Nilüfer Çayı alarm veriyor!

Acil önlem alınmazsa, kanser artacak!
Karacabey’i yakından ilgilendiren ve tarlalarımızda ekili ürünlerimize hayat veren Nilüfer’de son 30 yıldır su yerine kimyasal maddelerin zehirli atıkları akıyor.
            Çiftçilerin tarlalarını suladıkları bu suyla halkın meyve ve sebzeleri yediği belirtilirken, bir an evvel önlem alınması gerektiği aksi takdirde kanser başta olmak üzere çok sayıda kalıcı hastalığın ortaya çıkacağı an meselesi olduğu savunuldu.
            Bursa’dan gelerek Karadere’yle birleştikten sonra Yeniköy’de Marmara Denizi’ne dökülen Nilüfer’in çevredeki çok sayıda fabrika ve işletmenin atıklarını akıttığına dikkat çekilirken uzmanlar şu konulara yer verdi; ”Nilüfer Çayı’nın bünyesinde barındırdığı ağır metaller, sulama yoluyla tarım ürünlerine geçiyor. Bu suyu içen hayvanlar vasıtasıyla et ve diğer hayvansal gıdalara geçiyor ve bunlarla beslendiğimizde ne yazık ki insan bedenine taşınıyor. Tabii bu da istenmeyen ve sağlık açısından çözümü olmayan bazı hastalıkların artmasına neden oluyor.”
            Ağır metallerin gıda zehirlenmelerinde büyük etkisi olduğunu ifade eden uzmanlar, özellikle endüstriyel atıklardan kaynaklanan ağır metallerin insanlar için kalıcı hatta ölümcül olduğunu vurguladı. Uzmanlar, bu hastalıkların kısa zaman içinde değil, 15-20 yıl gibi süreçlerde ortaya çıkmasının da işin tehlikeli ve çarpıcı boyutu olduğunu kaydetti.
            Nilüfer Çayı’nın geçmişte çevresine hayat verdiğini, kentin içme suyu ihtiyacının önemli bölümünü karşıladığını anımsatan uzmanlar hızlı, kontrolsüz kentleşme ve sanayileşmeyle, evsel ve endüstriyel atıkların direkt deşarjından kaynaklanan kirlilik yüzünden Nilüfer Çayı’nın mikrop saçtığını bildirdi.
            Nilüfer Çayı’nın kirletilmesinin, Karacabey ve Bursa Ovası’nın kirletilmesi anlamına geldiğini vurgulayan uzmanlar şunları kaydetti:
            ”Bu havza üzerinde oluşturulmuş çok sayıda tarla var. Karacabey ve Bursalı vatandaşlarımız Nilüfer Çayı ile beslenen bu tarlalarda yetiştirilen meyve ve sebzelerle besleniyor. Tehlikenin ne kadar büyük olduğunun bir an evvel anlaşılması ve yetkililerin sorunun çözümü adına çalışmalara başlaması gerekmektedir. Bu tehlikelerden korunmak için arıtma tesislerinin kurulması, yaygınlaştırılması ve denetimlerinin en iyi şekilde yapılması gerekmektedir. İnsan sağlığı her şeyin başında gelmelidir. Devlet, sanayicilerimiz, üniversite, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.