Küresel rekabet sürecinde milli ulaşmanın ekonomi formülü

AYDIN ÖMEROĞLU KÖŞE YAZISI

Ekonomi tarihi, bir anlamda, insanoğlunun, üretim araçları üzerindeki mülkiyet hakkı dağılımının en adil nasıl yapılabileceği arayışının mücadele tarihidir diye de tanımlanabilir.
Üretim araçları (üa) üzerindeki mülkiyet hakkı neden önemlidir?
Önemlidir, çünkü üretim araçları maddî ve manevî zenginliğin (Z) kaynağıdır.
Evrensel geçerliliği olan bu nesnel gerçeğin formülü şudur:
Z = üa
Devrimin askerî evresinin ardından İzmir İktisat Kongresi toplandı. Yeni Türkiye’nin inşaası yolunda Batı’da uygulanagelmekte olan devletçi karma-ekonomi modeli benimsendi. Buna göre, “İktisadî teşebbüs kısmen devlet, kısmen teşebbüs-ü şahsî tarafından deruhte edilmelidir. Meselâ büyük kredi müessesâtını, sanayi teşübbüsâtını ilâh. Devlet idare edecektir. Çünkü memleketimizin iktisadî vaziyeti bunu istilzâm ediyor. Hülâsa bazı hususatda iktisadiyyâtımız devletleştirme usulünü takip edecek, bazı hususatda iktisadî teşebbüslerini şahsî teşebbüslere terk edecektir…”1
Yeni Türkiye’nin devletçi karma-ekonomi modelini Batı’dakinden ayıran en temel özelliği, devletçiliğin halkçılık anlayışı ile uygulanmasıydı. Altı Ok’un devletçilik ilkesindeki kertik; Türkiye’deki devletçilik uygulamasının hem Batı’dakinden hem de Rusya’daki sosyalist ekonominin devletçiliğinden farklılığının simgesidir.
Yeni Türkiye’nin inşaası sürecinde; Mustafa Kemal’in başkanlığındaki Cumhuriyet Halk Fırkası’nın halkçı devletçilik anlayışı ile Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın “hürriyet-i şahsiyeyi her sahada mukaddes addedeceğiz” ve “devletin vazifeleri asgari hadde indirilecektir”2 liberal anlayışı3 arasındaki rekabetin kökleri aslında Osmanlı dönemindeki ekonomik yapıya kadar uzar.
Özel sektör tarihsel gelişim nedenleri yüzünden yurdun ve halkın ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersizdi. 1929 dünya ekonomik bunalımı ekonomide devletçiliği kaçınılmaz hale getirdi. Mustafa Kemal’in halkçı devlekçilik anlayışı sayesinde kısa zamanda ekomide büyük ve önemli işler başarıldı. Çok sayıda fabrika üretime açıldı. Devlet sektörü devletçi karma-ekonominin esas taşıyıcısı konumuna yükseldi. Özel sektörün gelişimi aynı hızla gerçekleşmedi. Yeni Türkiye’nin devletçi karma-ekonomisinin zenginlik formülü şuydu:
Z = ds + ös
Atatürk’ün ölümünden sonra özel sektörü öncelikleyen liberal anlayış hem CHP içinde hem dışında siyasette etkin olmaya başladı. İzmir İktisat Kongresi’nde benimsenen devletçi karma-ekonominin 80 yıl sonra günümüzde içinde bulunduğu durum değerlendirildiğinde, büyük oranda emperyalizmin kıskacında kapitalist ekonomiye dönüştüğü görülür. Buna paralel olarak zenginlik formülü de şöyle değişti:
Z = ös
Üretilen zenginliğin belli bir azınlığın elinde toplanmasına olanak sağlayan siyasal yapı, gelir dağılımında adaletsizliğe, yaşanmakta olan iç ve dış sıkıntıların doğmasına yol açtı.
Bu koşullar altında küresel rekabet karşısında milli uzlaşmanın ekonomi formülü, Türkiye’nin beka ve halkının refah güvencesi olan halkçı karma-ekonomi modelidir.
Halkçı karma-ekonomi modeli nedir?
Halkçı karma-ekonomi, üretim araçları üzerinde kamu ve özel mülkiyetin birlikte var olduğu ekonomidir.
Kamu sektörü (ks), çalışanların üretim araçları üzerinde mülkiyet hakkının olduğu sektördür. Çalışanların her biri fabrikanın efendisidir. Özel sektördeki işverenler gibi her bir çalışan yedi gün yirmidört saat işin takipçisidir.
Halkçı karma-ekonomiyi kapitalist, emperyalist, devletçi karma-ekonomi, sosyalist, özel girişimci sosyalist ve İslâmî ekonomilerden ayıran en temel iki ana ilke şudur:
Birincisi, ekonomide esas olan; burjuva veya işçi sınıfının egemenliği değil, farklı sınıflardan oluşan özgür yurttaşların demokratik birlikteliğine dayanan milletin egemenliğidir.
İkincisi, rekabette esas olan, rekabetin, sınıflar ve sektörler arası işbirliği kültürüne dayanmasıdır.
Bu özlü açıklamalar ışığında küresel rekabet karşısında milli uzlaşmanın ekonomi formülü şudur:
Z = ks + ös
Bir benzetme yapmak gerekirse, halkçı karma ekonomi iki ayakları ile yürüyen sağlıklı bir insandır. Üretilen zenginlik belli bir azınlığın elinde toplanmaz. Tam aksine her iki sektörün amacı, milletçe maddî ve manevî alanlarda zenginleşmek için çalışmak ve küresel rekabette onurlu bir yer kazanmaktır.
Kaynakça:
1. Yrd. Dç. Dr. Şaduman HALICI, Yeni Türkiye Devleti’nin yapılanmasında (1892-1943)
Mahmut Esat Bozkurt, Ankra-2004 , s. 222
2. https://tr.wikipedia.org/wiki/Terakkiperver_Cumhuriyet_F
3. Mustafa Ekincikli, Türk Demokrasi Kültürünün Gelişim Sürecinde Terakkiperver
Cumhuriyet Fırkası’nın Kuruluşu, Akademik Bakış, Cilt 6 Sayı 11, Kış 2012, s.161

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.