İnternet Çocukları ‘TIK’ladı

Gözünü bilgisayara açan çocukların bilgisayar düşkünlüğüne kızardınız hani hep.
Bütün gün bilgisayar başından kalkmıyor derdiniz.
O çocuk bir küçük ekran karşısında bütün gün ne yapıyor anlamazdınız.
Bilgisayarları masa üstünden alıp ceplerine koydukları zaman da şaşırdınız.
Ellerinde telefon bütün gün vik vik vik dediniz.
Artık çağ bu çağ dedik, çağ size uymaz siz çağa uyacaksınız dedik, bazı dinlediniz, bazı dinlemediniz.
Eskinin peşinde koşarken kendinizi yenileyemediniz.
Eskiyi de muhafaza edin, unutmayın, lakin duruşunuzu da update edin dedik, kulak arkası ettiniz.
Bakın gözünü bilgisayara açan o çocuklar sayesinde birleştik ve kendimize geldik…
Anaları babaları darbe görmüş, kulağı bükülmüş 80’lerin sessiz çocukları değil onlar.
Onlar bu iktidar başa geldiğinde henüz bebek olup da iktidarın içinde büyüyen 90’lılar.
Dünyayla bütünleşmiş, çağı yakalamış, hatta ve hatta çağa yön vermiş çocuklar.
Ülke üzerinde gittikçe artan baskının, sınırlamaların, yasakların sebebini anlayamayan ve bütün bu dayatmaları reddeden çocuklar.
Farklı ülkelerde, gençliğini özgürce yaşayan akranlarıyla an be an iletişim içerisinde olan çocuklar.
Niçin biz de ….? diye sorgulayan çocuklar.
Onlara kaymak tabaka dediniz ya hani, evet haklısınız.
Onlar kaymak tabaka çocuklar.
Hepsi üniversitelerde, hepsi kültürle sanatla yoğrulmuş, hepsi insancıl, hepsi yardımsever, hepsi kendi çöpünü toplayacak kadar asil, hepsi parti üzeri, ideoloji üzeri, din üzeri, renk üzeri çocuklar.
Araya karışan çapulculara ve bu direnişi kendilerine mal etmek isteyen siyasilere dur diyebilen çocuklar.
Onlar bir ağaca sahip çıkarak kaldırdılar başlarını.
Sandınız ki bütün mesele bir ağaç.
Değildi efendi değildi.
O ağaç sadece bir semboldü.
Bunu bile anlamadınız ya, daha ne diyelim.
Gazlaya gazlaya daha fazla gaz verdiniz millete.
Çoğalıp çoğalıp çıktılar karşınıza.
Başkaldırı İstanbul’dan başladı, bütün yurda yayıldı.
O çocuklardan ibret alan herkes bunca yıl sustuklarını kustu çıkardı.
Bu arada siz de boş durmadınız, ulusal medyayı susturdunuz,
Susturdunuz da ne oldu,
Beğenmediğiniz o internet çocukları an be an yayın yaptı dört bir yandan.
Biz de onlarla birlikte idik bu mücadelede.
Gazdan yanan gözlerinin acısı, alamadıkları nefesin daralması, kırılan kemikleri, sürüklenen bedenleri…
Her şeye rağmen tekrar tekrar ve daha da çoğalarak gelişleri.
Biliyorsunuz değil mi?
Bu bir direniş değil, bu bir diriliş…
Hani bıçak kemiğe dayandı deyip duruyorduk ya, işte artık bıçak kemiği kesti…
Durup durup gazlama emri vereceğinize Akil İnsanlarınızdan bir heyet oluşturun da sorgulayın acaba bütün bunlar neden oldu?
Sosyologlara, psikologlara, toplum bilimcilere danışın.
Ve mümkünse damla damla biriktirdiğiniz isyanın suçunu ona buna atmayın.
Çamuru oraya buraya sıvamayın…
Sıvamaya kalkıştığınıza göre belli ki aslında her şeyin nedenini bal gibi biliyorsunuz.
Gözümüze baka baka farklı konuşup, bize yedirmeye kalkışıyorsunuz.
Yiyiyor muyuz?
Pardon,
Artık değil…
.
cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.