Kapıyı Çalan Kimdir?

Türkiye tarihi bir oylamaya gidiyor.
Sandıktan “Hayır” çıkması halinde değişecek bir şey yok. Cumhuriyetin kurulduğu günden beri yürüyen yönetim biçimi kör-topal yürüyecek. Tarafsız olduğu söylenen Cumhurbaşkanı yine meydan mitinglerinde muhalefet partilerine cevap yetiştirecek. “Düşük profilli” hükümet başkanları yine işlerine karışılmasına ses çıkarmayacak. Ülkemiz ekonomik alanda AB ve ABD karşısında teslim olmuşken bu ülkelere yine yüksek perdeden “posta koyulacak”. Ülke nerede ise bütün komşuları ile kavgalı olacak. İşsizlik rakamları bütün gizleme çabalarına rağmen rekor üstüne rekor tazeleyecek. Dış ve iç borçlar tarihin en yüksek noktasını gösterirken vatandaşın bankalara olan kredi kartı ve tüketici kredisi borçları, bankaların yabancıların eline geçmiş olması nedeniyle ülke borcu durumunda olmayı sürdürecek. Cumhuriyet devriminin bütün kurumları aşındırılmaya devam edecek.
Taaaa ki vatandaşlar bu gidişe “dur” deyip bir nefes alıncaya kadar…
Sandıktan “Evet” çıkması halinde, yukarıda özetlediklerimiz yine olacak. Ancak bu kez bunların hepsinin yasal kılıfı olacak. Ve o zaman bu gidişe “dur” demek biraz daha güçleşecek. Ancak gerçek şu ki “hayır” demenin hiçbir riski yokken “evet” deme halinde ülke tam bir belirsizliğe yelken açacak.
Böylesine önemli bir oylama öncesinde sandığa gidecek olanların neye “evet”, neye “hayır” diyecekleri konusunda bir düşünceleri var mı?
“Hayır” diyenler seslerini duyurabildikleri yerlerde ayrıntılı şekilde gerekçelerini, belgelerini sunuyor. “Evet” diyenler ise “hayır” diyenlere hakaret, suçlama, hatta saldırı ile yanıt verdiklerini sanıyorlar. Neredeyse bütün TV kanalları tek taraflı “evet” çalışması yapıyor. Çağımızın iletişim ve bilgilendirme araçları olan TV kanalları iki tarafı tartışmaya sokacak ve belki de izlenme rekorları kıracak bir tartışma programı yapmaktan özenle kaçındıkları gibi, “evet” diyenler kadrolarına bu tür tartışma programlarından kaçınmaları konusunda talimatlar yağdırıyorlar.
Sinir sistemimizi bozmamak için izlemediğimiz bu yandaş kanallar, diziler ve evlendirme programları dışında neler yayınlıyor?
Haber programlarında Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanların her türden faaliyeti dışında rakip gördüklerine yapılan sert eleştiriler var da, diğer haberler nasıl? Artan işsizlik rakamları, Suriye’de gelinen son nokta, Ankara ve İstanbul’a çekilen “Kürdistan” flaması, üniversite sınavına giremeyen öğrencilerin dramı, ertelenen grevler bu kanalları izleyenlerce bilinmiyor. Kaza, yankesicilik, haberleri sokak hayvanlarına yapılan kötü muamele, sarhoşlar, mevsim sebze ve meyvelerinin pazar fiyatları, hava durumu uzun boylu yayınlanıyor.
Geçtiğimiz günlerde bu yandaş kanallardan birini zorunlu olarak izlediğimde görünen manzara bu idi. Ama en ilginç olanı İstanbul’un bir semtinde apartman zillerini çalan meçhul bir kişi ile ilgili haber idi. Haber 5 dakikadan fazla veriliyor, onlarca kişi konuşturuluyor, bazı kişilerin buzlanmış görüntüleri veriliyor, zil sesiyle uyanan bebeklerin ağlamaları ekrana uzun uzadıya yansıtılıyordu. Ama halk oylamasında “hayır” çalışması yapanlar ile ilgili tek sözcük duyulmuyordu.
İster istemez aklımıza Urfalı Mukim Tahir’in yazıp, Kazancı Bedih’in tanıttığı “Kapuyu Çalan Kimdir?” adlı türkü geldi.
Kapuyu çalan kimdir?
Aç bakim gelen kimdir?
Yaram derine düştü.
Belki gelen hekimdir…
Ülkemizin kapısını 16 Nisan günü bir büyük tehlike çalacak. Ancak halkımız gelen tehlike konusunda yeterince bilgilendirilmiyor. Üstelik gelen de yaralarımızı saracak hekim değil. Halkımız aydınlık günleri müjdeleyecek habercilerin kapımızı çalmasını istiyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.