Mahalle mektebi

Mahalle mekteplerini bize en iyi Ömer Seyfettin anlatır. Yere diz çökerek rahleler üzerindeki cüzlerden Arap alfabesinin öğrenildiği, hep bir ağızdan makamlı şekilde hecelerin okunduğu, dayaklı, falakalı ilkel okullar.
Hoca efendi başarısız gördüğü öğrencinin kafasına uzun sırığını indirir, yaramazlık yapanları ise hocanın yamağı hafızlar falakaya yatırır.
Mustafa Kemal Atatürk de eğitimine benzeri bir mahalle mektebinde başlamış, ancak kısa sürede terk etmiştir.
Bizim çocukluğumuzda da yaz aylarında gönderildiğimiz kaçak kurslarda benzer tablolar oluşurdu. Şimdi artık kaçak, maçak dinleyen yok. Her yer mahalle mektebi kaynıyor.
Son haber Samsun’un Çarşamba ilçesinden geldi. Bu kez mahalle mektebine gidenler okul müdürleri.
Geçtiğimiz hafta Oda TV’de yayınlanan habere eklenen fotoğraflarda yerdeki halıların üzerine bağdaş kurarak İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısını uslu çocuklar gibi dinleyen okul müdürlerini görüyoruz.
Ömer Seyfettin’in Falaka adlı hikayesinde hoca efendinin olduğu gibi, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı farklı bir konumda oturuyor. Kendisi içim önceden hazırlanan masada okul müdürlerine sesleniyor.
Bir başka fotoğrafta ise kapıda karşılanan Müdür Yardımcısının ayaklarına terlik ikram ediliyor.
Gerçekten şaşırtıcı…
Samsun’un Çarşamba ilçesinde Fatih projesi kapsamında öğrencilere dağıtılacak bilgisayarların tanıtımı için okul müdürleri toplantıya davet ediliyor. Toplantı, Çarşamba Anadolu İmam Hatip Lisesi Erkek Öğrenci Yurdu mescidinde düzenleniyor. İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Tahsin Nas için önceden bir masa hazırlanıyor. Okul müdürleri ise mescitte duvar kenarlarına yere bağdaş kurmuş vaziyette dinliyorlar.
Tablet bilgisayar gibi çağdaş bir projeyi anlatmak için en az 100 yıl geriye gitmek günümüz dünyasında nasıl algılanır?
Atatürk’ün gösterdiği “muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkma” hedefine çocuklarımızı taşıyacak olan Milli Eğitim Müdürlerinin ülkeyi getirdiği yer burası.
Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik. Bir de baktık ki 100 yıl geriye gitmişiz. Bu iş için zaman makinesi gerekmiyor. AKP’nin felaket trenine binmek yeterli…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.