Perinçek; “Atatürk, devrimin sürmesi için iki çizgi mücadelesi verdi”

İzmir’in Dikili İlçesi’nde Geleneksel Yaz Akademisi’ni düzenleyen Öncü Gençlik, alanında uzman konuşmacılarla siyasi, tarihi ve sosyal konularda eğitimler düzenledi. Akademi’nin üçüncü gününde Dikili’de Partili gençlerle buluşan Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, “1960’tan Günümüze İki Çizgi Mücadeleleri” başlığıyla bir eğitim verdi.
Perinçek eğitim konuşmasına şöyle başladı. “Atatürk, devrimin sürmesi için iki çizgi mücadelesi verdi. Nutuk’ta Kurtuluş Savaşı ve Kemalist Devrim sürecinde Mustafa Kemal Atatürk ile Kazım Karabekir’lerin arasında geçen iki çizgi mücadelesi anlatılıyor. Nutuk bir iki çizgi mücadelesi kitabıdır. Atatürk Nutuk’u devrimin sürmesi için hazırladı” dedi.
Atatürk’ün bıraktığı tek vasiyetin Sovyetler Birliği ile dostluk olduğunu, İsmet İnönü, Ali Fuat Cebesoy, Tevfik Rüştü Aras ve Kılıç Ali’nin anılarında buna tanıklık ettiğini söyleyen Perinçek, “Atatürk bu mirası bırakmasına rağmen buna uymadılar. Demek ki iki çizgi mücadelesi bu kadar önemliymiş” dedi. Atatürk’ün ölümünden sadece 7 yıl sonra CHP’nin Atlantik Sistemi’ne bağlandığını vurgulayan Vatan Partisi lideri, “Yanlış çizgiye geçince NATO’ya girdik, ABD’ye bağımlı olduk. Atatürk’ü dinleseler tam tersi olacaktı” şeklinde konuştu.
Perinçek konuşmasını şöyle sürdürdü. “Atatürk çizgisinden dönüş yaşanırken CHP içinden hiç kimsenin buna ses çıkarmadığını ifade eden Perinçek, “O devrimci sesi siz Öncü Gençlik çıkartacaksınız. Size o devrimci sesi çıkartma vasiyetini söylüyorum. Parti içinde yanlış yolda gidenler olduğu zaman ‘Dostumdur, büyüğümdür’ demeyeceksiniz. Doğruyu kararlılıkla savunacaksınız. Sizlere güveniyorum. Onun için Parti’nin Vatan Savaşı çizgisini size emanet ediyorum.”
1960’tan günümüze iki çizgi mücadelelerini 13 başlıkta anlatan Doğu Perinçek, konuşmasının son bölümünde Vatan Savaşı çizgisini savunanlarla Vatan Savaşı’nın karşısında olanların arasındaki iki çizgi mücadelesi olduğunu vurguladı. “Türkiye, ABD’nin dayatmasıyla açılım süreci yaşadı. Türkiye’nin milli dinamikleri bunu görerek harekete geçti.” ifadelerini kullanan Perinçek, PKK’nın ancak silahlı mücadeleyle bitirileceğini belirtti. “Buna karşın onlar da silaha başvurdu ve 15 Temmuz 2016 tarihinde darbe girişimiyle yanıt verdiler. Vatan Partisi’nin kararlı duruşu, Türk Ordusu’nun mücadelesi ve halkın desteğiyle o gece ABD ezildi. Bugün Fırat Kalkanı Harekatı, Zeytin Dalı Harekatı ve Pençe Harekatı’yla ABD’ye darbe vurmaya devam ediyoruz. Bu Saray Savaşı mı Vatan Savaşı mı sorusunda Saray diyenler ABD’nin yanında yer alıyorlar. Bizim Partimiz ise en başından beri Vatan Savaşı’nı savundu” dedi.
Perinçek şöyle devam etti: “Samsun’a yalnızca fotoğraf çektirmek için çıkılmaz. AK Parti ülkeyi artık tek başına yönetemez. 3-4 yıldır söylüyoruz bunu. Niye? Çünkü ekonomileri bitti. O da iktidardaki hayatını sürdürmeye çalışıyor fakat derinliği, birikimi, ufku son derece kısıtlı ve sınırlı. O yüzden önümüzdeki dönemdeki köklü değişiklikler AK Parti önderliğinde olmayacak. Ama AK Partisiz bir hükümet kurmak da mümkün değil. AK Partisiz bir hükümet ABD’nin hükümeti olur. Çünkü o olmazsa hükümette PKK ve FETÖ olacak. O halde milli hükümet kaçınılmazdır. Erdoğan Türkiye İttifakı dedi ama devamını getiremedi çünkü formüle edemedi. Atatürk Bandırma Vapuru’na fotoğraf vermek için çıkmadı ama biz fotoğrafı çekip gittik. Atatürk fotoğraf çekilmedi, hükümet kurdu.”
Dr. Doğu Perinçek, Vatan Savaşı’nın Üretim Devrimi’yle devam etmesi gerektiğini dile getirerek sözlerine şöyle son verdi. “Türkiye’nin ordusu, polisi, işçisi, çiftçisi var. Türkiye’nin dinamikleri kendini göstermeye başladı. Vatan savaşının ardından üretim devrimini de yapmak zorundayız. Tabii burada Erdoğan yönetimi bizim istediğimiz gibi götürebilecek birikime, ideolojiye sahip değil. Onda Vatan Partisi’nin başarısını aramak çok yanlış. Ama Türkiye’nin çiftçisine, işçisine, sanayicisine dayanan AK Parti bizim çizgimize geldi. Yabancı gazeteler, ‘Vatan Partisi Erdoğan’ı Kemalist çizgiye getirdi’ yazdılar. Mecburen üretime, üreticiye dayanacaksınız. Türkiye önümüzdeki süreçte üreticiyi ve ekmek teknelerini koruyarak çözüme ulaşır. Fabrikaların kapatılması çözüm değil, çözüm iflasa ve konkordatolara rağmen o fabrikaların işlemesidir”.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.