon için durum nedir bilemem ama internet reklamları gazete reklamlarını çoktan geçmiş..
eMarketer adlı araştırma şirketine göre; Amerikalılar, 2012’de basılı yayın organlarından çok internet reklamlarına para harcamış.
Şirketin raporunda, gazete reklamlarına yaklaşık 23 milyar dolar harcanırken, internette yayınlanan reklamlara toplam 26 milyar dolar harcandığı açıklanmış.
Çığrından çıkan internet kullanımını fark eden reklam şirketleri network çağını yakalayarak sanal ortamı daha fazla kullanmaya başlamış demek ki.
İnsanların pek çoğunun haberlere bir tuş kadar yakın olması sebebiyle gittikçe azalan basılı gazeteler reklam verenlerin gözünden kaçmamış.
İnternet kullananların bilinçli profili ve internet mecraanın genişliği de işin içine eklenince, internet reklamları sitelerin olmazsa olmazı olmuş.
Birisi şalteri indirmediği sürece de böyle olacak.
Hâttâ zaman içerisinde daha da farklı boyutlara taşınacak.
Bekleyelim, görelim…
cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.