Önce Vatan mı? Adalet mi?

Yaşamımız boyunca yanıtlamakta güçlük çektiğimiz ikilemlerle karşılaşırız.  Herkesin başına gelmiştir. Çocukluğumuzda bazı aile büyükleri ya da tanıdıklar bizi zor durumda bırakmak için “anneni mi çok seviyorsun, babanı mı?” sorusunu yöneltirlerdi. Sonraki yıllarda çok daha başka ikilemlerle karşılaşır olduk. Bazı konular insanların önüne ikilem olarak gelmemeli. Ancak ne yazık ki hayat bu ikilemleri önümüze getiriyor.

 

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, asla ikilem olarak karşımıza çıkmaması gereken hassas bir ikileme yanıt verdi. Hem de sorulmadan…

 

Muharrem İnce Sözcü gazetesi ile yaptığı mülakatta, “Hani ‘Önce Vatan’ yazar ya bütün askeri birliklerde, bence ‘Önce Adalet” olmalı. Adalet yoksa orası vatan değildir artık, orası toprak parçası olmuştur.” dedi.

 

Yazının bütünü okunduğunda biraz daha hoşgörüyle değerlendirebiliyorsunuz. Ancak bu sözler gazete manşetlerine “Önce vatan değil, önce adalet olmalı” şeklinde yansıdı. Hafızalarda da bu yer etti. Bu başlık üzerinden de İnce’ye ağır eleştiriler yöneltildi.

 

Özel olarak bir soru yöneltilmediği halde Muharrem İnce’nin böyle bir ikilemi ortaya atıp bu ikileme bir yanıt bulmaya kalkışması gerçekte kendi düşüncesi değilse en iyimser bakıldığında siyasetteki acemiliği olarak değerlendirilebilir.

 

Vatan kavramı da, adalet kavramı da insanlar kadar ulusların yaşamında  gerçekten son derece önemlidir. Ancak her şeyden önce vatan kavramı adalet kavramına göre çok daha somut bir havramdır ve hiçbir zaman ikisi arasında bir öncelik karşılaştırması yapılamaz.  Bu nedenledir ki Mustafa Kemal Atatürk’e ait olduğu bilinen “söz konusu vatansa gerisi teferruattır” sözünü her fırsatta söyleriz.

 

Vatan olmayınca ne adalet olur, ne insan hakları ne de diğer özgürlükler. Hangi inanca, hangi ideolojiye inanırsanız inanın, inancınızı, ideolojinizi hayata geçirmek için bir vatan toprağına gereksinim duyarsınız. Bir vatanınız yoksa idealleriniz değil ancak hayalleriniz vardır. Evet vatanı kuru bir toprak parçası olmaktan çıkaran bazı değerler için mücadele etmeliyiz. Ama o toprak parçası olmadan hiçbir değerimiz hayata geçemez. Kupkuru hayalden ibaret kalır.

 

Bir vatana sahip olamadıkları için ulus bile olamamış toplulukların yüzlerce yıl bir vatana sahip olabilmek için kanlı mücadeleler verdiklerine tarihte pek çok örnek vardır. Bu insanların sahip oldukları adalet en fazlasından onlara “lütfen” bahşedilecek kadar bir adalettir.

 

Bu konuda kafalar bir kez karıştığında vatanını kurtarmak için Osmanlı Padişahına karşı isyan eden Mustafa Kemal Paşa’ya mevcut adalet sistemi çerçevesinde “asi” deyip idama mahkum edilmesini de yadırgamazsınız. Bugün vatanına yönelik saldırıyı püskürtmek için canhıraş mücadele veren Beşar Esad’a da “katil-despot” sıfatı yakıştırıp verdiği vatan mücadelesine burun kıvırırsınız.

 

Gerçek vatanseverler aynı zamanda adalet savaşçılarıdır. Ancak hiçbir zaman vatan kavramının önüne başka kavramları geçirmezler.

 

Bütün okurların bağımsız bir vatanda, özgür, adil, aydınlık günlerde bayram gibi bayram kutlamasını dilerim. Güzel günler göreceğiz…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.