Ödüllendirme rezilliği

Günlerdir kamuoyunu oyalayan “emniyette taltif operasyonu” ile ilgili haberleri izleyebildiniz mi bilmiyorum.
Şöyle bir araştırayım dedim, içine girdikçe şaşırtıcı rezaletle karşılaştım!
Neresinden tutarsan tut elinde kalıyor.
Hani bir şarkı var, miting meydanlarında çok sık dinletilen;
“Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda…”
Yağmurdan her taraf bataklık olmuş , vıcık vıcık, çamur deryası…
Yüce Rabbim verdikçe vermiş…
Önce şu taltif/ödül ne demekmiş onu görelim:
Taltifin Türkçe sözlük anlamı, “nişan, madalya, aylık arttırma gibi şeylerle ödüllendirme, iyilik ederek gönül almadır.”
Bu arada 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Tarafsızlık ve Devlete bağlılık” başlıklı 7.maddesinde ise şöyle deniyor:
“Devlet memurları her durumda devletin menfaatlerini korumak mecburiyetindedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına aykırı olan, memleketin bağımsızlığını ve bütünlüğünü bozan, Türkiye Cumhuriyetinin güvenliğini tehlikeye düşüren her hangi bir faaliyette bulunamazlar”.
Ayrıca;
Madde 10: Amir durumunda olan devlet memurlarının görev ve sorumlulukları:
Devlet memurları amiri oldukları kuruluş ve hizmet birimlerinde kanun, tüzük ve yönetmeliklerle belirlenen görevleri zamanında ve eksiksiz olarak yapmaktan ve yaptırmaktan, maiyetindeki memurlarını yetiştirmekten, hal ve hareketlerini takip ve kontrol etmekten görevli ve sorumludur.
Madde 11: Devlet memurlarının görev ve sorumlulukları:
Devlet memurları kanun, tüzük ve yönetmeliklerde belirtilen esaslara uymakla ve amirler tarafından verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü ve görevlerinin iyi ve doğru yürütülmesinden amirlerine karşı sorumludur.
Kısaca, amirin de memurun da kendisine verilen görevi kusursuzca yerine getirmesi gerekmektedir.
Bir de, “ Başarı, üstün başarı değerlendirmesi ve ödül” başlıklı 122.maddeyi bir görelim:
Kurumlarında olağanüstü gayret ve çalışmaları ile emsallerine göre başarılı görev yapmak suretiyle; kamu kaynağında önemli ölçüde tasarruf sağlanmasında, kamu zararının oluşmasının önlenmesinde ve önlenemez kamu zararlarının önemli ölçüde azaltılmasında, kamusal fayda ve gelirlerin beklenenin üzerinde artırılmasında veya sunulan hizmetlerin etkinlik ve kalitesinin yükseltilmesinde somut olaylara ve verilere dayalı olarak katkı sağladıkları tespit edilen memurlara, merkezde bağlı veya ilgili bakan, illerde valiler, ilçelerde kaymakamlar tarafından başarı belgesi verilebilir. (Ek cümle: 22.05.2012 – 6318 S.K./44. md.) Türk Silahlı Kuvvetlerinde (Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı hariç) görevli devlet memurları için Milli Savunma Bakanı bu yetkisini devredebilir. Üç defa başarı belgesi alanlara üstün başarı belgesi verilir.
Üstün başarı belgesi verilenlere, merkezde bağlı veya ilgili bakan ve illerde valiler tarafından uygun görülmesi hâlinde en yüksek devlet memuru aylığının (ek gösterge dâhil) % 200’üne kadar ödül verilebilir.
Bu maddeye göre bir malî yıl içinde ödüllendirileceklerin sayısı, kurumun yılbaşındaki dolu kadro mevcudunun binde onundan, Gümrük Müsteşarlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü kadroları için binde yirmisinden fazla olamaz.
Yasadaki bu iğrenç konuyla ilgili maddeler aynen böyle.
Peki uygulamada neler olmuş, görelim;
CHP milletvekili Mahmut Tanal, 25 Nisan 2013 tarihinde İçişleri Bakanının yanıtlaması istemiyle bir önerge vererek Emniyet Teşkilatında görevli personele dağıtılan taltif ödemelerinde hakkaniyetli davranılmadığını dile getirmiş.
Önergedeki sorulara dönemin İçişleri Bakanı, şu 17 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu sırasında oğlunun 12 milyar aylık kira bedeliyle oturduğu söylenen rezidans dairesini kastederek, “evde kaç para var oğlum?” diye sorduğunda, “az bir şey, 1 trilyon kadar babacığım” cevabı alan Muammer Güler şöyle cevap vermiş:
“3201 Sayılı Kanunun 86 ncı maddesine istinaden başarılı görülen emniyet teşkilatı personeli taltifle ödüllendirilmektedir. 2008-2012 yılları arasında toplam 684.676 personel maaş taltifi ile ödüllendirilmiştir. Taltiflerin en az 2, en fazla 24 maaş olarak verilmesi gerekir. Söz konusu tarih aralığında Emniyet Genel Müdürlüğünde görevli personelin (işçi ve sözleşmeli personel hariç) %91’i maaş taltifi ile ödüllendirilmiştir”.
Yani, “verdikse biz verdik” demiş Muammer Bey.
Yani bunlar her ay hem maaşlarını, hem de neredeyse maaşlarından fazla da ödül almışlar.
Ne güzel iş, “al gülüm ver gülüm”…
Peki, tekrar nereden çıkmış bu “taltif” konusu?
Ne zaman ki, dünyanın en büyük “Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu” diye bilinen süreç yaşandı, işte o günden sonra senin polisin, benim polisim, paralel polis, taralel polis… derken, beraber yürünen yollardaki çamurların hepsinin üstüne bulaştığı görüldü.
Sadece 2010 yılında emniyet müdürü ve emniyet amiri rütbelerindeki personelin 28-32 biner (milyar) lira arasında taltif aldığı açıklanıyor. 156 bin polis 202 milyon (triyon) lira maaş taltifi almış.
İsimlerinin kimler olduğu hiç önemli değil ancak, 1189, 1073, 1018, 961, 928, 912, …., kez taltif alan yüzlerce kişi olduğunu duyunca içim sızlamadı dersem yalan olur.
Çalışkan(!) polislerimiz neredeyse her gün taltif almışlar.
Yazıklar olsun!..
Hani kul hakkı?
Hani yetim hakkı?
Yiyenler, yedirenler, sebep olanlar, yani suçlu olanlar kimlerse önce Allah’larından bulsunlar, sonra da adalet yakalarını bırakmasın…
Hep birlikte bu süreci de göreceğiz, bundan kimsenin kuşkusu olmasın…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.