Polise Gözaltı

Gün geçmiyor ki basında gözaltına alınan polis haberi olmasın.
AKP ile cemaat arasında başlayan savaş sonucu, kilit kadrolardaki bazı polisler ile şefleri gruplar halinde gözaltına alındı. Bunların bir kısmı tutuklandı. Bir kısmı serbest bırakıldı. Serbest bırakılanlara savcılığın itirazı üzerine yeni tutuklamalar olurken, tutuklananların bir kısmı itiraz üzerine serbest bırakıldı.
Şu anda bu nedenle ne kadar polisin tutuklu, ne kadarının gözaltında olduğu, kaç kişi hakkında dava açıldığını bilemiyoruz. Bildiğimiz tek şey hakkında soruşturma açılanların cemaat ile ilişkilendirilmiş olması.
Önceki gün Türkiye’nin Güneydoğusunda yeni bir gelişme daha yaşandı. Batman’da 2 polis PKK’nın gençlik örgütü olduğu söylenen YDG-H militanlarınca gözaltına alınmak istendi. Her ne kadar eylemi yapanlar sonuç alamasalar da bu eylem “açılım” adı verilen bölünme sürecinin ülkeyi getirdiği yeni bir aşama idi.
Olaydan 1 gün önce KCK Yürütme Konseyi üyesi Sabri Ok, “Polis ve asker geri çekilsin. Biz de tutuklama yapabiliriz” tehdidinde bulunmuştu. Bu tehdidin üzerinden 1 gün bile geçmeden Batman’da 2 polisi gözaltına alma girişiminde bulunuldu.
Polis çevrelerinden çok iyi bilgi aldığı bilinen Samanyolu Haber adlı internet sitesinin konuyla ilgili haberi şöyle:
“Olay dün akşam şehrin merkezinde bulunan Bağlar semtinde yaşandı. Bölgede görev yapan Terörle Mücadele Şubesi polisi iki memur, cadde üzerinde YDG-H mensuplarının sözlü tacizine uğradı. Polisler gruba karşılık verince sözlü taciz fiili tacize dönüştü. Araçlarından zorla indirilen polis memurları YDG-H’liler tarafından silahları alınarak ‘enterne’ edilmek istendi. İlerleyen dakikalarda YDG-H’li gruba başkaları da dahil oldu. Yaklaşık 40 kişilik bir grubun arasında kalan sivil polisler, vatandaşların telefonla araması üzerine bölgeye sevk edilen özel harekat polisi tarafından kurtarıldı. Yaşanan arbede sırasında ‘enterne’ edilmek istenen polislerden biri bıçakla yaralandı.”
Önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “güzel şeyler olacak” diyerek başlattığı “açılım” sürecinin geldiği bu nokta hiç de şaşırtıcı değildir. Habur’da kurulan çadır mahkemesindeki rezalet sonrası bir süre duraklayan süreç, Oslo görüşmeleri ile hız kazanarak bugünlere geldi.
Tunceli’ye Seyit Rıza heykeli de, PKK mezarlığına heykel de, Atatürk heykellerinin ve okulların yakılması da, PYD’ye silah yardımı da, Ekim ayı başındaki kalkışma sonucu 40 yurttaşın öldürülmesi de, Apo posterli parti kongreleri de, “Dersim” özrü de hep bu sürecin parçası idi. Şimdi sıra ülkenin bir parçasında aylardır etkinliğine göz yumulan bir silahlı gücün polisleri gözaltına almasına geldi.
Ülkeyi göz göre göre bu duruma getirenler utansın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.