KİBİRLİ EKONOMİ

AHMET AYGÜN ATA KÖŞE YAZISI

“Kibirdir; yorulup yolda kalan ”
ŞAH HATAYİ
Kibir… İnsanı tüm güzel duygulardan uzaklaştıran olumsuzluk. Ya Devlet Yöneticilerinin kibri nelere mal olur? O ülkenin huzursuzluğuna, ayrımcılığın artmasına ve en sonunda bağımsızlığın, özgürlüğün yitirilmesine.
Geçen hafta Partili Cumhurbaşkanı sistemine geçişin törenini izledik. 24 Yurttaşın “ihalelere kurban edilmesinin” ertesi günü. O debdebe… O şaşaa… Osmanlı Hanedanını anımsattı. Ne oldu da bu debdebe ve şaşaaya bu kadar gerek duyuldu. Örneğin; 18 yıl önce sıfırlanmış terörü açılımla yeniden dirilterek ülkemizi Vatan Savaşına zorunlu duruma getiren Akp, o debdebe ve şaşaayla bölücü-dinci terörü mü sıfırladı? Örneğin; 600 milyar dolar borca soktukları Türkiye’mizin borcu mu sıfırlandı ? Örneğin; devletin tüm kaynakları tüketilmiş, memurunun ve emeklisinin aylıklarını ödeyemeyecek duruma getirilen bütçemize milyon ton altın mı girdi? Bu debdebe ve şaşaa kibrin sonucudur. İnsanın ve insanlığın değerlerini yok eden bir duygudur, kibir.
Sistem değişti diye her şeyi tozpembe görenler var. O debdebe ve şaşaa ertesi gün neler getirdi, farkında mıyız? Ülke şirket gibi yönetilecek! Türkiye ‘yi borç batağına sokan neo-liberal, Borçlanma Ekonomisinin fırsatçıları ve sistemden beslenerek büyüyenleri kabineye girdi. Kabineye sokulmayanlar. Türk Ulusu, kamu çıkarları, Türk Tarımı, Türk Çiftçisi, Türk Köylüsü, Türk Esnafı, Türk Sanayicisi, Türk Zanaatkârı, Türk İşçisi, Türk Ekonomisi. Ekonomi için kurullar oluşturuldu. Çözümler hazırlayıp Hazine ve Maliye Bakanlığına sunacaklar. Akp’nin çözüm yolları denince akla “açılım” ve “komşularla sıfır sorun” geliyor. Kan, gözyaşı, komşularla düşmanlık, gırtlağı aşmış borç, batan şirketler, kapatılan fabrikalar, borcu borçla kapatmak için ülke ülke gezerek borç dilenmeler, artan bölücü ve dinci terörle son bulan çözümler! Şirket yöneten insanların bakış açısıyla, Devlet Adamlığı donanımlı insanların Kamu Yararına yönetmeleri bir olabilir mi? Bu kurul ve kurumlar bir kişi tarafından seçildiği için “ülkenin çıkarları doğrultusunda mı rapor hazırlayacak, seçenin “gönlünü hoş tutmak ” için mi? En önemli tehlike ise, “Allah’ın bildiğini” kuldan saklamak için yeni yollar denenmesi ve denenebileceği… Bu toplumsal anarşinin körüklenmesi demektir.
Törenin gecesi neler yaşandı? Dolar fırladı, borsa değer yitirdi. Ülkemizin maddi varlıkları değer yitirdi. Sakın ha “faiz lobisi” denmesin. Tam 16 yıldır o faiz lobisinden borç alınarak sahte büyüme sağlatan zaten Akp. Merkez Bankası kararnamesiyle Bankanın bağımsızlığını yitirmesi hangi amaç için sağlandı? Bunun iç ve dış piyasalarda güvensizliğe neden olacağının farkında değil miydi Partili Cumhurbaşkanı Sistemi? Türkiye ‘deki tüm ekonomi uzmanları bunu merak ediyor. Pardon yandaş ve kibirli basın dışında… Onlar bu kararı alkışlamak zorundaydılar, büyük değişim diyerek alkışladılar da.
Sabah oldu, kabinenin isimleri birilerince sızdırıldı. Borsa tam bir karambol yaşamaya başladı. Piyasalar ne yapacağını bilemez duruma düşürüldü. Dış yatırımcılar inanılmaz satışlar yaparak, milyonlarca doları çekti ve götürdü. İç kaynaklar buna hiçbir şey yapamadı ya da yapmadı. Nedeni tıkanmaları mı? Ve artık “bıçak kemiğe dayandı, sizin Borçlanma Ekonomizin altında kalıyoruz” isyanı mı? Kabine açıklandığında 3 isim değişmişti. Kabinenin isimleri kimler tarafından sızdırıldı? Akp bunun farkında mı? Farkındaysa derhal ve derhal o olumsuzluk yaratan kişi, kurum ya da kuruluşlar hakkında gerekeni yapmalıdır. Yok eğer farkında değilse…!
Yeni sistem dünyada oluşan ticaret savaşının içeriğine ne kadar vakıf? Ülkemizin bu savaşın tam ortasında olduğunu anlayabildi mi? Ekonomik anlamda tüm ülkelerde “korumacılık” artarken hala niye ve neden “küreselleşmeden ” yana? Mega olarak adlandırdıkları yatırımlara dış kaynak bulamadılar. Ziraat, Halk ve Vakıfbank’ın desteği olmasa yapılamayacaktı. Bu arada o bankalarda dara sokuldu. Şimdi mega olarak adlandırdıkları projeleri ya küçültüyorlar ya da unutturmaya çalışıyorlar. Dünyada şu anda yatırımlar “risk kapsamında ” değerlendiriliyor. Bu uzun sürede böyle gidecek. Bırakın bize borç vermeyi “kendi ülkelerine bile” yatırım desteği vermiyor. Son 5 yılda ayyuka çıkan, son 20 yıldır ölüyorum sesini haykıran “küreselleşme” biiiiitttiiii… Tüm gelişmiş ve gelişme gösteren ülkeler “Ulusal Korumacılık” yollarına gitti, gidiyor. Neoliberalizm ve kapitalizm insanlığa açlık, kan ve gözyaşı getirdi. Ve bizimkiler yani iktidar ile muhalefet hala “küreselleşme ” adlı vahşetin temsilcisi, savunucusu. Muhalefetimizin halkımıza bunu anlatması gerekirken yaptığı “o bakan -bu bakan ” , “o akraba -bu akraba” magazini. En az Akp kadar Türkiye Cumhuriyetine, Türk Ulusuna tehlikeli, Muhalefetimiz.
Dünya ekonomisi bu durumdayken, ticaret savaşlarının tam ortasındayken Akp ne yapıyor? Hiçbir şey… Yapabileceği bir şey de yok zaten. “Küreselleşmenin” ürünü bir iktidar olarak seçildiler. Hiçbir şey bilmeden, satıp savarak, Halkın ve kamunun çıkarlarını küreselleşmeye bile bile kurban ettiler. Ve şimdi… Sistemin bir hizmetkârı olarak çare üretemeyecekler. Çünkü; iktidar olmalarını ve iktidarda kalmalarını sağlayan sistem “küreselcilik” çöktü. Hep birlikte altında kaldılar. Küreselcilik kendisine hizmet edenlere destek veremeyecek durumda. Yani “kelin merhemi olsa kendine sürecek”. Ya diğer güçlü? Üretim Ekonomisi diyen, dünyaca paylaşalım diyen Avrasyacılık? Akp’ye destek verir mi?
O ülkelere dinci ve bölücü terörü taşıyan bir iktidar olarak bu şansı var mı ? “Katil” diyerek, o ülkelerin içine dinci ve bölücü terörü sokan Baş Katil Amerika’nın bombalamalarına alkış tutarak bu şansı var mı? Bir buçuk milyon insan katledilirken, onbinlerce kadın ve çocuk tecavüze uğrarken, kadınlar ve çocuklar pazarda satılırken “Amerika oraya demokrasi getirecek ” diyerek emperyalist işgallerin arkasında duran Akp’nin bu şansı var mı? Laiklik karşıtlığı ile, Cumhuriyet değerlerine karşıtlığı ile, Milli Demokratik Devrime karşıtlığı ile, Türkiye Cumhuriyetinin temel dış politikasını emperyalizm lehine yok etmesiyle Akp gelişen, büyüyen bu yeni dünyada “en güvenilmez iktidar olarak” 1 numara.
Kısaca aciz muhalefetin “pattis-soğan bunları götürecek ” gülünçlüğü değil Üretim Ekonomisi Akp’yi götürecek, götürüyor. Acıdır ki; Akp’nin “Benim muhalefetim iyidir” diye övdüğü muhalefetimizde aynı yolda. Neoliberal ekonomiyi ve küreselleşmeyi savunuyor. (Bir tür ölüsevicilik). Komşularla işbirliğine inanmıyor. Laiklik çevresinde birleşmiyor. Vatan Bütünlüğüne inanmıyor. Atamızın Asya seçeneğini reddediyor. “Atatürk Batıyı hedef gösterdi ” diyerek bilgisizliğin tutsağı oluyor. Avrasya seçeneğini ısrarla emperyalizme hizmet ederek reddediyor.
Çözümü var mı Türkiye’nin? Var… Bağımsızlık Savaşını “azim ve kararlılık” ile yapan Türk Ulusu, o çözümü biliyor. Yaşam o çözümü Türk Halkının önüne getiriyor, getirecek.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.