Sadesi kalmadı, kakaolu verelim!

Darbe analizlerinden darbeder olan kulunuz analiz yapmayacak bu yazısında.
Televizyonlar bir yandan, gazeteler bir yandan, sade vatandaş bir yandan darbenin didiklenmedik tarafını bırakmadı nasılsa.
Sosyal medya desen, bildiğiniz gibi değil; Çok Ciddi Çok…
Neyse;
Tankların üzerine çıkan kahramanlarımız demokrasiye sahip çıktılar çok şükür de, darbe başlamadan bitti.
Bu görüntüleri gördükçe herkesin aklından geçen benim de aklımdan geçmedi değil tabii; yıllardır Güneydoğu’da verdiğimiz şehitler olsun, sokaklarda öldürülen kadınlar olsun, tecavüz vak’aları olsun niçin hiç bu kadar büyük eylem yaptırmamıştı insanımıza dedim.
Birkaç “Şehitler ölmez vatan bölünmez” lafı edip evlerine dağılmıştı vatansever insanlar.
Başımız başkomutanımız insanları demokrasiyi korumak için sokaklara çağırınca, e ulaşımı da beleş yapınca, kahramanlarımız da attılar kendilerini sokaklara elbette.
208 kişinin öldüğü darbe kalkışmasının ardından neredeyse 40 gün 40 gece kutlama yapılıyor şimdi. Silah sesleri ile salâ sesleri birbirine karışıyor.
Ölen insanların ailelerinin acıları zerre kadar umursanmıyor.
Başbakan Binali Yıldırım “Ölenlerin 60’ı polis, 3’ü asker, 145 tanesi sivil kahraman şehitlerimizdir. Sivil şehitlerimiz derken şunu da söyleyeyim, bunlar Türkiye’deki şehitlik mertebesinin en üst mertebesine çıkmışlardır.” demişti. Demek ki ölen sivil vatandaşların yakınları kayıplarının şehitlik mertebesinin en üst katına sahip olmasıyla avunacak. Hatta mutlu olacak…
Soralım o zaman: Mutlu musun ey ahali?
Neyse;
Bir kısım sokağa çıkarak demokrasiye sahip çıkıyor, bir kısım da çıkmayarak…
Çıkanlar sorgulamıyor ki sahip çıktıkları demokrasi midir, devlet midir, millet midir, yoksa hükumet midir?
Çıkanlar tarafından darbeci bellenen çıkmayanlar ise suların durulmasını bekliyor.
Yoksa mazallah!
Neyse;
Jet hızıyla başlayıp jet hızıyla biten darbenin ardından gelen tutuklamalara bakınca, iki gün içinde nasıl bu kadar hızlı hazırlandı bu listeler acaba diye sormadan edemedim.
Aslında bu isimler biliniyordu da tutuklamak için bahane mi gerekiyordu?
Bahanemiz de var artık evelallah. Şimdi temizlik vakti!
(Bakınız Tutuklanan generaller listesi.)
Göz altına alınan hakim ve savcılar ona keza.
Vali, vali yardımcıları ve kaymakamlar ona keza.
Kamuda izinler de tümden kalkmış.
Aksak aksak “Daha önceleri neredeydiniz?” diye sitem ediyor içimde Müzeyyen Senar…
Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, 2016 yılında “halife” olarak Türkiye’ye giriş yapmak niyetinde olduğunu söylediği Fethullah Gülen’in, Cumhurbaşkanı’nın en yakınına iki adam yerleştirdiğini söylüyor bak. Biri Başyaveri Ali Yazıcı, diğeri Muhafız Alay Komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış. Şimdi ikisi de gözaltında.
Bu kadar yakına ha!
Şaşırdım. Sonra da şaşırdığıma şaşırdım.
Neyse;
Sade vatandaşın aklı bu çetrefilli işlere ermez.
Sade vatandaş kapalı kapılar ardında iş çevirmez.
Sade vatandaş önünü ardını sorgulamadan biat etmez.
Sade vatandaş darbe istemez.
Sade vatandaş cinayet istemez.
Sade vatandaş ezmek/ezilmek istemez.
Sade vatandaş polisini üzmek istemez.
Sade vatandaş askerini hırpalamak istemez.
Sade vatandaş birbirini yemek istemez…
Lakin;
Elimizde sadesi kalmadı, biz en iyisi size kakaolu verelim!
cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.