Nevruz’un Gücü…

Yeni bir Nevruz yaşıyoruz. Dünyanın Kuzey yarıküresinde, özellikle bizim coğrafyamızda doğa yeniden yaşama “merhaba” diyor. İnsanlar yeni bir umutla güne başlıyor. Ağaçların tomurcukları çiçeklerini, yapraklarını patlatıp yeryüzünü renklendirerek selamlıyor.
Artık insanlarımızın büyük çoğunluğu kentlerde yaşadığından doğanın bu çılgın ve güçlü uyanışını göremiyor. Algılayamıyor. Onlara da sadece geleneklerden gelen Nevruz kutlama törenleri kalıyor ki, siyasal iktidarlar, insanların bir araya gelmesinden, birbirinden güç almasından korktukları için Nevruz kutlamalarını yasaklıyor. Sonuçta ortaya çatışma çıkıyor. Geride, Nevruz dendiğinde insanların aklında sadece çatışma kalıyor.
Oysa doğanın Nevruz’daki güç gösterisi, Nevruz kutlaması yapan insanlara karşı polisin güç gösterisinden daha dikkate değer.
Badem… Doğadaki en ilginç meyvelerden biri. Bazı yörelerimizde Nevruzun habercisi de diyebiliriz. Ülkemizin sıcak bölgelerinde badem meyvesinin bahardaki hali Çağla olarak hasat edildi ve pazar tezgâhlarında yerini bile aldı. Bazı yörelerimizde ise bademler yeni yeni çiçek açtı. Gözümüzden kaçan ise sonbahardan toprağa düşmüş bademlerin kabuğunun çatlayarak filizlerin köklerini toprağa doğru uzatması.
Bademi kuruyemişçi dükkânlarında değil, köylünün tezgahından kabuklu olarak alanlar badem kabuğunun ne kadar sert ve kırılmasının ne kadar zor olduğunu bilir. Ancak bahar gelip Nevruz hükmünü yürütünce, o sert badem kabuğu nahif badem filizi karşısında aciz kalır. Tıpkı günü geldiğinde baskı ve diktanın geniş halk yığınlarının gücü karşısında aciz kalması gibi…
Badem, doğanın doğal evriminde ilk evcilleşen meyvedir. On binlerce yıl önce zehirli ve kiraz çekirdeğinden daha küçük bir meyve olan badem, özellikle kuşların en çok saldırısına uğrayan meyve idi. Kuşlar ağaçlardaki meyvelerden beslenirken her zaman bu meyvelerin en iri ve gösterişlilerini seçerler. Farkında olmadan da bu meyvelerin evrimleşerek gelişmesini sağlarlar. Bu doğal işbölümünde bademin sert kabuğu sindirilmeden kuşların dışkıları ile toprağa bırakılır. Doğanın en yararlı gübresi olan hayvan dışkısı içinde bir sonraki nevruzda çıkacak badem filizleri kendinden öncekilere göre çok daha sağlıklı fidanlara ve meyvelere ana kucağı olurlar. (Bu olay kuşlar dışında badem yiyen diğer canlılar açısından da aynı süreci izler.) Her yeni kuşak badem, bir önceki kuşağa göre daha gelişkin, daha verimli olurken zehirden de arınmış hale gelir.
İnsan topluluklarında da gelişim benzer şekilde olmuştur. Topluluk içinde en gelişkin, en iyi düşünen insanlar, topluluk içinde hakimiyet kurmak isteyen baskı unsurlarının hışmına uğrayarak zindanlara atılıp eziyet çekerken, bilinçleri de gelişir. Daha sonraki kuşaklara fiilen veya düşünsel olarak liderlik eder, insanlığın gelişiminin önderi olurlar. Spartaküs, Ben Hur, Şeyh Bedrettin ayaklanmaları ya da peygamberlerin ortaya çıkışı da bu süreci izlemiştir.
Ve elbette yüz yılı aşkın süredir emperyalizmin baskısına uğrayan ulusların ayağa kalkışı da aynı eziyetli ama onurlu yoldan geçmiştir. Hiçbir baskı ve şiddet sonsuza kadar sürememiştir.
Bu coğrafyanın bayramı, kardeşliğin, yeniden uyanışın, doğanın sonsuz deviniminin habercisi Nevruz bayramının ulusal birliğimizin de çimentosu olduğunu unutmayalım. Yıllar yılı bu bayramın Türklerin de bin yıllardır bayramı olduğunu unutarak bayram kutlayanlar üzerinde baskı uygulayanlar, az kaldı ülke bütünlüğünü bozuyordu. Neyse ki bu bayramın coğrafyamızda yaşayan tüm insanların bayramı olduğu anımsandı.
Baharın, birliğin, kardeşliğin müjdecisi Nevruz Bayramı Kutlu Olsun.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.