Perperişan!

Bir türlü önlenemeyen kötülük sıradanlaştıkça daha da kötüsü geliyor.
Ankara’da Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma görevlisi olan 27 yaşındaki Ceren Damar Şenel, sınavda kopya çektiğini görerek hakkında tutanak tuttuğu ama buna karşı çıkan 23 yaşındaki hukuk öğrencisi Hasan İsmail Hikmet tarafından vahşice öldürülebiliyor mesela.
Bu vak’ayla iki genç insanın ve yakınlarının hayatları bir anda bambaşka bir yöne sapıyor.
İkisi de bambaşka biçimde yaşayabilecekken birisi toprağa, birisi hapse gidiyor.
Hapse giden bir zaman sonra çıkacak ihtimal, ancak Ceren’in hayaleti ömrünce onun peşini bırakmayacak.
Ceren artık dönüşsüz bir yolda. Ardında kalan ailesi ise perişan.
Kader mi desinler şimdi bu gidişe, ne desinler?
****
Kopya çekmeyi suç görmeyen, yakalandığında yaptığından utanacağı yerde yakalandığına öfkelenen, diğer öğrencilerin haklarını korumak adına suçu tespit eden hocadan suçu görmezden gelmesini isteyen, istediği olmayınca delirip, eve giderek bıçak ve silah alan, okula geri dönen ve bu arada hâlâ öfkesi dinmeyen Hasan İsmail Hikmet için ne diyelim biz şimdi?
Öfke kontrolü olmayan vahşi bir nesle mi yıkalım tüm suçu şimdi, onları bu hale getiren sisteme mi yıkalım, televizyon dizilerinden siyasi figürlere kadar rol model olarak onlara sunulan örneklere mi bakalım, her gencini aynı olduğunu varsayarak tüm bu nesli toptan mı suçlayalım?
Ne yapalım ve bu sıkışmışlığı üzerimizden nasıl atalım?

Bir toplumda birkaç kişinin değil çoğunluğun “iyi” olmasıdır esas olan. İyi olmak için de önce “eğitim” lazımdır. Eğitim için de önce ahlaklı ve vicdanlı bir yapı lazımdır.

İnsan ahlâk ve vicdanını kaybedince kötülük de sıradanlaşıyor böyle. Kötülük sıradanlaştıkça doğurganlaşıp daha büyük kötülüğü doğuruyor.
Bir öğrenci, Şenel’in öldürülmesinin ardından “Bu örnek hareket umarım sınavlarımıza yansır. Herkese iyi çalışmalar” paylaşımında bulunabiliyor.
Bu ve benzeri olaylara önce “münferit bir olay” gözüyle bakılıyor, sonra devamı geliyor.
Her münferit olay bir uyarıdır, bir sinyaldir aslında. Bunları görmezden gelmek ve üzerini örtmek ise topluma karşı işlenen en büyük suçtur.
Yıllardır yanlış giden her şeyi görmezden gelip üzerini örttüğümüz için halimiz perişan değil, perperişandır…
Bir öğrenci, Şenel’in öldürülmesinin ardından, “Bu örnek hareket umarım sınavlarımıza yansır. Herkese iyi çalışmalar” paylaşımında bulunabiliyor mesela.
Bu ve benzeri olaylara önce “münferit bir olay” gözüyle bakılıyor, sonra devamı geliyor.
Her münferit olay bir uyarıdır, bir sinyaldir aslında. Bunları görmezden gelmek ve üzerini örtmek ise topluma karşı işlenen en büyük suçtur.
Yıllardır yanlış giden her şeyi görmezden gelip üzerini örttüğümüz için halimiz perişan değil, perperişandır…

cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.