Kod adı Ekmel!

Cumhurbaşkanlığı seçimine az bir zaman kalmışken adaylar kendilerini anlatmak için koşturup duruyorlar. Bu koşturma içerisinde en çok yorulan Ekmeleddin İhsanoğlu olmalı.
Nasılsa Demirtaş ve Erdoğan ya tapılacak kadar ya da nefretle anılacak kadar iyi tanınıyorlar.
Ekmeleddin İhsanoğlu’nu ise belirli çevreler dışında tanıyan yok. Okuyup öğrendiğim kadarıyla kendi camiası içinde tanınırlığı, sevilirliği ve takdir edilirliği tartışılmaz.
Hayatındaki başarıları ve bu başarılarından dolayı devlet nişanlarına sahip olmuş olması, bunun da kamuoyuna yeterince duyurulmaması hepimiz için büyük eksiklik.
Adaylığının açıklandığı ilk gün herkes gibi ben de adını ilginç bulmuştum. O da daha sonra adı ile latife(!) yapanlar için adından başka kendisine bir kusur bulamadıklarını söyleyip, ‘Bana kısaca Ekmel derler’ demişti.
Prof.Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, 12 Temmuz Cumartesi günü cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tanıtım ayağında tüm gün Bursa’daydı.
Gün içindeki programlara katılamasam da o gün akşam üzeri BUTTİM’de gerçekleşen toplantıya ve sonrasında da BUTTİM bahçesinde verilen yaklaşık 10 bin kişilik iftara katıldım.
Bursa’ya yaptığı bu ziyarette kendisini yakınen gördüm ve konuşmalarını dinledim.
Malum, insanın konuşmalarındaki ses rengi, tonlamaları, bakışları, el kol hareketleri, kısacası vücut dili pek çok sözden daha etkilidir…
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun vücut dili de sükûneti ve asaleti simgeliyordu.
Yaşanmışlıkların ve yıllarca birikmişliğin verdiği bir tevazu ve dinginlikle yaptı konuşmalarını. Sakindi ve sözlerine hakimdi.
Konuşmasının başında bahsettiği ‘Umurbey’de Celal Bayar’ın kabrini ziyaret’ onu çok mutlu etmişti. Umurbey’deki müzeyi gezmiş ve tüm belgeleriyle orada yatan Cumhuriyet tarihine bir kez daha hayran kalmıştı.
Toplantı başlamadan önce barkovizyonda hayatını izlemiştik kısaca. Orada eşine olan sevgisini ve saygısını samimi olarak dile getirmiş ve ‘Eşim Füsun benim en büyük başarımdır’ demişti.
Kadının gücünü takdir etmek, onu değerlendirmek ve en ufak bir çekince göstermeksizin hakkını vermek komplekssizliğinin bir göstergesiydi.
Ortadoğu’da 9 yıl yaşamış olmasının avantajıyla Ortadoğu’nun ciğerini biliyor ve “Orada hissiyat öndedir, Ortadoğulu rasyonalist düşünemez” diyordu. Devlet katında hissiyata yer olmadığının altını özellikle  çiziyordu.
3 aday ile girilen seçim sürecinin medenî bir şekilde geçmesini temenni ediyordu.
Daha önce de siyasetin içinden gelen Cumhurbaşkanları olduğunu ama onların Köşk’e çıktıktan sonra siyasetin dışında kaldıklarını, ‘Hem Köşk’te otururum, hem her şeyin içinde olurum’ söyleminin yanlış olduğunu dile getiriyordu.
Köşk’ün devletin sigortası olduğunu, cumhurbaşkanının görevinin sigorta attırmak olmadığını söylüyordu.
Sık sık alkışlarla kesilen konuşmasının ardından kendisine yöneltilen soruları yine aynı sükûnetle yanıtladı.
Bazı soruları ince esprilerle ve tam yerinde tek kelimelerle cevaplaması laf kalabalığından bıkmış insanlara ilaç oldu.
Bursa siyasi hayatının öne çıkan isimlerinin ve başta CHP, DYP ve MHP’li partililerinin katıldığı toplantının bitmesiyle, iftar için kendisini bekleyen binlerce kişinin olduğu BUTTİM bahçesine geldi.
Celal Bayar’ın köyü Umurbey’den gelen pide ile iftarını açan İhsanoğlu, iftar sonrası bahçeye kurulan standta Okan Tuna ile canlı yayına katıldı ve Tuna’nın sorularını yanıtladı.
****
Bir kadın olarak, bir anne olarak, bir insan olarak benim karşımda gördüğüm ince, uzun, şık, bakımlı, dingin, donanımlı ve asil biriydi.
Memlekete ettiği hizmetler öyle böyle değildi.
Ve o Köşk’ün hakkını verecek kadar devlet yapısına haizdi.
****
Kenan Evren’i cumhurbaşkanı seçtiğimiz 1982 seçimini saymaz isek, 10 Ağustos’ta cumhur ilk kez kendi başkanını kendisi seçecek.
Herkes bilmeli ki bu yerel bir seçim değil, bu siyasi bir seçim değil, her şeyin ötesinde bu bir yarış değil…
Bu, devletin bundan sonra hangi başkan ile değil, nasıl bir başkan ile temsil edileceğinin seçimi.
Bu karar da Cumhur’un elinde…
Desteklediğiniz partinin adayına oy vermek zorunda değilsiniz.
Lakin verilmeyen her oyun istenmeyen adaya gideceğinin altını bir kez daha çizmekte fayda var.
Kime oy verirseniz verin, yeter ki sandığa gidin.
Gitmiyorsanız da bundan sonra orda burda boş boş söylenmeyin.
Seçimin memleketimize huzur ve barış getirmesi dileklerimizle…

cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.