Ne kahraman olunsun, ne lanet okunsun…

Bir hafta içerisinde birbiri ardına iki intihar vak’asına şahit olduk.
Birini alkışladık, bir diğerini henüz anlayamadık…
Birisi onlarca kişinin ölümüne neden olabilirdim düşüncesiyle intihar etti, diğeriyse yüzlerce kişiyi beraberinde sürükledi.
Birincisini hatırlayalım:
Şubat ayından itibaren iki yaka arasında kılavuz kablolar çekildikten sonra ‘‘kedi yolu’ olarak adlandırılan geçici yürüyüş yolu montajına başlanan İzmit Körfezi Geçiş Köprüsü’nden haziran ayında yürüyerek geçmenin planları yapılıyordu. Ancak geçen cumartesi günü köprüde iki yakayı birleştiren, mühendis ve işçilerin geçici yol montajının yapıldığı ‘’kedi yolu’ bir kazaya sahne oldu. Her biri 8’er ton ağırlığında 14 kablodan oluşan hat Yalova Hersek Burnu tarafındaki ayağın üst bağlantı yerinden koptu.
Halatın kopmasından kendisini sorumlu tutarak intihar eden Japon mühendis Kishi Ryoich, bir çok sırrı da beraberinde götürdü. Ryoichi’nin halatın kopmasına sebep olan, Türkiye’de imal edilen bağlantı noktasındaki çatlağı birkaç gün önce gördüğü, bu yüzden Cumartesi günü olmayan fırtınayı gerekçe göstererek çalışmaları durdurduğu iddia ediliyor.
Ve ikincisi:
Luftansa’ya ait GermanWings Havayolları’na ait Airbus 320 tipi uçak İspanya’nın Barcelona kentinden Almanya’nın Düsseldorf şehrine giderken sekiz dakika süren bir inişin ardından düşmüş, 144 yolcu ve altı mürettebattan kurtulan olmamıştı.
Uçağın pilotu olan ve uçağı bilerek ve isteyerek yani taammüden düşüren Andreas Lubitz uçuş eğitimini bir planör kulübünde almış.Sıkı bir eğitim sonrası Lufthansa’ya stajyer pilot olarak kabul edilmiş. Sessiz ama cana yakın bir genç erkek olarak nitelendiren Lubitz, söylenenlere göre GermanWings’deki işinden memnunmuş.
2013 Eylül’ünden bu yana Germanwings hava yollarında çalışan pilotun 630 saatlik bir uçuş geçmişi varmış.
****
İki intiharın da üzerine kafa yorulmuş.
İki intihar da planlanmış.
İki intihar da taammüden…
Yazının başında da dediğim gibi farklılıkları sadece arkalarından sürükledikleri ile sürüklemedikleri…
Kediyolu’ndaki elli işçi de, uçağın içindeki yüz kırk dokuz yolcu da henüz ölmeyi düşünmüyorlardı elbette. İşçiler çalışıyor, evlerine ekmek götürüyor, yolcular ise belki sabırsız, belki neşeli, belki yorgun bekliyorlardı uçuşun bitmesini.
1 intihar ile 50 işçi sağ kaldı, 1 intihar ile 149 yolcu paramparça dağlara saçıldı.
Mühendis ancak intihar edişiyle mi dikkat çekti inşaattaki aksaklığa?
Pilot ancak intihar edişiyle mi dikkat çekti gidişatındaki bozukluğa?
İkisi de intiharlarıyla tarihe geçerken, tarihe geçmek miydi gerçek niyetleri?
Kurtulan elli kişi minnet ve üzüntüyle anarken mühendisi, dağlarda tırmıkla cesetleri toplanan yüz kırk dokuz kişi sessizliğe gömüldü.
Onlar sekiz dakika süren düşüş boyunca yaşadılar cehennemi.
Ya pilot ne yaşadı sekiz dakika boyunca? İçindeki cehennemden kurtuluşu müjdeleyen cenneti mi?
Kim bilir…
Somut ya da soyut olarak yaşanan aksaklıklar buralara varmadan onarılsa keşke.
Keşke kimse intihar edecek noktaya varmasa.
Keşke ruhlarda kopan fırtınalar anlaşılsa ya da anlatılsa.
Keşke anlatılanlar kayda değer bulunsa da çare aransa.
Keşke kimse ne kahraman olsa, ne de arkasından lanet okunsa…
Gidenlerin ardından keşke demek kifayetsiz malum;
Yine de; en azından keşke bu yaşananlar hepimize ders olsa…
cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.