Korona virüse çare bulmak için kimler çalışıyor?

Korona virüsün ülkemizin sınırlarından yeni giriş yapıp ilk vakanın görüldüğü 12 Mart günü sağlık meslek odalarının düzenlendiği panelde, Uludağ Üniversitesi, Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Çarlı’yı hayretle dinlemiştim.

Kanatlı hayvan hastalıkları konusunda uzman olan veteriner hekim mikrobiyolog Prof. Dr. Çarlı, korona virüsün yedi sülalesini anlatmış, Tıp Fakültesi kökenli diğer öğretim üyeleri konuşmalarında sürekli Çarlı’ya atıfta bulunmuşlardı.

Hemen hepsi otorite olarak Tayfun Hoca’yı göstermişlerdi.

Orada anladım ki, bu lanet virüs, veteriner hekimlik olmadan tam anlaşılamaz.

***

Çin’de Covid-19 virüsü ile mücadelenin öncüsü Çin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi Başkanı Dr. G. Gao’nun bir veteriner hekim olduğunu kaç kişi biliyor?

Sadece o mu?

Almanya’da bu işin ana karargahı Koch Enstitüsü Başkanı Dr. Wieler de mikrobiyolog, veteriner hekim…

Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden gelen haber de veteriner hekim bilim insanlarının insanlık için mücadelesini kanıtlıyor. Zira AÜ. Veteriner Fakültesi Viroloji ABD Başkanı Prof. Dr. Aykut Özkul, Covid-19 virüsünü izole ettiklerini kamuoyuna açıkladı. ‘Aşı ile ilgili çalışmaların başlayabilmesinin ilk adımı virüsü izole etmektir’ diyor bilim insanları.

Evet Türk bilim insanı önemli bir adım attı ama bunu da abartıp, çözüm bulundu demek yerine, çalışmaları destekleyip, insan vücunda bu işin nasıl izole edilebileceği noktasına gelmek lazım.

***

Ve son haber yine aynı meslek grubundan geliyor. Avustralya Monash Üniversity’s Biomedicine Discovery İnstitude, hayvan sağlığı ilacı olan ve veteriner hekimlerin yıllardır kullandığı ”ivermektin” etken maddesinin korona virüsün hücre içindeki yapılanmasını bitirdiğini iddia etti ve bunu Dünya Sağlık Örgütü ile paylaştı…

Bu ilacı da abartmamak lazım. Veteriner Hekim olan eşim Melike Baysal’ın söylediğine göre hayvanlar üzerinde kullanılan ilacın insan üzerindeki yan etkileri henüz bilinmiyor.

Bütün bu çalışmalar gösteriyor ki, sağlık alanında bütüncül bir çalışma gerekiyor.

Nitekim Bursa Veteriner Hekimler Odası Genel Sekreteri Melike Baysal, dün yaptığı açıklamada, “Dünyada görülen enfeksiyon hastalıklarının yüzde 65’inin hayvan kaynaklı, yani zoonoz olduğunu biliyoruz. En doğru ve en güçlü zoonoz hastalık mücadelesinin de ‘Tek Tıp/Tek Sağlık’ konseptinin hayata geçirilmesiyle mümkün olacağını da. Yani veteriner hekimlerin ve beşeri hekimlerin birlikte çalıştığı bir sağlık modeli. Korona bunu tam olarak öğretti aslında. Ara konakçısı bilinmese de bir zoonoz olduğu düşünülen koronada, veteriner hekim ve beşeri hekim virolog/mikrobiyologlar süreci birlikte yürüttüler” dedi.

***

Anlayacağınız yeryüzünü cehenneme çeviren bu salgına çare bulunması için çok sayıda veteriner hekim çalışıyor.

Cumhurbaşkanlığı Sağlık Politikaları Kurulu Üyesi, Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu da bu konuda yiğidin hakkını yiğide teslim etti:

“Korona virüsler zoonozdur, yani hayvanlardan insanlara geçmiş bir hastalıktır, dolayısıyla bu hastalığın başlangıç noktasında veteriner hekimlerimiz var. 27 bin veteriner hekim var bugün Türkiye’de ve bu korona virüslerle ilgili olarak tecrübeleri çok fazla. Biz bu meslekten istifade edebiliriz.”

CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA VETERİNER HEKİMLİK!

‘Cumhuriyet aynı zamanda bir sağlık devrimidir’ diye yazmıştım bir süre önce. Atatürk Devrimleri içinde insan sağlığı olduğu kadar hayvan sağlığı da önemli yer tutar.

Bu konuda Osmanlı’nın son yıllarında önemli bazı adımlar atılmıştı.

İstanbul Pendik’te 1914’te açılan Bakteriyolojihane-i Baytari (sonraki adıyla Baytari Bakteriyoloji Enstitüsü-Pendik Veteriner Kontrol Enstitüsü Koleksiyonu)

1901 yılında İstanbul’da Bakteriyolojihane-i Baytariye’de sığır vebası serumu elde ediliyordu.

1908 yılında İzmir’de benzeri bir yapı oluşturulmuş, kuduz ve kolera için aşı üretimi yapılmıştı.

‘Osmanlıdan Cumhuriyete Bilim’ adlı yapıtında Osman Bahadır, 1918 yılında ülkede 176 veteriner hekim olduğunu belirttikten sonra Cumhuriyet’in ilk on yılında 350 veteriner hekimle mücadelenin yapıldığının altını çiziyor.

İşte Cumhuriyet bu sınırlı insan potansiyeli ile hayvan ıslahını başardı, sağlıklı hayvanlar ile Türkiye bu sayede et, süt tüketti; insana bulaşan hastalıkların önünü kesti.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.