Kefil

2 Mayıs günü ülke gündemi Usame Bin Ladin’in Amerikalı
kahraman askerlerce “ölü” olarak ele geçirilmesi ile meşgul olurken Mali Polis,
Konak’taki İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Karabağlar Belediyesi ile Aydın’ın
Kuşadası Belediyesi’ne baskın yaptı. İhaleye fesat karıştırma ve yolsuzluk
iddiası ile İzmir Büyükşehir Belediyesinin bazı şirketlerindeki ihale
dosyalarına polis tarafından el konuldu. CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı
Aziz Kocaoğlu yaptığı basın açıklamasında ”emniyet yetkililerinden bu
aramaların gerekçesi konusunda sağlıklı ve ikna edici açıklama beklediğini”
dile getirdi. Kars’taki İnsanlık Anıtının yıkılmasına hiç ses çıkarmayan Kültür
Bakanımız Ertuğrul Günay da bu dönem kendi seçim çevresi olan İzmir’deki bu
baskınların zamanlamasını yanlış bulduğunu beyan etti.

Her ne kadar iktidar egemenlerinin borusunu öttüren ulusal
medya pek fazla üstüne gitmese de hatırlayacağınız üzere Aralık ayı ortalarında
Kayseri Büyükşehir Belediyesinde de bir takım yolsuzluk iddiaları ortaya
atılmıştı. Aslında olaylar daha eskiye dayanıyor. Yolsuzluk iddiasının baş
aktörü belediye mutemedi Hacı Ali Hamurcu. Olayın özü Kayseri’de yeni taksi
durakları açılacağı iddiasıyla taksicilerden avans alınıp iç edilmesi. Ali
Hamurcu elindeki Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’nin
imzaladığını iddia ettiği 10 Milyon (eski para ile 10 Triyon) TL’lik senedi
tahsil etmesi için avukat Yusuf Erikel’e başvuruyor. Ancak ikisi birden kendilerini
Ergenekon soruşturmasının içinde bularak soluğu Silivri’de alıyorlar. Bir süre
sonra Ali Hamurcu’nun avukatlığını Yusuf Erikel’in ağabeyi Yakup Erikel alıyor
ve Hacı Ali Hamurcu iddialarından vazgeçiyor. Olay biraz karışık. Hele ki Ali
Hamurcu ile avukat Yusuf Erikel’in Ergenekon’a dahil edilmeleri ayrı bir yazı
konusu. Ayrıca Yakup Erikel de Bursa’ya başka bir ilden devşirilerek
milletvekili adayı olan bir iktidar büyüğümüzün avukatı.

Şimdi gelelim bu kadar şeyi niye anlattığıma! “Kayseri
Belediye Başkanı ile ilgili yolsuzluk iddialarının ardından “Taraf olmamak için
kendimi tutuyorum” diyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül sessizliğini bozdu. Ruşen
Çakır’a konuşan Gül, Özhaseki’ye sonuna kadar kefil olduğunu söyledi.” (17
Aralık 2010, Vatan Gazetesi)

İyi de Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah
Gül 73 milyonumuzun birden Cumhurbaşkanı değil mi? İktidar partisinden olsun,
diğer partilerden olsun hepimizin Cumhurbaşkanı değil mi? Şimdi Sayın
Cumhurbaşkanı AKP’li Özhaseki’ye kefil olabiliyor da CHP’li Kocaoğlu’na neden
kefil olmuyor? Yani Cumhurbaşkanımızın kefaletine mazhar olmak için ille
Kayserili mi olmak gerekiyor? Ya da bu ülkede Kayserililer Cumhur da İzmirliler
değil mi? Cumhur bu ülkede artık ayrıma mı maruz bırakılıyor?  Sen şundansın kefil olmam, sen bundansın
kefil olurum.

Ya da Cumhurbaşkanlığı kefalet makamı mıdır bu ülkede?

Yoksa ”taraf olmayan bertaraf mı olur?” bu ülkede! Tabi
doğru taraf olmamak şartıyla.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.