Parayla “Saadet” bir arada olmazmış

Eşi vefat eden kadınlar için başlatılan 250 TL maaş uygulamasına 10 günde 35 bin kadın başvurmuş.
35 bin başvurunun 10 bin’i kabul edilmiş. Diğerleri belirlenen kriterlere uygun bulunmamış.
Kadınların yardım alabilmek için izlemeleri gereken yol ve gerekçeler aşağıdaki gibi sıralanmış.
1- Kadınlar, kayıtlı oldukları il/ilçe sınırları içindeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları’na başvuracak.
2- Başvurudan itibaren tüm işlemler, Bütünleşik Sosyal Yardım Bilgi Sistemi üzerinden yürütülecek.
3- Sistemde dosyası bulunanların, durumu güncellenecek ve mütevelli heyetine gönderilecek.
4- Dosyası bulunmayanlar için dosya oluşturulacak. Hane ziyareti yapılarak, sosyal inceleme raporu düzenlenecek yine mütevelli heyetine gönderilecek.
5- Başvuru sahibi çalışabilecek durumdaysa İŞKUR’a kaydı yapılacak.
6- Yardım yapılıp yapılmayacağına mütevelli heyeti karar verecek.
7- Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü, nakdi yardımı bankaya yatıracak.
8- Hak sahiplerinin sosyo-ekonomik ve medeni durumlarında değişiklik olup olmadığı, her ay sistemden yapılacak sorgulamalar ve her yıl yapılacak sosyal incelemelerle takip edilecek.
Buraya kadar her şey tamam.
Bu saydıklarımızın dışında bir de ufak bir ayrıntı var.
Ve o ufak ayrıntı kadın için maaş almaya engel bir durum teşkil ediyor.
Ayrıntı da şu:
Eşi vefat etmiş ama erkek arkadaşı (sevgilisi) olanlar bu haktan yararlanamayacak.”
Hadi şimdi biz bunun açılımını yapalım biraz. Bakalım nerelere kadar gideceğiz.
Devlet açık ve net diyor ki;
Eğer benden ayda 250 lira almak istiyorsan kendini erkeklerden uzak tut. Zinhar sevişme!
Eğer benden ayda 250 lira alacak olursan, etrafın benden aldığın o 250 lira aylığa göz dikecek erkeklerle dolacaktır. Sakın ola ki onlara kanma! Kanarsan da maaşı unut!
Eğer ki bir erkek arkadaşın varsa sana ben bakamam, o baksın. (Yani sen hep birilerine muhtaç ol. Erkeğin getirdiği kadarıyla yetin.)
Tabi getirir mi getirmez mi orası da bilinmez.
Evli erkekler arasında dahi, cebinde fazla fazla parası olmasına rağmen evindeki karısına ayda 250 lira vermekten ödü kopanlar olduğunu düşünürsek…
Hele de kadının gidecek yeri olmayıp da kendisine muhtaç olduğunu biliyorsa, 1 lira için bile inim inim inletir vicdansız.
Değil ki 250 lira..
Hem; erkek arkadaş ya da sevgili demek, illa ki kadının bakımını üstlenmek zorunda olan erkek mi demek?
Ben’ce; bu sıkıntılı dönemlerde kimsenin evinden gayrı başka bir evi geçindirmeye pek gücü yok. Herkes kendi kendisine yetebilen bir insan istiyor karşısında.
Açıkçası “Para isteme benden, buz gibi soğurum senden” dönemlerindeyiz…
****
Bu düzenlemelerle bir yandan kadına arka çıkılmış gibi görünürken, bir yandan da kadına ve erkeğe şöyle sesleniliyor sanki:
Ey kadın kişi; sana bakmayacak adamdan kendine erkek arkadaş edinme!
Ey erkek kişi; maddi sorumluluğunu üstlenmeyeceksen sen de kendine kadın arkadaş edinme!
Ha paran varsa ve hepsini geçindirebileceksen, 4 de edin, 14 de.
O zaman sana söylenecek tek şey;
Beline kuvvet, kesene bereket…
****
Babalarından maaş alabilmek için kocalarından anlaşmalı boşanan ama kocalarıyla aynı evde yaşayan kadınlarla dolu aileler var bu memlekette. Maddi sıkıntıların bunalttığı insanların eve giren ek bir maaş için her yolu denediklerini biliyoruz.
Geçim derdi mevzubahis olunca nikâh da önemini kaybediyor tabi. Aralarında nikâhın olup olmamasının artık hiç kimse için hiçbir öneminin olmadığı durumlar bunlar…
Hal böyleyken; kocası ölen ve devletten maaş alan bir kadının erkek arkadaşıyla (eve giren aylıktan olmamak adına) evliliği düşünmemesi de çok normal…
Bir kadının erkek arkadaşı olsun olmasın cebinde üç kuruş parasının olması ve o paranın O’nu kimsenin boyunduruğu altına girmek zorunda bırakmamasıdır burada önemli olan.
Ne evlilikler, ne de sevgililikler sonsuza kadar sürmeyebileceğine göre, kadının bir şekilde güvence altına alınması gerek.
Pek çok sebepten dolayı meslek sahibi olamamış, hiçbir sosyal güvencesi olmayan ve çalışamayan bir kadının deliler gibi sevgili peşinde koşacağını hayal ediyor yetkililer galiba..
İçiniz rahat olsun, emin olun ki o şartlardaki bir kadın sevgili peşinde koşmuyor.
Onlar genelde bir maaşı, bir de evi olan kocaların peşindeler.
İnanmıyorsanız açın izdivaç programlarını da bir bakın.
Sevgili peşinde koşanlar genelde tuzu kuru olanlar…
Hem siz mütevelli heyeti olarak bir kadının sevgilisi olup olmadığını nasıl tespit etmeyi düşünüyorsunuz anlamış değilim…
Hepsinin peşine dedektif mi takacaksınız?
Hepsinin yatak odalarına kameralar mı koyacaksınız?
Hepsinin vücuduna “bekaret kemeri” misali çipler mi yerleştireceksiniz?
Çipten sinyal aldığınız anda maaşı iptal mi edeceksiniz?
Siz; komşusuna kahveye giden bir kadının bir kahve içimlik zamanda dahi neler yapabileceğini hiçbir zaman bilemeyeceksiniz.
Yoksa onunla birlikte siz de mi komşuya gideceksiniz?
E fal da bakarsınız artık.
3 vakte kadar…
Siz bu mantıkla insanları daha çok yalana ve daha çok dolana teşvik ettiğinizin farkında mısınız?
Bırakın insanların özel hayatına bu kadar müdahale etmeyi.
Yardım edecekseniz de kimsenin yatak odasına kadar girmeden, kimsenin onurunu zedelemeden edin.
Kırk yıllık karılarını dımdızlak ortada bırakan kocaların olduğu bu memlekette, kadının hayatında olan bir erkek arkadaş sonsuza kadar onunla yaşayacak ve ona bakacak diye bir kural yok.
Ha evlensin diyorsanız; siz heyet olun da, o kadınla evlenen adamın, o kadının hesabına her ay en az 250 lira para yatırmasını sağlayın.
Ve kadına şiddet uygulanmamasını.
Ve kadına saygı gösterilmesini.
Ve kadının “mutlu” edilmesini sağlayın…
En önemlisi de;
Kimsenin eline bakmayacak kadınlar yetiştirin…

cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.