Referandum Kampanyası

            Amaçlar
hep gizli tutuldu. Toplum yapay gündemlerle meşgul edilirken, asıl amaçlara
ulaşılmaya çalışılmış, halen de çalışılmaktadır.

            Yapılan
anayasa değişikliğindeki asıl amaç, ANAYASA MAHKEMESİ’nin ve HAKİMLER SAVCILAR
YÜKSEK KURULU’nun yapısının değiştirilmesidir. Bunun gözden kaçırılması için,
pratikte bir işlerliği olmayan meşhur 
geçici  l5.maddenin yürürlükten
kaldırılması çok önemli imiş gibi, referandum kampanyası mezkür maddenin
kaldırılmasına oturtulmak isteniyor. Buna halk deyimi ile hedef şaşırtmak
denir.

Aklı başında bir çok hukukçu, l5.maddenin yürürlükten
kaldırılmasının tek başına bir iş göremeyeceğini, bu konudaki zaman aşımının da
kaldırılması ve yapılan anayasa değişikliğine  
eklenmesi gerektiğini defalarca dile getirmişlerdir.

            TBMM’de
yapılan müzakereler sırasında CHP ve MHP’li vekillerce  bu konudaki zaman aşımının kaldırılması için
verilen önergeler, AKP’li vekillerin oyları ile reddedilmiştir. Alın size bir
AKP klasiği daha. TBMM’de gece geç saatlerde ki görüşmeleri, nasıl olsa
vatandaşın izleme oranı hiç yok gibi. Bu önergelerden nasıl haberi olacak? Öyle
ise, referandum  kampanyasının ana konusu
sanki  l2 Eylül ile hesaplaşmaya
yönelikmiş gibi hücum!

            Aslında,
netice alınmayacak tek değişiklik, Anayasa’nın geçici l5.maddesinin yürürlükten
kaldırılmasıdır. Çünkü, l2 Eylül darbecileri ceza zaman aşımından
faydalanmaktadırlar. Bir halk deyimi vardır: “Tavuk yel yumurtladı.” İşte onun
gibi bir şey. Yumurtlayan tavuk bir iki kez gıt gıdak der ve susar.
Yumurtlamayan, bir başka deyişle yel yumurtlayan tavuk ise saatlerce  gıt gıdak diye etrafı ayağa kaldırır. İşte
AKP’de aynı taktiği kullanmaktadır.

            Gurup
kürsülerinde, otuz yıl önce yazılan mektuplar okunurken, ağlaşmalar hiçbir
çözüme yönelik değildir. Milletin büyük çoğunluğu bu ağlaşmaları, bir çeşni
olarak belleğine kaydedecektir. Ağlamak için, niçin sekiz yıl beklenildiğini
hiç kimse sorgulamayacak mı?

            12  Eylül’de tutuklanan birinin babası ölmüş de,
tutuklu olan kişiye, cenazeye katılmak için 
izin verilmemiş. Bu da bir mizah konusu. Otuz yıl öncesi hatırlanıp dile
getiriliyor da, bir yıl öncesinin unutulduğu sanılıyor. Otuzyıl önce askeri bir
cunta yönetimi vardı. Bu gün ise demokratik olduğunu iddia  eden ve yapılacak anayasa değişikliği ile
daha da demokratikleşeceğini söyleyen bir yönetim yok mu? Kültür Bakanı
Ertuğrul Günay’ı dile getirirken, 
Prof.Dr. Mehmet  Haberal’ı
hatırlamaması, Başbakan Erdoğan’ın 
unutkanlıktan kaynaklanan talihsiz bir beyanı olsa gerek.

            Tekrar
ediyorum, anayasa değişikliğinin asıl amacı iki maddedir. Diğerleri ise dolgu
maddesidir. Hele hele geçici l5.madde ise,tamamen halkın dikkatinin başka
tarafa çekilerek aldatılmasına yöneliktir.Eğer darbecilerle hesaplaşmak  isteniyor ise, ceza zaman aşımına uğramış l2
Eylül cuntacılarına gitmeden önce 27 Nisan e-muhtıracısına gidin hesap sorun.

            Kampanyada
ilginç bir konu ise, karşı trübinlere oynamak. AKP referandumda zora girdiğini
anlamış olmalı ki, MHP’nin ülkücü tabanına sarılmaya çalışıyor. Kürsülerden
okunan mektuplar ve ağlaşmaların esbab-ı mucibesi budur.

            12
Eylül’ün en çok mağdur ettiği kesim Ülkücülerdir. Bunda hiç kimsenin şüphesi
olmaması gerekir. Alt kadrolarından idam edilenler oldu. Üst kadroları ise,
idam cezası iddiası ile yıllarca yargılandılar. Bazıları işkencelere maruz
kaldı ve tamamı da beraat etti. Ama, devlete bağlılıklarını hiçbir zaman
kaybetmediler. 12 Eylül darbecilerinin uygulamalarından dolayı, hiçbir zaman
Türk Silahlı Kuvvetlerini töhmet altında bırakacak beyanlarda bulunmadılar.

Sözüm odur ki, AKP, Ülkücü tabanda aradığını bulamayacak.
Çünkü, MHP  kişileri çıkar ilişkileri ile
bir araya getiren bir parti değildir. MHP, bir fikir partisidir. Ülküsü ise,
Yüce Türk Milleti’nin ve Devletinin sonsuza kadar bekasıdır.

AKP, aradığı desteği, örtülü olarak da olsa ancak Barış ve
Demokrasi Partisi’nde bulabilir. Çünkü, BDP yetkilileri referanduma
katılmayacaklarını ve sandığa gitmeyeceklerini açık seçik beyan etmektedirler.
Bu beyanlar ne anlama gelir? Sandığa gidip “EVET” diyerek İktidar yanlısı gibi
görünmenin hem kendilerine ve hem de AKP’nin kampanyasına zarar vereceğini
düşünüyorlar. AKP iktidarından sık sık şikayetçi olmalarına rağmen,
referandumda “HAYIR”oyu kullanarak,iktidarı zor duruma sokmuyorlar. Bu,örtülü
destek değil de nedir?

Bir destek de, eski 
tüfek, yeni döneklerden gelecektir. Onların da  “ATATÜRK CUMHURİYETİ” ile  1923’ten bu yana  husumetleri mevcut.

Başka da bir destek çıkacağını düşünmüyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.