Okulum

1958-1959 Bursa Erkek Sanat Okulu’ndan mezun oldum. Daha
sonra başka okullara da gittim. Erkek Lisesi’ni unutamam, temel eğitimimi bu
okulda aldım.

            Benim
branşım elektrik, bazı arkadaşlarım tornacı, bazıları dökümcü oldu. Bursa’nın
en önemli sanayi kenti olmasında, bu yıllarda mezun olan arkadaşlarımın, ufak
çapta yapmış olduğu sonra devasa yatırımlara dönüşen eserleri oldu. Ticari
hayata 1955 yılında atılan, M.Kemal Coşkunöz, bugün 400 milyon dolar cirolu
Coşkunöz Holding’in kurucusu.

            O yıllarda
Coşkunöz, Durmazlar, Diniz, Ermetal, Mutlusan,Omega Otomativ, Kardoba, Beltan,
Revsan gibi listeye birçok ilave yapmak mümkün. Bu ihracatçı şirket
sahiplerinin her birinin temel eğitimleri Bursa Erkek Sanat Okulu.

            Bu okulun
142 yıllık, devlete olan katkısını kimse inkar edemez. 1868 yılında, yoksul ve
kimsesiz çocukların islahathanesi olarak kuruluyor. Gelir getirmesi için,
biçki-dikiş öğretiliyor. 1877-78 yıllarında Rusya ile savaşan Osmanlı askerlerinin
elbiseleri dikiliyor.

            1908
yılında okula demir, tesviye, döküm, atölyeleri kuruluyor. Birinci Dünya Savaşı
yıllarında bu okul öğrencileri sabahlara kadar çalışarak ordunun birçok
gereksinimlerini yapıyor. Kurtuluş Savaşı’nda da, Mehmetçik’in ihtiyaçları için
özveri ile çalışıyorlar.

            Daha
sonraki yıllarda ve ihtiyaçlara göre okul belirli aşamalar kaydetti. Teknik
Lise oldu. Elektronik-Elektrik bölümleri açıldı. Dün olduğu gibi bugün de
gerçek meslek okulu olarak işlevini söndürmektedir.

            Milli Eğitim
eski bakanı Hüseyin Çelik açıklamıştı: “Meslek liselerinde öğrenci sayısı
azaldı. Bu nedenle Meslek Liseleri ile Teknik Liseler birleştirilecek” demişti.

            Bugün,
küçük ve orta ölçekli sanayi kuruluşları yetkilileri “Kalifiye eleman sıkıntısı
çekiyoruz” diyorlar. Bu okullara yeterli önem verilmiyor. 30 yıllık torna ile
miadı dolmuş kaynak makinesi ile eğitim olmaz. Mevcut hükümet için ise varsa,
yoksa İmam Hatip Okulları. YÖK’te katsayı oyunları, “Hukuku arkadan dolanma
çalışmaları”, Yargıtay bu oyunlara gelmeyince de, Başbakan yargı kararlarını
beğenmeyip “Yargı, yürütmenin önüne geçti” diye birçok sert ifadeler
kullanmalar. Kendisi İmam Hatip mezunu olduğu için mi, bunlar oluyor? diye
toplumu geren ifadeler bulunuyor.

            Bürokraside
Vali, Kaymakam, Müsteşar, Genel Müdür vs. pek çoğu artık İmam Hatip kökenli ve
hanımların ise başı türbanlı. Eşi türbanlı olmayan erkek memurların da,
neredeyse müdür olmaları imkânsız.

            Eskiden
“Çocuğum okusun, memur olsun” diyenler, bugün “Oğlum İmam Hatip’te okusun memur
olsun” diyor. Ne yapsın yoksul vatandaş, kurtuluşu çocuğunu İmam Hatip’te
okutmakta buldu.

            Devlet
kadroları İmam Hatiplilerle doldu. Okullarda dini müfredat daha ağırlıklı olsun
denildi. İmam Hatip okulları sayısı arttırıldı.

            Yetmedi…

            Bu okullar
da, Türkiye’nin gerçeği kabul ediyorum. Artık sayıları yeterli değil mi? Her
yıl 25 bin İmam Hatip’li mezun oluyor. Hala yetmediği söyleniyor. YÖK’ün derdi,
varsa, yoksa İmam Hatip ve de üniversitelere girmeliler. Her meslekten yüksek
diploma almalılar.

            Bana öyle
geliyor ki strateji; İmam Hatip mezunlarının önü açılsın, uzun yıllara bağlı
olarak dine dayalı bir yaşam tarzı Türkiye’ye benimsetilmiş olsun. Bu nedenle
de İmam Hatip okulları, dini siyasetin bir aracı olmalıdırlar.

            Bunları
yazınca, bazıları da beni İmam Hatip düşmanı zannedecek. Ben sadece ülkemi
seviyorum. İmam Hatip mezunu olup, milletvekili seçilen, meclisteki Atatürk’ün
mareşal üniformalı resminin kaldırılmasını isteyen, insanların düşmanıyım.

            Benim
ilçemde, İmam Hatip’te okuyan Kaymakamın çocuğu, İstiklal Marşı’na koridorda
saklanarak çıkmıyorsa ve bu kaymakam bugün vali ise, nasıl hayret etmeyelim?

            Benim
ilçemde, sünnet cemiyeti mevlidinden sonra yapılan duada,
Alparslan’dan-Abdülhamit Han’ın ruhlarına (devlet büyükleridir, olacaktır da)
Kur-an bağışlanıyor da, bu ülkeyi kurtaran şehitlerimiz ile onların
kumandanlarına, Atatürk’e ve onun silah arkadaşlarının ruhlarına neden
bağışlanmıyor? Duayı kimin yaptığını sorduğumda, “İmam Hatip’li öğretmen”
demişlerdi. İşte ben böylelerine karşıyım.

            Türkiye’de
İmam Hatip mezunlarının yeteri kadar var olduğunu kabul ediyorum. Okulları
azaltılmalıdır. Meslek Lisesi ise mesleğini yapmalıdır. Tesviyeciden
elektrikçi, dökümcüden kaynakçı, elektronikçiden marangoz olmaz.

            Dini
eğitim bir ülkeyi yaşatacaksa, Osmanlı İmparatorluğu ebedi yaşardı.

            Taliban,
dinciyim diyor ama, her gün birbirlerini boğazlıyor. Allah’ın verdiği canı
Allah alır diyemiyor.

            Gerçekçi
olalım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.