‘Oraya geri dönemem!’

Bir müzik çalar. Bir çığlık yükselir. O çığlık yüreğinin ta orta yerine çöreklenir.
Gün olur bambaşka bir yerde bir proje şekillenir, önüne gelir. Yıllar önce dinlediğin müzik saklandığı yerden çıkar, proje ile birleşir.
Bir film halini alır ve kısacık zaman diliminde binlerce kelimenin anlatamayacağı kadar çok duyguyu dile getirir.
İzleyenlere ayna tutar, belki birkaçının zihinlerinde bir soru işareti belirir.
“Şiddetin bahanesi nedir?”

İşte böyle bir film izledim ben. Dediğim gibi; kısacık.
İçinde erkek olmayan, erkek sesi, erkek nefesi, erkek görseli olmayan, lakin erkek şiddetiyle dopdolu bir film.
Ne ağzı yüzü dağılmış bir kadın vardı filmde, ne ağlak bir duruş.
Kadın sesleriydi şiddeti yapan.
Erkeklerin icat ettiği ve uygulamaları için başına kadınları asker ettiği kuralları en sertinden uyguluyordu kadınlar.
Ağlayan bir kadının iç sesi konuşuyordu kendi kendine. Kendisine şiddet uygulayan erkeğini haklı, kendisini ise haksız görüyordu. Ortada bir suçlu varsa o da kendisi olmalıydı. Evet evet öyle olmalıydı. Teselli veriyordu bir yandan kendine. “Seviyor beni, kıskanıyor, seven adam kıskanır, zorladım onu, benim de hatalı olduğum yerler var….”
Sonra kendine geliyordu bir anda.
“Oraya geri dönemem!”
Devreye yine erkeğin maşası kadınlar giriyordu;
“Biraz metanetli ol, sağlam dur, böyle şeyler olur canım, gayet normal, hepimizin hayatı çok mu kolay?”
Şiddet gördüğü eve dönmek istemeyen kadın çırpınıp yardım istedikçe kadınların sesi onu boğuyor, ardından da erkek gelip son noktayı koyuyordu.
İki el ateş!
İşte yine ne ailenin, ne de devletin koruyamadığı, hatta korumadığı bir kadın cinayeti daha…

Kime gitsindi bu kadın? Ne yapsındı? Kime duyursundu sesini? Kimden istesindi yardımı?
“Ne yardımı?” mı dediniz…
Susup otursaydı öyle mi?
Değil işte. Öyle değil.
Vurmaya alışmış bir erkeğe teslim edilmeyecek artık o kadın.
Kan kusup kızılcık şerbeti içtim demesi istenmeyecek.
Bir el uzanacak, “Yalnız Değilsin” diyerek çekip çıkartacak onu kurtulmak için çırpındıkça battığı o bataktan.
Hani çok zaman adına “Kutsal Evlilik” denilen gayya kuyusundan…
Artık;
Her insan öğrenecek ki; kendinden zayıfa el kalkamayacak.
Her insan öğrenecek ki; şu dünyada herkesin yaşama hakkı bir diğerinden fazla değil.
Her insan öğrenecek ki; yüreklere korku salan insan gün gelir korkutamaz, gün gelir kimse ondan korkmaz.
Her insan öğrenecek ki; korkuda değil sevgide, sevgiyle birlikte saygıdadır hayat.
Önce “var olma” hakkına saygıda…

Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği şiddet hattına ve derneğe ulaşılması ve hattın yaygınlaştırılması amacıyla 1.5 dakika süren bir kısa film çalışması gerçekleştirdi geçtiğimiz günlerde. Ben de filmin Nilüfer Dernekler Yerleşkesi’nde düzenlenen tanıtım toplantısındaydım.
Filmden detay notlar;
Misi Köyü’nde gerçekleşen çekimlerde Daim Aydoğan’ın tarihi evi kullanılmış. Kısacık filmdeki anneyi İclay Polat, küçük kızı Nesil Uzun oynamış.
Filmin oluşmasına katkı sağlayanlar ise; filme maddi manevi destek veren Prusa Halk Oyunları Gençlik ve Spor Kulübü Başkanı Ahmet Aydemir, aynı destek ile senaryoyu yazan ve filmi çeken Musical Tailor ekibi / Hakan Kaplan ve Orkun Karaburun, filme sesiyle can veren de Deniz Kaptan imiş.

Film izlenmeye başlamadan önce kısa bir konuşma yapan Dernek Başkanı Dilek Üzümcüler, filmin izlenmesinin ardından gelecek tepkileri heyecanla bekliyordu.
RTÜK’ten geçerse tüm kanallarda kamu spotu olarak gösterilecek olan film, RTÜK’ten geçmediği takdirde reklam olarak yayınlanacakmış.
Filmin izlenmesinin ardından gelen alkışlar ve yorumlar emeklerin boşa gitmediğinin göstergesiydi.

****
Bilindiği üzre 2012 yılında kurulan Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Bursa ilindeki tek iletişim derneği ve Valilik Şiddet Önleme Üst Kuruılu’nda yer alan tek STK.
7 gün 24 saat hizmet veren dernek şiddet mağdurlarına yol gösteren bir Şiddet Hattı’na sahip.
Ki kuruluşundan itibaren 1300 telefon gelmiş bu hatta. Sponsorların desteğiyle faaliyet gösteren dernek şimdiye dek sığınma evinden çıkan 978 kadın ve 520 çocuğa destek vermiş. Vermeye de devam ediyor.
****
Mor Salkım’ı ve bu anlamlı filmin hazırlanmasına el veren tüm gönüllülerü kutlarken film ekibiyle ve Başkan Üzümcüler ile bir karede ölümsüzleşiyoruz.

cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.