İMARET İMAMI’NDA YENİDEN YARGILANMA KORKUSU!

Karacabey İmaret İmamı Mustafa Çolak’ı bilmem tanımayan kaldı mı? Hani şu 2007’de İmaret’e atandıktan sonra, gül gibi geçinip, huzur içinde yaşayan Selimiyelileri birbirine düşüren İmam’dan söz ediyorum.
Ne imam ama, mübarek gökten zembille inmiş sanki. İmaret’te bismillah der demez, daha önce uygulanan kamu mallarının ihale ile satış geleneklerine son vermiş.
Anlayacağınız, yasaları yok sayarak cami bahçesindeki ağaçlardan her yıl toplanan 1ile 1.5 ton arasındaki ihalesiz zeytin satışlarına başlamış.
Neden acaba?
Zeytinden elde edilen yağların nerede ve nasıl buharlaştığı bilinmiyor.
2012 yılına kadar derneği bile olmayan camide makbuzsuz toplanan bağışlar için Karacabey Ziraat Bankası’nda açılan ayrı bir hesabın nedenini kimse anlayamıyor.
Cesarete bak, kamuya ait zeytinleri 7 yıl boyunca ihalesiz okut, şeffaflık getirilmesini ve şaibelerin ortadan kaldırılmasını isteyen Selimiyelileri, “Siz bu caminin cemaati değilsiniz” diyerek ötekileştir.
Amaç, bağcı dövmek mi, yoksa üzüm yemek mi? Anla anlayabilirsen.
Henüz Fetö’nün ve Fetöcülerin pek belli olmadığı dönemin müftüsü tarafından açıkça kollanan İmam Selimiye’yi adeta kışlaya çeviriyor.
Selimiyeliler, uzun yıllar sonra ibadete açtıkları camide şeffaflık istiyor ve bu konuda kararlılık gösteriyor.
Ova’dan gelen İmam da, kendisine soru yöneltmeye çalışanlara, durduk yerde kargaşa yaratarak, “Siz Tatarlar Camii’sinin cemaatisiniz, gidin orada namaz kılın” diyerek, Selimiyelileri İmaret’ten kovuyor.
Neden acaba?
Sonunda ne oluyor biliyor musunuz? Hem suçlu, hem güçlü görüntüsü içindeki İmam, İmaret’teki ilginç gelişmelerin açığa çıkması için Cumhuriyet Savcılığı’na başvuran cami cemaatinden Ali Osman Erdim ile Selimiyelilerin görüşlerini kamuoyunun gündemine taşıyan Meltem Gazetesi hakkında dava açıyor. İmam, kendisine hakaret edildiğini ve bu nedenle maneviyatının incindiğini ileri sürerek toplam 10 bin TL. tutarında tazminat istiyor. Karacabey 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ise İmamın yüzüne tokat gibi çarparak “Olmaz” kararı veriyor.
Mahkemenin gerekçeli kararının özetini birlikte okuyalım: “Ali Osman Erdim’in şikâyetçi olması, gerek basında yer alan haberler, gerekse zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinler hakkındaki uygulamanın değişmesi nedeniyle mahalle halkının kaygıları değerlendirildiğinde normaldir. Zayıfta olsa Ali Osman Erdim’in şikâyet hakkını kullanmasını gerektirecek emareler bulunmaktadır.
Davacı hakkında yürütülen soruşturma delil yetersizliği nedeniyle takipsizlikle neticelenmiştir. Davalının şikâyet hakkını kullandığı, açıklanan nedenlerle davalının şikâyet hakkını kullanmasının, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı görüşüne varılarak, davacının davasının reddine karar verilmiştir.”
İmam efendi, n’olacak şimdi?
Mahkemenin gerekçeli kararını aldıktan sonra konuşan Ali Osman Erdim, “Hem suçlu, hem güçlü gibi görünenlerin devri kapandı. Hiç kimse adaleti adaletsizlikle inşa edemez. İmaret dosyasındaki usulsüzlükler ortada iken nedense Müftülük, Kaymakamlık ve Cumhuriyet Savcılığı bunları görmezden geldi. İmamın Koruma melekleri şimdi nerede? Paralelci gibi görünenler yok olurken, Selimiye’de gergin ve şaibeli bir ortam bıraktı. İmaret’te tonlarca zeytin ve zeytinyağı ihalesiz satıldı. Kamu malı ihalesiz satılırken açıkça suç işlendi. Yasal sıfatı olmayan “Temsil Heyeti” tarafından hazırlanan düzmece raporlarla bu yolsuzluklar sözde kapatıldı. 2012’ye kadar dernek bile olmayan camide, yıllarca makbuzsuz bağış toplandı. Hiç bir yasallığı olmayan bu uygulamalar suç değil midir? Temsil Heyeti diye yaratılan bir görüntünün hazırladığı düzmece raporlarla usulsüzlükler karartılmaya çalışıldı ve yargı yanıltıldı. Oysa, sözde Bilirkişi Raporları’nda bile tarihlerle oynandığı ve rakamların birbirini tutmadığı açıkça görülüyor. İmaret’teki gerginliğin bitmesi ve şaibeli ortamın şeffaflaşması için yargıya yeniden başvurmayı düşünüyorum. Gerçek adaletin er ya da geç tecelli edeceğine inanıyorum” dedi.
“Yalan söyleyen bir imamın arkasında namaz kılınmaz” diyen İmaretliler şeffaflıktan yana kararlı mı kararlı.
Şaibeli ortamın aydınlanmasını namus borcu gibi gören Ali Osman Erdim, Selimiye’deki gergin ortamın sonlandırılması için yasal yolları sonuna kadar yeniden kullanacağı konusunda kararlı mı kararlı.
Müftü uçtu. Kaymakam uçtu. Savcı uçtu.
Koruyucu melekleri un ufak olan İmaret İmamı’nı bastı mı bir korku?
İmam efendi, n’olacak şimdi?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.