Kanla irfanla kurduk

Askerlik yapanlar bilir. Türk ordusunda en büyük coşku ile söylenen marştır, Harbiye Marşı…

Yine Harbiye Marşının en anlamlı ve en coşkulu bölümü ise:

“Kanla irfanla kurduk biz bu Cumhuriyeti Cehennemler kudursa ölmez nigehbanıyız” dizeleridir.

Bu coşku sadece şiirin kurgusundan mıdır? Yoksa bir gerçeğin vurgulanmasından mıdır?

Sözleri Hüsnü Öncü'ye, bestesi Cevdet Şakir Çetinel'e ait bu marş Cumhuriyetimizi kuran Türk silahlı kuvvetlerinin kararlılığını anlatır.

Kanla ve irfanla kurulan Cumhuriyet için sadece ordunun değil irfan ordusunun da kanı dökülmüştür.

Milli Kurtuluş Savaşımızın öncüsü Çanakkale Savaşlarında bu ülke irfan ordusunu da yitirmiştir. O yılların en eğitimli insan kuşağı olan subaylarımız yanında, üniversite ve lise öğrencilerini, tıbbiyelilerini yitirmiştir. Okuma yazma oranının yüzde 10 bile olmadığı bir ülkede bu kayıpların ne kadar önemli olduğu ortadadır.

Yine Sakarya Savaşında ordunun subay kadrosu tarihinin en ağır kaybını vermiştir. Bu nedenle Sakarya Savaşına Subay Muharebesi de denir.

Zaferden sonra, kurtuluş mücadelesi, kuruluş mücadelesine dönüşmüş bu dönemde ordunun yerini irfan ordusu almıştır. İrfan ordumuz bu savaşta, gerektiğinde kanını ve canını çekinmeden feda etmiştir.

Cumhuriyetimizin ilk şehidi Mustafa Fehmi Kubilay, Asteğmen rütbesiyle toprağa düşmüştür. Ancak O irfan ordusunun neferi bir öğretmendir. RTE'nin son zamanlardaki hedefleri Reşit Galip ve  Mahmut Esat Bozkurt ile Mustafa Necati ağır çalışma koşulları nedeniyle çok genç yaşta aramızdan ayrılmışlardır.

Cumhuriyetin İrfan Ordusunun komutanı Hasan Ali Yücel ağır saldırılara uğramıştır.

Cumhuriyetin ağır saldırıya uğradığı 27 Mayıs öncesi İstanbul Üniversitesi Rektörü Sıdık Sami Onar'ın kanı dökülmüş, Turan Emeksiz, Ali İhsan Kalmaz ve Nedim Özpolat şehit olmuşlardır.

İrfan Ordusu 1968 yılında başlayan gençlik hareketini bastırmak için yapılan kışkırtmalarda da ağır kayıplar verdi. Üç yiğit gencini darağacında kaybetti. Ancak en ağır kayıplarını  12 Eylül darbesini hazırlayan güçlerin karanlık oyunları ile  vermdi ve,değerli aydınlarını, gençlerini yitirdi.

Doğan Öz, Bedrettin Cömert, Bedri Karafakioğlu, Abdi İpekçi, Ümit Kaftancıoğlu gibi çok sayıda aydınımıza ek olarak 5 bini aşkın, çoğu üniversite öğrencisi genç 12 Eylül öncesi karanlık güçlerce katledildi.

Askeri darbe dönemindeki idamlarla büyük acılar yaşadık. Akan kanı durdurma iddiası ile yapılan darbenin üzerinden 10 yıl geçmeden yeniden irfan ordusunun neferlerinin kanı döküldü.

Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Turan Dursun, Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Ahmet Taner Kışlalı, Sivas katliamında yakılarak öldürülen aydınlarımız Cumhuriyeti koruma mücadelesinde yaşama veda ettiler.

Tam da bu yıllarda şimdi iktidarda olanların hocası “Kanlı mı olacak, kansız mı” tartışmasını açmıştı. Bu sözler partisinin kapatılmasına neden oldu.

Son 30 yılda ülke bütünlüğünü korumak için verilen savaşta önemli bir kısmı güvenlik güçleri olmak üzere 30 binden fazla insanımızı yitirdik.

“Kanlı mı olacak, kansız mı” tartışması karşısında Cumhuriyeti koruma savaşı verenlerle, ülke bütünlüğünü korumak için şehitler verenler şimdilerde esir kamplarında tutuluyor. Bir kısmı cezaevlerinde yaşamını yitirirken bir kısmı da onurlarını korumak için intihar yolunu seçiyor.

Mayıs ayı sonunda başlayan ve Cumhuriyeti koruma mücadelesine dönüşen halk ayaklanması sırasında yine gençlerimizin kanı döküldü. 

Cumhuriyeti yıkmak isteyenler kan dökmeden hedeflerine ulaşamayacaklarının farkında.

“Kanla irfanla” kurduğumuz Cumhuriyeti, irfanla koruyacağız.

Gerekirse kanımızı feda ederek…

Uğruna canlar verdiğimiz Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.