Sahtekârlıklar

Sahte: Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne göre, bir şeyin aslına
benzetilerek yapılan, düzmece. Sahtekâr ise: Sahte işler yapan, düzmeci,
sahteci.

            Halk
arasında genel kabul görmüş anlamı ise, inanmadığı halde inanmış gibi iç
dünyasının aksi  yönünde hareket eden
kişi.

            Etrafınıza
baktığınızda, birçok sahtekâr ve sahtekârlıklara tanık olursunuz. Asabınız
bozulur, tiksinirsiniz. Sahtekârlık, insanlık tarihi kadar eskilere dayanır.
Tarihin her safhasında sahtekârlara rastlanır. Her ülkede rastlanır. Fakat
ülkemizde son yıllarda haddinden fazla sahtekâra rastlanır olmuştur. Neredeyse
metrekareye elliye yakın sahtekâr düşmektedir. İş aleminin içine, yazılı ve
görsel medyanın içine, siyasetin içine, bürokrasinin içine, sanatın ve
edebiyatın içine, düşün dünyasının içine, varoşların içine, şehirlerdeki mutena
kesimlerin içine ve hatta köylerin içine girmiş ve alabildiğine tahrip etmekte.
Hatta köylerin içine diyorum; çünkü birisini bir yere davet ederken,
inandırıcılığı pekiştirmek için, “Köylü ağzıyla” ifadesi kullanılır.

            1980
öncesinden bir örnek vermek gerekirse; bazı sendika ağalarının davranışlarını
söz konusu yapabiliriz. İşçi haklarını bir kenara iterek, kendi ikballerini ön
plana çıkarmışlar ve Türk işçisinin, kamuoyundaki saygınlığı sarsılmıştır.1984
sonrasında işçi aleyhine yapılan yasal düzenlemelere karşı, kamuoyunda işçi
lehine destek sağlanamamıştır. Taşeron işçi 
düzenlemesi yapılarak, emek sömürüsü yaratılmıştır. Tarım
işçiliğindeki  “DAYIBAŞILIĞI” kamu
işçileri için yasal hale getirilerek sırtından zenginleşen bir sınıf
yaratılmıştır.

            Din çevrelerine giren sahtekârlar,
“İslam Dinini” tanınmaz hale getirdiler. Dini kendi çıkarlarına hizmet eden
müessese haline getirerek, din istismarcılığını zirveye taşıdılar.

            Medyaya
sızan sahtekârları tanımlamaya gerek yoktur kanısındayım. Günün her saatinde
ait oldukları televizyon ekranlarından arz-ı endam etmekteler. Sahtekarlıkları,
ait oldukları gazetelerde çarşaf çarşaf 
neşredilmekte. Kimileri babalarının ve kimileri de dedelerinin yarım
bıraktığı hainliklerinin peşine düşmüş, yüce Türk milleti’nin şerefli Türk
Ordusu’na  hücum etmektedirler. Yok
darbe, yok suikast, yok cami bombalanması, yok uçak düşürülmesi; bir sürü deli
saçması senaryo. Ucuz kahramanlık gösterilerinin  çuvalı bedava.

            Medyadaki
bu tür sahtekarların deli saçması senaryolarına meyilli  olan bazı siyasiler de mezkur senaryolara mal
bulmuş mağribi gibi sarılmakta, hiçbir araştırmaya gerek duymadan, ağızlarına
alıp sakız gibi çiğnemektedirler. Amaçları, çıkmaza giren ekonomik sorunları
bir gün olsun ileriye atmak.

            Ülkede
daha önce iki ihtilal ve bir müdahale gerçekleştirilmiştir. Bu aklıevvellerin
hangisi bunları önceden sezebilmiş ve yayın organlarına taşıyabilmiştir. En
azından gerçekleştikten sonra eleştiri konusu yapabilmiş midir? Hatta ve hatta,
alaşağı edilen iktidarlar karşıt görüşten idiyse, avuçlarını dahi
ovuşturmuşlardır. Şimdi bir dedikodunun etrafında samanlık kahramanlığı
yapmaktadırlar.

            Bir
suikast türküsü tutturuldu ki sormayın. Aslında havanda su döğüyorlar. İşin
özelliği gizli yapılmasıdır. Hindistan’da Gandhi’lere, Mısır’da Enver Sedat’a,
İsveç’te Olef Palme’ye ve de Türkiye’de Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur
Mumcu,Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu’na nasıl suikast yapıldı? Bırakın
teşebbüs safhasını, eylemi gerçekleştirdikten sora bile yakalanmak şöyle
dursun, en ufak bir izlerine dahi ulaşılamamıştır.

            Bu tür
sahtekârların temelde özellikleri birbirine çok benzer.

            Asılları
faşisttirler ama, demokrat görüntüsü vermeye çalışırlar.

            Asılları
yobazdır ama, çağdaş görüntüsü vermeye çalışırlar.

            Asılları
hukuk düşmanıdır ama, hukukun üstünlüğünden dem vururlar.

            Asılları hırsızdır ama, fazilet tellallığından
geri durmazlar.

            Asılları
sahtekâr olduğundan, ne kadar çaba gösterseler de sahtekârlıklarını yine de
kapatamazlar.

            Pişmiş
kelle gibi sırıtırlar, biz buradayız diye.      

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.