Kim var orada?

‘Susma, sustukça sıra sana gelecek!’ diye haykırmıyor muyduk daha düne kadar?
‘Konuşma, konuştukça sıra sana gelecek!’ diye haykırıyorlar yüzümüze şimdi.
‘Düşünme, düşündükçe sıra sana gelecek!’ diye haykırıyorlar düşünenleri toplarken bir bir.
‘Yaşama, yaşadıkça sıra sana gelecek!’ haykırmasına ramak kaldı…

Yaşamak dedik de, nerede o “Bir ağaç gibi tek ve hür, Ve bir orman gibi kardeşcesine” yaşamak? Ne zaman olmuş ki ya da?
Fani dünyadan ’63 yılında ayrılan Nâzım da o zamana dek hep bu hasretle yazdığına göre şiirlerini…

Hep diken üzerinde yaşanmış bu coğrafyada hayatlar.
Dikenli tarlalarda elleri ayakları kanaya kanaya yaşamayı öğrenmiş insanlar hep. O insanlar ki şimdilerde iğneli fıçılara atılmakta.
‘Ak’a kara demeye gerek yok fıçıdan nasibini almak için, “ama” ile başlayan tek bir sözcük yeterli…
Murathan Mungan’ın “Ya dışındasın çemberin ya da içinde yer alacaksın” dediği gibi davranıyorlar insanlara. Devamında söylediğini duymuyorlar: “Kendin içindeyken kafan dışındaysa mutsuz olacaksın”…
Kimsenin mutsuzluğuyla ilgilenmiyorlar.

Dert hep aynı dert işte, lakin çığ gibi büyümekte…
Ah Mungan ah, şiirler de, şarkılar da avutmaya yetmez oldu bizleri artık…

Düşünen beyinlerin her dem tehlikeli sayılıp her dem korkulduğu bir memleket burası.
“Düşün ama kendi kendine düşün” denilip o yüzden hücrelere atılır düşünürler bir başlarına. “Yeter ki düşündüklerini yayma” denir onlara kısaca…

Oysa insanlar konuşabilseydiler özgürce, düşündüklerini söyleyebilselerdi korkulacak bir şey de olmazdı hiç. Susturuldukça için için düşünüp birikir ya hani insan. Sen susturdum zannedersin de, susmaz ya hani o ruh. İşte ondan korkulur.
Haklısınız korkmakta ama hep sizden ötürü…
****
Yine dikenli tellerle çevrili ülkemizde, yine diken üzerinde yaşamaya çalışıyoruz bak.
İnsan hakları deyince PKK’lı, at izi it izine karışmasın deyince FETÖ’cü oluyoruz.
PKK’lılarla masaya oturup, FETÖ ile yola çıkan ve şu evrede de “at izi iti izine karıştı” diyen bizmişiz gibi sanki…
FETÖ’den yargılanan savcının yönettiği operasyonda FETÖ’den tutuklanan insanların olduğu bir komedi sergilenmiyor gibi sanki…
Matruşkalar gibi, kimin içinde ne var, kim kimdir, kim necidir bilmiyoruz gibi sanki…
En diptekini bulup çıkartsanız da hepimiz rahat etsek diye bekliyoruz sadece…
Lakin şüpheleri ve delilleri diptekinden uzaklaştırmak için türlü çeşit kumpas çevrildiğini gördükçe de yine zaman kaybediyoruz, yine zaman kaybediyoruz diye dövünüyoruz.

Bombalar patlıyor, hayatlar paramparça oluyor, ülke paramparça oluyor.
Canımız yanıyor, içimiz kanıyor.
Düşe kalka yol alıyoruz yine bu dikenli tarlada.
Düğünler oluyor, gelinler kınalanıyor, asker geçiriliyor, askerler kınalanıyor…
Bir eğlence, bir acı, hepsi iç içe geçiyor…
Toz duman içinde hiçbir göz bir başka gözü görmüyor…
Dumanların ardında kim var, o hiç seçilmiyor…

cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.