LİDER DEYİNCE, LİDER GELİYOR AKLA ÖNCE!

CHP”de hiç mi disiplin olmayacak?

Muharrem İnce kanal, kanal dolaşarak, Kemal Kılıçdaroğlu’nu başarısızmış gibi göstermekten adeta zevk alıyor.

Oysa, kendi partisine zarar veriyor.

Doyumsuzluk örneği sergilemesinin bıktırıcılığını görmezden gelmesi çok düşündürücüdür.

Kılıçdaroğlu’nun karşısında, genel başkanlık için üç kez aday oldu, sürekli yenildi. Ancak, ayakları bir türlü yere basmıyor.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde alınan 16 milyon oyun tamamının kendisi için kullanıldığına inanıyor ve partisinin iyi yönetilmediğini ima ederek, gözünün Kılıçdaroğlu’nun koltuğunda olduğunu söylemeye çalışıyor. Üstelik bunu sık, sık yapıyor.

Durduk yerde suyu bulandırıyor.

Zamansız çıkışlarıyla kendi Genel Başkanına göndermeler yapması, partide liderlik polemiği yaratıyor.

İçe dönük mücadele görüntüsü dosta, düşmana malzeme oluyor.

Özetle, Deniz Baykal’ın, iktidara ramak kalmış partisinin Genel Başkanı Erdal İnönü’ye karşı sistematik bir şekilde yürüttüğü kavga sürecini anımsatıyor.

İnce, belli ki, genel başkanlık sendromu yaşıyor.

Anlayacağınız, “Ben” merkezli çıkışlarıyla, “Kılıçdaroğlu, sen istifa et, genel başkan ben olayım” demeye getiriyor.

Gereksiz yere gerginlik yaratıyor ve tabanı ayrıştırıyor.

CHP’de kavga istemeyen seçmen ise olumsuz görüntülerden çok etkileniyor.

İnce, Türkiye’nin içinde bulunduğu güç koşulları görmüyor mu? Düşünmeden yaptığı içi boş eleştirilerle partisinde huzursuzluk yarattığını bilmiyor mu?

Disiplinsizlik ve hazımsızlık, AKP’ye garsonluk yapmaktan başka kime yarıyor?

Muharrem İnce lider olmak istiyorsa, öncelikle olması gereken yerde durmasını öğrenmelidir.

Ses tonu yükseltilerek lider olunmuyor. Tarih bunun örnekleriyle dolu.

Kaldı ki, erken öten horozların sonları ortada.

Demokrasinin “D”si kalmamış, ordusu, yargısı, medyası yandaş olmuş, diktatörlükle idare edilen rejimlerde heyecanı, mantığının önünde gidenlerden lider olmaz.

Lider dediğin, öncelikle kendini her koşulda kontrol edebilmelidir. Uzun soluklu olmayı becerebilmelidir. Söylenmesi gerekeni her koşulda sakin kalarak söyleyebilmelidir. Gerekirse ölmesini de bilmelidir.

Ana Muhalefet Partisi Lideri Kemal Kılıçdaroğlu bu güne değin neyi söylemedi? Hangi muhalefeti yapmadı da, durduk yerde, “Sen çekil, genel başkan ben olacağım” dayatması yapılıyor!

Türkiye, olağanüstü süreçten geçerken, CHP’deki bütünlüğü bozmaya çalışmak kime yarar sağlıyor?

İktidarın yarattığı, “Kılıçdaroğlu seçim kazanamaz” algısı tuzaktır. Bu tuzağa öncelikle CHP’liler düşmemelidir.

İlk dönem hariç, AKP’nin bu güne değin demokratik bir seçim yapmadığı unutulmamalıdır.

Seçim diye dayatılan 100 metre yarışlarında, hakemlere baskı yapılarak, AKP’nin 50 metre koşması yeterli görüldü. Anlayacağınız tepeden tırnağa hileli seçimlerde Kılıçdaroğlu’na, “Seçim kaybetti” demek haksızlık olur.

Bir atımlık barutla kimse kahraman olmaya çalışmasın.

Lider olunmaz, lider doğulur..

Lider dediğin, öncelikle dürüst, demokrat, cesur, sözünün eri, üretken, çalışkan, özverili, kucaklayıcı ve arkası şaibesiz olmalıdır, ileriyi iyi görebilmelidir. Sürekli hata yapandan, sözünün arkasında durmayandan, burnunun önünü görmeyenden lider olmaz.

CHP’ye genel başkan olabilirsin ancak, lider olamazsın.

Lider dediğin, kırk tilki ile, kırk tavuğu, firesiz dere geçirebilendir.

Daha dün, Cumhurbaşkanı adaylığı sırasında şahsa açılan hesap kampanyasında, ne kadar para toplandığı halka açıklanmadı.(Çok büyük rakamlardan söz ediliyor) Hassas ve şeffaf olunması gereken bu önemli durumla ilgili, Emin Çölaşan köşesinde, “Ne kadar para toplandı? Nereye ne kadar harcama yapıldı? Geriye ne kaldı? Açıklama yapılsın, bu konuda kamuoyuna bilgi verilsin” diye defalarca yazdı.

İki yıl geçti, nedense tık yok.

Gerçekleri kulak arkası yapandan hayır gelmez.

Komutanlar, savaş alanını hiç bir koşulda terk etmez. On ikiye beş kala uyuklaya, uyuklaya sahne alarak milyonların önünde rakibi için, “Adam kazandı” demez.

Türkiye’nin kırılma noktası, belki de orası.

3 milyon sahte oyla seçim kazananların karşısında, “Adam kazandı” denmemeli.

Heyecanla bekleyen 16 milyon insana, tarihi bir fırsatı kaçırma şoku yaşatılmamalı. (En azından İmamoğlu’nun yaptığı gibi yapılabilirdi)

Kendisini cumhurbaşkanı adayı yapan bir partiyi, yandaş medyalarda sırtından vuranlardan lider olmaz.

“Kaybedersem, bir daha hiç bir yere aday olmam” demesine karşın, sözünü defalarca unutanlardan lider olmaz.

Hele, hele olağanüstü süreçte yerel seçim zaferi kazanmış, yıldızı giderek parlayan ve oy oranı tırmanışa geçen bir partide, rakiplerinin değirmenine su taşıyanlardan birinci adam hiç olmaz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.