Obama Baascı mı oldu?

Bir süredir ülkemizdeki İslamcı çevreleri ve AKP adına konuşan, kalem oynatan arkadaşları şaşkınlıkla izliyorum.

Zaman zaman çeşitli sosyal ortamlarda ve ekranlarda Suriye'de yaşananlarla ilgili laflıyoruz.

Bazen şaşırıyorum ama çoğu zaman düştükleri durum açısından üzülüyorum. İşgalci heveslerini çoğu zaman gizlemeye çalışarak, Suriye'ye “demokrasi götürme!” üzerinden ulvi cümleler kurmaya çalıyorlar ancak niyet çoğu zaman yapılan uzun konuşmaların arasından “pırtlayıveriyor”.

Tutarsızlık, acımasızlık, mezhepçilik, sözde İslamcılık, mağdurculuk, Amerikancılık, yayılmacılık, Osmanlıcılık hepsi iç içe giriyor birden ve düşülen bu duruma ben üzülüyorum.

Fakat tüm bunların içerisinde en utanç verici olanı Kalkınma Bakanı'nın itirafı oldu: “Rejim değişse bile Suriye'nin yeniden inşası oldukça uzun bir zaman alacak. Ben ciddi ortamlarda söylüyorum… Özel kesim olarak da kamu kesimi olarak da inşallah Türkiye, Suriye'nin bu problemlerden kurtulmasından sonra yeniden inşa sürecinde çok önemli rol alacak. Suriye'nin inşası Güneydoğu başta olmak üzere Türkiye ekonomisine olumlu yönde yansıyacak diye düşünüyorum. Türkiye uluslararası hukuka her zaman riayet eden bir ülke. Türkiye hep insanlığın değerleriyle, hukukuyla birlikte hareket eden bir ülke”.

Bu açıklamaları okuyunca insanın üzüntüsü öfkeye dönüşüyor.

Ne diyor Kalkınma Bakanı aslında? Suriye'yi yıkacağız, insanlar ölecek, ülke tahrip olacak ve bunun üzerinden biz para kazanacağız.

Bırakalım İslamcılığı, Osmanlıcılığı ya bunun insani ve vicdani bir açıklaması olabilir mi? Bu kadar mı insanlığımızdan çıktık biz?

Bu kadar mı gerek özel sektör, gerek kamu sektörü gözümüzü para bürüdü. Ne olduk biz böyle ki bu açıklamalar utanmadan yapılabilir hale geldi. Bunun adı ne şimdi? Büyük ülke olma iddiası mı?

Vicdan ne der bu durumda? Lanet olsun sizin o kanlı paranıza, lanet olsun inşa sürecinize demez mi?

Gerçekten demez mi?

Bu açıklamalar bile akla uydurulmaya çalışılabilir mi yoksa?

Üzülsek mi, öfkelensek mi, bilemedim.

Şimdi siz yirmiden fazla ülkeden gelen gözü dönmüş, eli kanlı çeteleri Suriye'ye sokup, kaos yaratın. (Ortalıklarda dolaşan, İslam adına yapılan infaz ve katliamları tüyleriniz ürpererek siz de izliyorsunuzdur sanırım) Bu katliamları eleştirmeyin. Eleştirmek bir yana besleyip, tedavi edip, silah verip, eğitip, yeniden kafa kesip, insanları kurşuna dizsinler diye tekrar Suriye'ye gönderin. Şimdi tüm bu yaşananları da sizin bir payınız yokmuş gibi gerekçe gösterip “bombalayalım düzelir” diyebilin.

Pes yani!

Diğer yandan siz ta Rusya'dan ODTÜ'de yaşanan öğrenci tartışmasına laf yetiştiren Başbakan'ın ve Suriye müdahalesinin en “şehvetli” destekçisi Davutoğlu'nun, bu çetelerin linçlerine, katliamlarına, intihar saldırılarına dair eleştirel tek bir söz söylediğini duydunuz mu?

Duymadınız tabii. Çünkü söylemediler. Bu durumda Pes yani! Pes ki hem de ne pes!

Tüm bunları kimse bilmiyor zannedin. Tüm bunlar yaşanmamış gibi dünya kamuoyunun önüne çıkın ve “Olimpiyatları biz barış için yaparız” deyin, sonra da size inanmalarını bekleyin. Olmayınca suçluyu önceden ilan edip “Gezi yüzünden olmadı” kolaycılığıyla “kına stokları bitti” diye açıklamalar yapın. Hadi canım!

Gezi Direnişi'nin sonuçlarını, nedenmiş gibi propaganda edin aylarca. Sanki direnişi ateşleyen, parka yapılan hukuksuz müdahaleler, yöneticilerin basiretsizliği, şuursuz AVM ısrarı, polis şiddeti değilmiş de bir sabah insanlar durup dururken ya da uydurduğunuz faiz lobisinin ricasıyla sokağa çıkıp araç tahrip edip, fışkiyeleri, canım seramikleri kırmışlar gibi anlatmaya çalışın. Sonra dünyanın ve bizim buna inanmamızı bekleyin. Bu nasıl ahlaki bir siyaset şekli acaba anlayan var mı?

Aynı ahlaksız yaklaşımı şimdi Suriye'ye yapılacak askeri saldırıyı haklılaştırmak için yapmıyorlar mı?

“Yangına nasıl seyirci kalınırmış”, “dökülen kana nasıl duyarsız olunurmuş”, “askeri saldırıya karşı çıkmak katillere göz yummakmış”, gibi cümleleri peş peşe kurun sonra da “Suriyelilerin Suriyelileri Suriye'de öldürmemeleri için Suriyelileri öldürmeye Suriye'ye gitmeliyiz” retoriğini geliştirin ve bizlere anlatın.

En az inşaat hevesi kadar bunun da neresi ahlaki?

Ya siz önce yangına benzin dökmekten vazgeçin. Kan dökülsün diye yaptığınız silah yardımını durdurun, çeteleri beslemeyin yeter. Önce zarar vermeyin gerçekten yeter.

Bir de bu bizim “Suriye'ye barış götürmeyi planlayan” arkadaşların en bozulduğu yer neresi olmuş biliyor musunuz?

Birincisi; ABD Başkanı Obama daha önce, Sudan, Afganistan, Kosova ve Libya saldırılarında yapılmayan bir şeyi yapıp neden müdahale kararını kongreye götürmüş.

İkincisi; bu yetmemiş gibi neden ardından “olası askeri harekatın amacı rejim değişikliği değildir” açıklaması yapılmış.

Rejim ne? BAAS rejimi.

Eee Obama da “Baasçı” çıktı galiba ne olacak şimdi?

Bu Suriye'ye barış götürme heveslisi cihadçı arkadaşlar ne diyecek şimdi?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.