“İlk dersimiz, önce ahlak ve maneviyat”

Karacabey Saadet Partisi İlçe Eğitim Başkanı Engin Pakdemir, yeni eğitim ve öğretim yılının hayırlı olmasını dileyerek, “Okullarda ilk dersimiz önce ahlak ve maneviyat olmalıdır” dedi.
Pakdemir yaptığı yazılı basın açıklamasında; “Öncelikle yeni eğitim ve öğretim yılının öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz ve velilerimiz açısından en hayırlı bir şekilde geçmesini diliyoruz ve temenni ediyoruz. Eğitim insan hak ve hürriyetlerinin vazgeçilmez bir unsurudur. En başından itibaren her türlü kimliğe ve inanca aynı ideolojiyi dayatan tek tip bir eğitim anlayışının temel insan hak ve hürriyetleri ile bağdaşmadığı aşikârdır. İnsanın varoluşuna dair kadim gerçeği yok sayan, köksüz ve pozitivist bir tarih anlayışını temel gerçeklikmiş gibi dayatan müfredatın her şeyden önce kendisi problemdir. Sınav sistemine ya da eğitim süresine dair eleştirilerin müfredatın bizzat kendisinin problem oluşunu örtbas ettiği de bir vakıadır” ifadelerini kullandı.
Pakdemir, açıklamalarına şöyle devam etti: “Öğrenme, öğretme, inandığı gibi yaşama ve inandığı değerler etrafında örgütlenme hakları inanç ve düşünce özgürlüğünün değişmezleri olurken kadim değerlerimizin kültür düzeyine indirgenmesi, pagan ve putperest Batı düşüncesinin sorgulanmaksızın tek gerçek kabul edilmesi inanç ve düşünce hürriyetinin kısıtlanmasından öteye değildir. Rekabete dayalı ve yarışmacı bir anlayış temelinde işletilen eğitim süreci konfor ve hazzı önceleyen; kendini düşünen; mutluluğu tüketimde arayan; aile bağlarını, akrabalık ilişkilerini ve toplumsal dayanışmayı çıkara indirgeyen bir zihin yapısının oluşmasına sebep olmaktadır. Ülkemizde son zamanlarda yaşanan kaos ortamında insanlarımızın birbirlerine karşı merhametsizce ve acımasızca davranmasında, şiddete başvurmaktan çekinmemesinde uygulanan eğitim politikalarının rolü göz ardı edilemez. İnsan varlığının değil bizzat varlıklı oluşun kutsandığı; hiçbir derde deva olmayan düşüncelerin bilim diye okutulduğu ama peygamberlerin yok sayıldığı; ırk merkezli yaklaşımların temel alındığı fakat inancın hor görüldüğü eğitim politikalarından vazgeçilmediği müddetçe toplumsal çözülmelerin önüne geçilemeyecektir.
Ya kazan ya kaybet
Öte yandan Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemine baktığımızda yeni sistem tek sınavlı sisteme göre ”ya kazan ya kaybet” kaygısını azaltacak ancak eğitim sisteminin temel meselelerine bir çözüm getirmeyecektir. Öğrenciler yine matematik merkezli ölçülmeye devam edecekler, birçok özel yetenekleri soru eşitliğine dayanan bir mekanizma ile yok sayılacaktır. Diplomanın ekonomik açıdan bir sınıf atlama aracı olarak görülmesi çoklu sınav sisteminde öğretmenler üzerindeki baskıyı daha da artıracaktır. Sınav konsepti müfredatın tüm ülkede eş zamanlı olarak öğrencilere aktarılması zorunlu kılarken bir branş öğretmeninin en azından rahatsızlığı sebebiyle yokluğunun telafisi üzerine getirilen çözümlerin nasıl işleyeceğini birlikte göreceğiz. Öğretmenlerden bir müfredatı aynı sürede birebir öğretmelerini istemek öğrenciler arasındaki öğrenme farklılığını yok saymaya, birçok öğrencinin derslerden tamamen kopmasına yol açacağı gibi öğretmenleri de iş makinesine dönüştüreceği hususunda endişe ediyoruz. Öğretmenler standartlaştırılırken ders işleyişinde eğitimde bir gereklilik olduğunu düşündüğümüz esneklik ortadan kaldırılmış olacaktır.
Belirli dersleri temel ders kabul edip sınavlar bu derslerin içeriğine göre yapıldığında öğrenciler de öğretmenler de bu derslere yoğunlaşacak; resim ve müzik gibi derslerin öğrenci gelişimi üzerindeki etkisi yok sayılmış olacaktır. 128 bin öğretmen açığının olduğu söylenirken son yayımlanan Kanun Hükmünde kararnameler ile açığa alınan ve meslekten ihraç edilen öğretmenlerle birlikte bu sayı 200 bini geçmiş durumdadır. Devletimizin bir an önce bu meseleye çözüm üretmesi, bunu yaparken de liyakat esasını temel alması gerekmektedir.
Okul ya da bir başka kurum inancımızın gereği olarak İslam’ın öngördüğü şekilde yaşamak isteyen çocuklarımızın ve gençlerimizin önünde engel olmamalıdır. Her türlü yönetmelik ve uygulama insanların inanç ve düşünce özgürlükleriyle ters düşmemelidir. Ülkemizin ve dünyanın adaleti, kardeşliği, paylaşmayı ve merhameti önceleyen; inancını ve kimliğini koruyarak başkalarının da hak ve hukukunu gözeten; kendi yaşama zevkini değil başkalarını yaşatma aşkını içselleştiren; gösterişsiz, nümayişsiz, sabırlı ve azimli bir şekilde yeni bir dünyanın oluşumu için çalışan nesillere ihtiyacı vardır. Her şeye rağmen öğretmenlerimizin sistemden ve dayatmalardan kaynaklanan sıkıntıları aşarak çocuklarımızın ve gençlerimizin kalplerinde iyinin, doğrunun, faydalının ve adil olanın yer bulmasının gayretinde olacağına inanıyoruz. Onun için ilk dersimiz “önce ahlak ve maneviyat” diyoruz. Geleceğimizi kendilerine emanet edeceğimiz yavrularımızın yaratılış gayelerinden bihaber, hesap gününden uzak, başıboş bir şekilde yetiştirilmemesi temennisiyle yeni dönemin hayırlı olmasını diliyorum. Öğrenci kardeşlerimize ve göz bebeğimiz olan eğitimcilerimize canı gönülden başarılar diliyorum.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.