Kadın, milletlerin kültürüdür!

Karacabey Büyük Birlik Partisi Yönetim Kurulu Üyesi
Kemalettin Gider,”8 Mart Dünya Kadınlar Günü” nedeni ile ilgili açıklama yaptı.

            Toplumun
temelinin aileye, ailenin ise kadınların varlığına bağlı olduğunu belirten
Gider, “Her yönden gelişmiş toplumların arka planına baktığımızda aileyi
huzurlu bir şekilde idare etmesini bilen kadınları görmekteyiz. Bütün
fedakârlığı ile ailenin temel taşı olan kadınlarımız, huzurlu mutlu ve
geleceğinden emin fertler yetiştirmek için olağan üstü gayret göstermektedir.
Dolayısıyla kadının olmadığı ya da ihmal edildiği toplumların sağlıklı olması
ve gelişme göstermesi mümkün değildir” dedi.

            Tarihin
her devrinde Türk kadınının takdir edilecek fedakârlıklar ortaya koyduğunun
altını çizen Gider, “Aile ortamında fertlerin rahatı ve huzuru için
yorulmadan çalışan kadın, Kurtuluş Savaşımızda cephe gerisinin kahramanı oldu.
İstiklal Savaşı’nda canını gayretini ortaya koyan kadınlarımız, bu vatan ve millet
için canını feda etmeye hazır nesilleri de yetiştirmişlerdir” diye konuştu.

            Kemalettin
Gider, sözlerini şöyle sürdürdü; “Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip
olmak yolunda verdiği mücadelenin başlangıcı kabul edilen 8 Mart’ı içten
duygularımla kutluyorum. Kadına yalnızca 8 Mart’ta değil, yılın her gününde
gereken değerin verilmesinin gerekliliğine inandığımızın altını çiziyorum.

            Bütün
kadınlar, ‘Anne’ oldukları için özeldir, ama bilhassa da Türk kadını tarihte ve
bugün üstlendiği sorumluluklar nedeniyle çok daha özeldir. Kadın; milletlerin
kültür aktarıcısıdır. Aynı zamanda sevgi ve şefkat kaynağıdır. Her güzelliğin
arkasında, her büyüklüğün ve yüceliğin arkasında hep kadının asil çehresi
görünmektedir.

            Hz.
Muhammed (sav) döneminde kadınların aile ve toplum içindeki statüsü, rollerinin
tahlili ve kadın-erkek ilişkilerinin mahiyetinin değerlendirilmesi İslam’ın
kadına bakışı hakkında bilgi verecektir. İslam, bir insan olarak kadını erkek
ile eşit statüde kabul eder ve gerek yaratılış gerekse hak ve sorumluluklar
yönünden erkeklerle eşit konumda olan bir kadın portresi çizer.

            Cumhuriyet
tarihimize bakacak olursak, İstiklâl Savaşı da gösterir ki kadın-erkek,
yaşlı-genç, çoluk-çocuk omuz omuza bir mücadelede Türk kadını en az erkeği
kadar fedakârlıklarda bulunmuş.  Bazen
ekmek, bazen mermi taşıyarak, askere silah yaparak, bazen kandil ışığında
kardeşi Mehmetçiğin yarasını sararken bazen de Mehmetçiklerle birlikte omuz
omuza savaşarak bu özelliğini ortaya çıkartmıştır.

            Atatürk,
1930 yılında çıkardığı seçme-seçilme hakkı ile kadını ayrı bir noktaya
taşımıştır. Türk kadını bu hakkını dünya üzerindeki diğer kadınlardan çok daha
önce almıştır.

Kadınlarına sahip çıkan ve hak ettiği değeri veren bir
cemiyet elbette ki yücelmeyi de hak eden bir cemiyet olacaktır.

            Unutulmamalıdır
ki; büyük devletler ve büyük adamlar, büyük kadınların eseridir.

Yapılması gereken; kadınlarımızın eğitim düzeyinin
yükseltilmesi, kadınlarımıza ekonomik özgürlük kapılarının aralanması, sosyal
ve siyasi alanda aktif hayatın içine çekilerek; siyasette, ticarette, eğitimde
ve sosyal hayatımızda erkeklerle eşit haklara sahip olmasını sağlamaktır.

            Türkiye’de
kadına karşı ayrımcılığın, şiddetin, cinsel istismarın, eğitimin önündeki
engellerin ve benzeri uygulamaların sona erdirilmesi için zihinsel bir reforma
ve kültürel değişime ihtiyacımız var. Özgürlüklerin yaygınlaştırılmasını
istiyorsak öncelikle zihinlerin, düşüncelerin özgürleştirilmesini savunmalıyız.

Bu duygu ve düşüncelerle, başta Karacabey’li kadınlarımız
olmak üzere tüm kadınlarımızın “8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyor, saygılar
sunuyorum.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.