KANAL İSTANBUL BA…TAK…LIK…TIR!

AHMET AYGÜN ATA KÖŞE YAZISI

Bir süre uykuda tutulan Kanal İstanbul adlı ütopik, uçuk, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına hizmet amacı gütmeyen proje yine ortaya çıktı!
İktidar ve muhalefet yine Türkiye Cumhuriyetinin Ulusal çıkarları yerine kendilerini tatmin etmekten öteye gitmeyen atışmalar yapıyor !
Yaptıklarının kendilerini tatminden öte emperyalistleri sevindirdiğini GÖRMÜYOR, DUYMUYOR, BİLMİYOR! (MU ACABA ?).
Yazık çok yazık!
Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Ulusu ülke çıkarları aleyhine ne varsa yapan iktidar ve muhalefetten çektiğini emperyalist ülkelerden çekmiyor!
Türkiye; ekonomik bir krizdeyken, birikim yapılıp kaynakların üretim için ayrılması gerekirken “BETONA MİLYARLARCA LİRA YATIRIM YAPMAK hiçbir akıl ve düşünce ile açıklanamaz.
Bu uçuk projenin ülkeye maliyeti 75 Milyar TL. Yani eski deyimle “kentilyon” ! En son katrilyonda kalmıştınız değil mi? Yani 75 bin kere katrilyon!
İktidar tanker geçişleriyle hakkında yalan söylüyor! Ulaştırma Bakanlığı verilerine göre Boğaz’dan 2030’da 65 bin, 2050’de 95 bin, 2070’te 115 bine çıkacağı söylenmiş. Oysa 2017’de 56 bin 606 olan tanker geçişi 2018’de yine Ulaştırma Bakanlığı verilerine göre 43 bin 999’a düşmüş.
Bu düşüş neden? Bakü-Tıflis-Ceyhan boru hattı şimdiden geçişleri azalttı. Samsun-Ceyhan boru hattı da ciddi oranda azalma sağlayacak. Yani tankerlerle doğalgaz sevkiyatı boru hatları dolayısıyla azaldı.
İktidarın bir diğer gerekçesi tanker kazaları. Oysa son büyük kaza 1994’te olmuş. Alınan önlemler sonrası 1994’ten bu yana trajik bir kaza yaşanmamış. Yeni alınacak önlemlerle de bu risk sıfıra indirilebilir.
Öngörülen model yap-işlet-devlet. Maliyeti karşılayan DEVLET kanalı kontrol edecek. Türkiye Cumhuriyetinin topraklarında başka bir devlet egemenlik sürecek. Bu nasıl bir Millilik, nasıl bir Yerlilik! İktidar milliyetçiliğin ve halkçılığın ne olduğundan bihaber!
Proje Karadeniz kıyıdaşı ülkelerle Montrö konusunda karmaşaya yol açıyor. Daha önce Montrö’nün delinmesini ABD’nin istediği bilinmesine karşın bu egemenlik hakkı nasıl başka bir ülkeye taşınabilir? Son 3 yıldır ABD ile karşı karşıya gelebilmeyi göze almış Ak Parti bu teslimiyete yeniden dönebilir mi? İstese de dönemez. Türkiye Cumhuriyeti buna asla izin vermez.
Proje ile İstanbul ‘da tahmini nüfus artışı 2 milyon. Anadolu’dan İstanbul ‘a göç cazipleşecek. Bu da Türkiye Cumhuriyetinin tarımına balta vurmaya devam etmek demektir. Üretimine balta vurmaya devam etmek demektir. Altyapısı tam anlamıyla rezalet olan İstanbul ‘da olası olmaktan çıkan depremde can kaybı artacak.
Çevre Denetleme raporuna göre arazinin yüzde 52’si tarım alanı, yüzde 6,54’ü çayır, yüzde 7,37’si otlak, yüzde 3,86’sı orman, yüzde 10,87’si göl. Türkiye’nin üretim alanları yani tarlaları, ormanları, otlakları yerleşime açılacak!
Yapılacak Çevre katliamının bedelini halk ödeyecek. Sazlıdere barajı, Küçükçekmece gölü yok olacak. İstanbul ‘un içme suyu kaynakları yok edilecek.
Batı İstanbul adası oluşacak. Kilometrekareye 5 bin kişi düşecek. Bağlantı köprülerle sağlanacak. Olasılıktan çıkan depremde bağlantı hatları kesilirse ulaşım ve gıda güvenliğinde öngörülemez sorunlar yaşanacak.
Proje tamamlandığında yeni bir jeopolitik gerçeklik ortaya çıkacak. Batı İstanbul adasında yaşayan 8 milyon nüfusu korumak için yepyeni bir savunma ve güvenlik geliştirilmesi gerekecek.
Proje daha açıklanır açıklanmaz yeni bir rant alanı ortaya çıktı. İnanılmaz rakamlar konuşuluyor. Kimin eli kimin cebinde? Rantçı, ülke yerine bireysel çıkarını önemseyen kitle atağa geçti. Ancak şu bir gerçek ki; Ak Parti kendi zümresine, yabancılara peşkeş çekilecek rant alanı yaratmış oldu, oluyor, olacak!
80’lerde Özal ile Calp’in “sataaaarım” , “satttırmaaaam” biçimindeki ucuz siyaseti Türkiye Cumhuriyetinin çıkarlarına nasıl emperyal kapitalist darbe vurulmasını gözden kaçırdıysa;
Erdoğan ve İmamoğlu (öne sürülen o) arasındaki “yaparım” , “yapamazsın ” ucuz siyaset atışmaları da, o denli emperyal kapitalizme hizmettir.
Halkçılıkla hiç bir ilgisi yoktur!
Milliyetçiliği teğet bile geçmemektedir!
Vatanseverlikten i harfinin üstündeki nokta kadar nasibini almamıştır!
Kanal İstanbul bir BATAKLIKTIR!
Kanal İstanbul TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN ÜRETİMİNE İHANETTİR!

Bir süre uykuda tutulan Kanal İstanbul adlı ütopik, uçuk, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına hizmet amacı gütmeyen proje yine ortaya çıktı!
İktidar ve muhalefet yine Türkiye Cumhuriyetinin Ulusal çıkarları yerine kendilerini tatmin etmekten öteye gitmeyen atışmalar yapıyor !
Yaptıklarının kendilerini tatminden öte emperyalistleri sevindirdiğini GÖRMÜYOR, DUYMUYOR, BİLMİYOR! (MU ACABA ?).
Yazık çok yazık!
Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Ulusu ülke çıkarları aleyhine ne varsa yapan iktidar ve muhalefetten çektiğini emperyalist ülkelerden çekmiyor!
Türkiye; ekonomik bir krizdeyken, birikim yapılıp kaynakların üretim için ayrılması gerekirken “BETONA MİLYARLARCA LİRA YATIRIM YAPMAK hiçbir akıl ve düşünce ile açıklanamaz.
Bu uçuk projenin ülkeye maliyeti 75 Milyar TL. Yani eski deyimle “kentilyon” ! En son katrilyonda kalmıştınız değil mi? Yani 75 bin kere katrilyon!
İktidar tanker geçişleriyle hakkında yalan söylüyor! Ulaştırma Bakanlığı verilerine göre Boğaz’dan 2030’da 65 bin, 2050’de 95 bin, 2070’te 115 bine çıkacağı söylenmiş. Oysa 2017’de 56 bin 606 olan tanker geçişi 2018’de yine Ulaştırma Bakanlığı verilerine göre 43 bin 999’a düşmüş.
Bu düşüş neden? Bakü-Tıflis-Ceyhan boru hattı şimdiden geçişleri azalttı. Samsun-Ceyhan boru hattı da ciddi oranda azalma sağlayacak. Yani tankerlerle doğalgaz sevkiyatı boru hatları dolayısıyla azaldı.
İktidarın bir diğer gerekçesi tanker kazaları. Oysa son büyük kaza 1994’te olmuş. Alınan önlemler sonrası 1994’ten bu yana trajik bir kaza yaşanmamış. Yeni alınacak önlemlerle de bu risk sıfıra indirilebilir.
Öngörülen model yap-işlet-devlet. Maliyeti karşılayan DEVLET kanalı kontrol edecek. Türkiye Cumhuriyetinin topraklarında başka bir devlet egemenlik sürecek. Bu nasıl bir Millilik, nasıl bir Yerlilik! İktidar milliyetçiliğin ve halkçılığın ne olduğundan bihaber!
Proje Karadeniz kıyıdaşı ülkelerle Montrö konusunda karmaşaya yol açıyor. Daha önce Montrö’nün delinmesini ABD’nin istediği bilinmesine karşın bu egemenlik hakkı nasıl başka bir ülkeye taşınabilir? Son 3 yıldır ABD ile karşı karşıya gelebilmeyi göze almış Ak Parti bu teslimiyete yeniden dönebilir mi? İstese de dönemez. Türkiye Cumhuriyeti buna asla izin vermez.
Proje ile İstanbul ‘da tahmini nüfus artışı 2 milyon. Anadolu’dan İstanbul ‘a göç cazipleşecek. Bu da Türkiye Cumhuriyetinin tarımına balta vurmaya devam etmek demektir. Üretimine balta vurmaya devam etmek demektir. Altyapısı tam anlamıyla rezalet olan İstanbul ‘da olası olmaktan çıkan depremde can kaybı artacak.
Çevre Denetleme raporuna göre arazinin yüzde 52’si tarım alanı, yüzde 6,54’ü çayır, yüzde 7,37’si otlak, yüzde 3,86’sı orman, yüzde 10,87’si göl. Türkiye’nin üretim alanları yani tarlaları, ormanları, otlakları yerleşime açılacak!
Yapılacak Çevre katliamının bedelini halk ödeyecek. Sazlıdere barajı, Küçükçekmece gölü yok olacak. İstanbul ‘un içme suyu kaynakları yok edilecek.
Batı İstanbul adası oluşacak. Kilometrekareye 5 bin kişi düşecek. Bağlantı köprülerle sağlanacak. Olasılıktan çıkan depremde bağlantı hatları kesilirse ulaşım ve gıda güvenliğinde öngörülemez sorunlar yaşanacak.
Proje tamamlandığında yeni bir jeopolitik gerçeklik ortaya çıkacak. Batı İstanbul adasında yaşayan 8 milyon nüfusu korumak için yepyeni bir savunma ve güvenlik geliştirilmesi gerekecek.
Proje daha açıklanır açıklanmaz yeni bir rant alanı ortaya çıktı. İnanılmaz rakamlar konuşuluyor. Kimin eli kimin cebinde? Rantçı, ülke yerine bireysel çıkarını önemseyen kitle atağa geçti. Ancak şu bir gerçek ki; Ak Parti kendi zümresine, yabancılara peşkeş çekilecek rant alanı yaratmış oldu, oluyor, olacak!
80’lerde Özal ile Calp’in “sataaaarım” , “satttırmaaaam” biçimindeki ucuz siyaseti Türkiye Cumhuriyetinin çıkarlarına nasıl emperyal kapitalist darbe vurulmasını gözden kaçırdıysa;
Erdoğan ve İmamoğlu (öne sürülen o) arasındaki “yaparım” , “yapamazsın ” ucuz siyaset atışmaları da, o denli emperyal kapitalizme hizmettir.
Halkçılıkla hiç bir ilgisi yoktur!
Milliyetçiliği teğet bile geçmemektedir!
Vatanseverlikten i harfinin üstündeki nokta kadar nasibini almamıştır!
Kanal İstanbul bir BATAKLIKTIR!
Kanal İstanbul TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN ÜRETİMİNE İHANETTİR!

Bir süre uykuda tutulan Kanal İstanbul adlı ütopik, uçuk, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına hizmet amacı gütmeyen proje yine ortaya çıktı!
İktidar ve muhalefet yine Türkiye Cumhuriyetinin Ulusal çıkarları yerine kendilerini tatmin etmekten öteye gitmeyen atışmalar yapıyor !
Yaptıklarının kendilerini tatminden öte emperyalistleri sevindirdiğini GÖRMÜYOR, DUYMUYOR, BİLMİYOR! (MU ACABA ?).
Yazık çok yazık!
Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Ulusu ülke çıkarları aleyhine ne varsa yapan iktidar ve muhalefetten çektiğini emperyalist ülkelerden çekmiyor!
Türkiye; ekonomik bir krizdeyken, birikim yapılıp kaynakların üretim için ayrılması gerekirken “BETONA MİLYARLARCA LİRA YATIRIM YAPMAK hiçbir akıl ve düşünce ile açıklanamaz.
Bu uçuk projenin ülkeye maliyeti 75 Milyar TL. Yani eski deyimle “kentilyon” ! En son katrilyonda kalmıştınız değil mi? Yani 75 bin kere katrilyon!
İktidar tanker geçişleriyle hakkında yalan söylüyor! Ulaştırma Bakanlığı verilerine göre Boğaz’dan 2030’da 65 bin, 2050’de 95 bin, 2070’te 115 bine çıkacağı söylenmiş. Oysa 2017’de 56 bin 606 olan tanker geçişi 2018’de yine Ulaştırma Bakanlığı verilerine göre 43 bin 999’a düşmüş.
Bu düşüş neden? Bakü-Tıflis-Ceyhan boru hattı şimdiden geçişleri azalttı. Samsun-Ceyhan boru hattı da ciddi oranda azalma sağlayacak. Yani tankerlerle doğalgaz sevkiyatı boru hatları dolayısıyla azaldı.
İktidarın bir diğer gerekçesi tanker kazaları. Oysa son büyük kaza 1994’te olmuş. Alınan önlemler sonrası 1994’ten bu yana trajik bir kaza yaşanmamış. Yeni alınacak önlemlerle de bu risk sıfıra indirilebilir.
Öngörülen model yap-işlet-devlet. Maliyeti karşılayan DEVLET kanalı kontrol edecek. Türkiye Cumhuriyetinin topraklarında başka bir devlet egemenlik sürecek. Bu nasıl bir Millilik, nasıl bir Yerlilik! İktidar milliyetçiliğin ve halkçılığın ne olduğundan bihaber!
Proje Karadeniz kıyıdaşı ülkelerle Montrö konusunda karmaşaya yol açıyor. Daha önce Montrö’nün delinmesini ABD’nin istediği bilinmesine karşın bu egemenlik hakkı nasıl başka bir ülkeye taşınabilir? Son 3 yıldır ABD ile karşı karşıya gelebilmeyi göze almış Ak Parti bu teslimiyete yeniden dönebilir mi? İstese de dönemez. Türkiye Cumhuriyeti buna asla izin vermez.
Proje ile İstanbul ‘da tahmini nüfus artışı 2 milyon. Anadolu’dan İstanbul ‘a göç cazipleşecek. Bu da Türkiye Cumhuriyetinin tarımına balta vurmaya devam etmek demektir. Üretimine balta vurmaya devam etmek demektir. Altyapısı tam anlamıyla rezalet olan İstanbul ‘da olası olmaktan çıkan depremde can kaybı artacak.
Çevre Denetleme raporuna göre arazinin yüzde 52’si tarım alanı, yüzde 6,54’ü çayır, yüzde 7,37’si otlak, yüzde 3,86’sı orman, yüzde 10,87’si göl. Türkiye’nin üretim alanları yani tarlaları, ormanları, otlakları yerleşime açılacak!
Yapılacak Çevre katliamının bedelini halk ödeyecek. Sazlıdere barajı, Küçükçekmece gölü yok olacak. İstanbul ‘un içme suyu kaynakları yok edilecek.
Batı İstanbul adası oluşacak. Kilometrekareye 5 bin kişi düşecek. Bağlantı köprülerle sağlanacak. Olasılıktan çıkan depremde bağlantı hatları kesilirse ulaşım ve gıda güvenliğinde öngörülemez sorunlar yaşanacak.
Proje tamamlandığında yeni bir jeopolitik gerçeklik ortaya çıkacak. Batı İstanbul adasında yaşayan 8 milyon nüfusu korumak için yepyeni bir savunma ve güvenlik geliştirilmesi gerekecek.
Proje daha açıklanır açıklanmaz yeni bir rant alanı ortaya çıktı. İnanılmaz rakamlar konuşuluyor. Kimin eli kimin cebinde? Rantçı, ülke yerine bireysel çıkarını önemseyen kitle atağa geçti. Ancak şu bir gerçek ki; Ak Parti kendi zümresine, yabancılara peşkeş çekilecek rant alanı yaratmış oldu, oluyor, olacak!
80’lerde Özal ile Calp’in “sataaaarım” , “satttırmaaaam” biçimindeki ucuz siyaseti Türkiye Cumhuriyetinin çıkarlarına nasıl emperyal kapitalist darbe vurulmasını gözden kaçırdıysa;
Erdoğan ve İmamoğlu (öne sürülen o) arasındaki “yaparım” , “yapamazsın ” ucuz siyaset atışmaları da, o denli emperyal kapitalizme hizmettir.
Halkçılıkla hiç bir ilgisi yoktur!
Milliyetçiliği teğet bile geçmemektedir!
Vatanseverlikten i harfinin üstündeki nokta kadar nasibini almamıştır!
Kanal İstanbul bir BATAKLIKTIR!
Kanal İstanbul TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN ÜRETİMİNE İHANETTİR!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.