Vergi reformunda sınıfta kalmak

Ödediğimiz vergilerin toplamı olan üstlendiğimiz vergi
yükünü iktisadi yaşamımızın bir kamu maliyeti olarak görebiliriz. Toplum olarak
ödediğimiz toplam vergi miktarının milli gelire oranı ise ülkemizin üstlendiği vergi
yükünü gösterir. Vergi yükünde OCDE ülkeleri ortalaması % 36,2 iken, ülkemiz  %32,8’lik bir oranı on yıllık yükselen bir ivme
sonunda yakalamış bulunmaktadır. Bu oran, milli gelirimizin  % 32,8’ ini vergilendirirken, Avrupa ortalamasının
biraz altında kaldığımızı göstermektedir. Ancak esas sorun vergi yükünde değil,
vergi yükünün dağılımında olduğu gerçeğidir. Vergi yapımıza baktığımızda
vergileri dolaylı ve dolaysız olarak iki guruba ayırabiliriz Dolaylı vergiler
satın alınan ürünlerin veya hizmetlerin fiyatları içine giydirilmiş, kaçırılması
imkansız son durağı tüketici olan, gelirin harcanması işlemini vergilendiren
vergilerdir. Vergiyi gelirden değil de üretimden aldığımızda vergide
adaletsizlik ortaya çıkmaktadır. Dolaylı vergiler varlıklı insan ile imkanı
olmayan insanı,  aynı miktarda vergi ödemeye
mecbur bırakmaktadır. KDV, ÖTV, Tekel vergileri, harçlar, taşıt alım vergisi, akaryakıt
tüketim vergileri bu adaletsiz vergilerin örneklerinden bazılarıdır. .Dolaysız
vergiler ise ticaret yapan şahıs ve kurumların kazançları üzerinden veya çalışanların
bordrolarından kesilen gelirin elde edilmesine ilişkin işlemleri vergilendiren
vergilerdir. Kurumlar gelir, emlak, motorlu taşıtlar, veraset ve intikal
vergileri gibi. Ülkemizde 2009 Ocak- Kasım ayları arasında toplanan 125,9
milyar TL. Verginin %68’ini dolaylı %31,5’ini dolaysız vergiler oluşturmaktadır.
Dolaylı vergilerde dünyanın en düşük oranı olan %17,6’lık bir oranı vatandaşına
uygulayan ABD’yi gösterebiliriz. .OECD ülkelerinde ise %30 ortalamaya sahip
olan bir dolaylı vergi uygulaması tatbik edilmektedir. Ülkemizde uygulanan bu    %68’lik dolaylı vergi oranı bize ne yazık ki
istenmeyen bir dünya şampiyonluğu getirmektedir. Anayasamızın 73. maddesi vergi
yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacı olduğu
hükmüne yer vermektedir. Ekonomimizdeki yüksek kayıt dışılık nedeniyle dolaysız
vergilerin tahsilatı beklentilerin çok altında gerçekleşmektedir. 2008 yılı
gelir vergisi beyannamelerine baktığımızda bunu kolaylıkla görebiliriz. Yüzde
50’lere varan kayıt dışılık, vergi gelirlerini aşağı çekmekte, dolayısıyla
bütçe açığı olarak karşımıza çıkmaktadır. 2009 yılında ülkemizde 250 milyar dolarlık
bir ekonomik faaliyetin kayda alınamadığını, bununda 59 milyar dolarlık bir
vergi kaybına neden olacağı tahmin edilmektedir. Burada oluşan vergi kaybının vergi
erkince en hızlı ve kolay yöntem olarak adaletsiz yani dolaylı vergilere
yüklenerek (Zam yaparak) doldurulduğunu üzülerek görmekteyiz. Bu da dar ve
sabit gelirliler üzerinde ağır bir yük oluşturmakta, Kayıt dışı ekonomiyi
genişletmekte, bütçe açıklarının dar gelirlilerce finanse edilmesine sebep
olmaktadır. Rakamlar sistemin Varlıksızdan varlıklıya kaynak aktarılmakta olduğunu
göstermektedir. Ülkemizin bozulan sosyal dengeleri,  toplumsal uzlaşmaya dayalı, ekonomik amaç ve
politikaların, sosyal ve ekonomik gerçeklere uygun hale getirildiği, yatırımı, istihdamı,
ihracatı hedefleyen çok. ciddi köklü bir vergi reformunun acilen yapılmasını gerektirmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.