İ S L A M D A Z E K A T

A-Zekât’ın Kısaca Anlamı ve Mahiyeti.
Zekât, sözlükte; artma, çoğalma, temizlik, bereket ve güzel övgü anlamlarına gelmektedir.
Fıkhî bir terim olarak Zekât; Allah rızası için belli mal çeşitlerinin belirli bir bölümünü, Allah Teâlânın belirlediği bir kısım müslüman fakirlere, kayıtsız ve şartsız bir şekilde mülk olarak vermektir.
İslâmın beş şartından biri olan malî bir ibadettir. Farziyeti; Kitap (Kur’an), sünnet ve icma ile sabittir. Hicretin ikinci yılında farz kılınmıştır.
Zekât fevri, yani, zamanı gelince geciktirilmeden hemen verilmesi gereken bir ibadet olup, özürsüz geciktirilmesi günahtır.
B-Zekât Kimlere Farzdır?
Zekât; maslüman, akıllı, hür ve ergenlik çağına girmiş olan, ayrıca borçları çıktıktan sonra geriye kalan malı nisap miktarı’ndan az olmayan kimselere farzdır.
Aydıca zekâtı verilecek malın ise; nisap miktarı olması, hakikaten veya takdiren artıcı olması, nisap miktarı olan malın üzerinden kamerî bir yılın (354 günün) geçmiş olması gerekir.
C-Nisap Miktarı Bir Mala Sahip Olmak Ne Demektir?
Nisap; Dinimizin bir şe için koyduğu belli bir ölçü ve miktar demektir. Zekâtla ilgili olunca, bir müslümana zekâtın farz olabilmesi için ölçü olarak tesbit edilen bir miktardır. Borcundan ve temel ihtiyaçlarından başka bu kadar malı veya parası olan bir kimse, dinimize göre zengin sayılır ve bunun üzerinden bir kamerî yıl geçince zekât vermekle sorumlu olur. 
Zekâtla mükellef olmanın asgarî sınırı sayılan nisap miktarları: Altın : 80.18 gram  (20 miskal), Gümüş: 56l gr. (200 dirhem), Para:Altın veya gümüş  nisabı değerinde mal, Koyun ve Keçi:Kırk koyun veya keçi, Sığır:Otuz sığır, Deve : Beş deve.
Dinimizde zekât matrahı dışında tutulan aslî ve temel ihtiyaçlar (havaic-i asliye/aslî ihtiyaçlar):
Zekât vermekle yükümlü olanın oturduğu ev, bu ev için gerekli olan eşya, kışlık ve yazlık giysiler, binek vasıtaları,gerekli olan ve ticaret için olmayan kitaplar, sanatkârların sanatları için gerekli olan aletler, bir yıllık nafaka. Bunlar için zekât vermek gerekmez.
D-Zekâtın Sahih  (Geçerli)  Olması İçin Gerekli Olan Şartlar:
Zetâtın geçerli olabilmesi için iki şartın yerine getirilmesi gerekir. Bunlardan biri  eksi olursa verilen zekât sahih, yani geçerli olmaz:
1-Niyet: 
Zekâtımızı bir fakire verirken veya fakirlere vermek üzere zekât ayırırken, bunun zekât olduğuna niyet edilmesi şarttır. Kalb ile niyet edilmesi yeterlidir, dil ile söylenmesi gerekmez. Niyetin,  zekâtı ödeme zamanına yakın olması gerekir. Bir kimse bir malı yoksula niyetsiz olarak verse, sonradan niyetlense, eğer zekât olarak verilen mal henüz fakirin elinde mevcut ise, niyet geçerlidir, Fakat eğer mal fakirin elinden çıkmış ise artık niyet geçerli olmaz. Zekat vermekle yükümlü olan bir kimse, zekâtını bizzat vereceği gibi, bir başkasını vekil ederek de verebilir.
2-Temlik:
Temlik, zekât olarak verilecek mal veya paranın mülkiyetinin, zekâtı alan kimsenin mülkiyetine aktarılması, geçirilmesidir.
E-Zekât Verilmesi Gereken Mallar ?
1-Altının Zekâtı:
Altının nisabı 80.18 gramdır. Nisap miktarına ulaşan altının üzerinden bir yıl geçince, tamamının kırkta birinin (yüzde iki buçuk) zekât olarak verilmesi gerekir.  Altın ister ziynet eşyası, ister kap-kacak olarak kullanılsın, hepsi zekâta tabidir.
2-Gümüşün Zekâtı:
Gümüşün nisabı 561 gramdır. Gümüş de ister süs eşyası, ister kap-kacak olarak kullanılsın, hepsi zekâta tabidir.
3-Ticaret Mallarının Zekâtı:
Hangi cinsten olursa olsun ticaret mallarının değeri, altın veya gümüşten birinin nisabına ulaşırsa, zekâtının verilmesi gerekir. Ticaret mallarının sadece kârlarından, yani gelirlerinden değil, malların kendilerinin kırkta birinin de zekât olarak verilmesi gerekir.
Ticaret için olmayan ev, dükkan,  âlet ve nakil araçlarından zekât lazım gelmez. Bunların kira ve gelirleri olarak elde edilen paralar nisap miktarına ulaşıp üzerinden de bir yıl geçtiği veya diğer paralara ilâve  edildikleri taktirde, zekâtlarını vermek gerekir.
4-Paraların Zekâtı:
Elde bulunan kağıt paraların değeri; ticaret malı, altın veya gümüşten birinin nisabına ulaştığı takdirde zekâta tabi olur. Mevcut para tek başına nisap miktarını bulmazsa, varsa altın, gümüş ve ticaret malları ile birleştirilir ve hepsinin toplamı nisap miktarını bulursa zekâtlarının verilmesi gerekir.
Menkul kıymetler borsasında hisse senetleri, şirketler tarafından çıkarılan tahviller  ticari bir mal gibi olduğundan dolayı, bunların
değerleri üzerinden, kırkta bir (yani yüzde iki buçuk) zekât verilmesi gerekir.
Bonolar, yapılan alışveriş sonucunda müşterilerden borç karşılığı alınan senetlerdir. Bunlar da kuvvetli alacak sayılırlar ve bunlarında kırkta birinin (yüzdeikibuçuk) zekâtlarının verilmesi gerekir.
5-Hayvanların Zekâtı:
a)Develerin Zekâtı
Devenin nisabı beştir, beşten az olan deveye kurban düşmez.
b)Sığırların Zekâtı
Sığırın nisabı otuzdur. Otuz sığırdan azına zekât yoktur. Sığırların sayısı otuza ulaşıp, üzerinden bir yıl geçince, zekât olarak iki yaşına giren erkek veya dişi bir dana verilir.
c)Koyun ve Keçilerin Zekâtı:
Koyun ve keçinin nisabı kırktır.. Kırktan az olunca  zekât düşmez. Koyun ve keçinin sayısı kırk olup üzerinden de bir kamerî yıl (354gün) geçince bir koyun zekât olarak verilir ve 120’ye kadar böyle devam eder. Yüzyirmi birden ikiyüz bire kadar iki koyun veya keçi,  ikiyüzbirden dörtyüz’e kadar üç koyun; döryüzde dört koyun verilir. Bundan sonraki her yüz adet için bir koyun daha ilâve edilir.
Bir yaşına girmeyen koyun ve keçilere zekât düşmez, ancak aralarında yaşını dolduran bir koyun veya keçi bulunursa buna bağlı olarak zekâta tabi olurlar. Sığır ve deve yavrularında da durum böyledir.
Hayvanların zekâtlarında, belirlenen hayvanlar zekât olarak verilebileceği gibi, değerleri de verilebilir.           Zekât hayvan olarak verildiği takdirde, en düşüğü veya en iyisi değil, orta durumda olanı verilir.
Ticaret için beslenen hayvanların zekâtı, diğer ticaret malları gibi değerleri üzerinden verilir.
6-Arsa Ve Dairelerin Zekâtı:
Ticaret niyeti olmaksızın, mülk edinmek gayesi ile edinilen arsalar, kıymetleri itibarile zekâta tabi olmazlar. Getirdikleri kira var ise, getirdikleri kira bedelleri üzerinden, kırkta biri (yüzdeikibuçuk) zekât olarak verilir.
Ticaret maksadıyla alınan arsalar ise, parsellenerek veya tüm olarak satışa arzedildiklerinden, ticaret eşyası kısmına girerler. Bunların kıymetleri üzerinden kırktabir zekâtları verilir.
İnşa edilerek kiraya verilen veya oturulan binaların kıymeti üzerinden zekâtı yoktur, ancak getirdikleri kiraların kirttabir’i zekât olarak verilir.
Satış için inşa edilen bina ve apartman daireleri, ticaret malı sayıldıklarından dolayı, bunların da rayiç kıymetleri üzerinden, kırktabir (yüzde iki buçuk) zekât verilir.  
7-Toprak Mahsüllerinin Zekâtı (Öşür) :
Yılın çoğunda arazi, yağmur veya nehir suyu ile sulanır ve yerden çıkan ürün, arazinin bir geliri olarak elde edilirse, ürünün onda birinin zekât olarak verilmesi gerekir.
Ancak eğer arazi başka vasıtalar kullanılarak sulanırsa, ürünün yirmide biri zekât olarak verilir.
        Çıkan ürünün hepsi yok olursa, artık bunun zekâtı da yoktur.Sadece bir kısmı yok olursa, kalanın zekâtı verilir.
        Arazi ürünlerinde nisaba ulaşma ve üzerinden bir yıl geçme şartı aranmaz.
8-Alacakların Zekâtı :
Ödünç olarak verilen paralar ile, ticaret mallarının bedeli olan alacaklar, kuvvetli alacaklardır. Bunlar tahsil edildikleri zaman, geçmiş yılların zekâtlarını da, vermek gerekir. 
      Alacağına karşı elinde senet ve bono bulunan kimsenin alacağı, kuvvetli alacaktır. Geçmiş yıllarla birlikte, zekâtının verilmesi gerekir.
      Alacaklar eğer inkâr edilen ve isbatı mümkün olmayan alacaklar ise, tahsil edildikleri zaman geçmiş yılların zekâtlarını vermek gerekmez.
      Zayıf alacaklar, ele geçtiği andan itibaren nisap miktarına ulaşır ve üzerinden bir yılgeçerse, zekât verilmesi gerekir.
Bir kimsenin nisap miktarı malı veya parası bulunmakla beraber bu kadar da borcu olsa, kendisine zekât lazım gelmez.
       Eğer bir mal, zekât farz olduktan sonra henüz zekâtı ödenmeden zayi olursa, zekât düşer.
9-Zînet (Süs) Eşyasının Zekâtı :
Altın ve gümüşten yapılmış süs (zînet) eşyaları zekâta tabidir.Altın ve gümüşten yapılmış bilezik, kolye, gerdanlık, bileklik, küpe gibi kadın süs eşyası nisaba ulaşır ve üzerinden de bir yıl geçmiş bulunursa, o günkü altın altın ve gümüş fiyatları ile değeri bulunur ve kırktabir (yüzdeikibuçuk) zekât verilir.
Altın veya gümüşten yapılmış süs takımları, tablo kap, kaşık, çatal ve benzerleri için nisap miktârına ulaşınca zekât verilir.
Altın, gümüş, para ve ticaret malları, nisap tamamlamada biri diğerine eklenir. Buna göre, bir kimsenin bir miktar altın ile gümüşü, bir miktar da ticaret malı bulunursa, bunların toplamının kıymeti bir nisap miktarına, meselâ 80 gram altına denk olsa, kırkta bir nisbetinde zekât gerekir.
F-ZEKÂT KİMLERE VERİLİR :  
Zekâtın verileceği yerler, sekiz sınıf alarak Tevbe Sûresi’nin 60. Ayet-i Kerimesinde şöyle açıklanmaktadır:
“Zekâtlar, Allah’tan bir farz olarak ancak yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslâm’a) ısındırılacak olanlara, (esirlik ve kölelikten kurtulmak isteyen) esir ve kölelere, (borcuna karşılık malı olmayan) borçlulara, Allah yolunda olanlara, (harçlıksız kalmış) yolcuya mahsustur. Allah alîm ve hakîmdir.”
Bu Âyet-i Kerimeye göre zekât verilecek kimseler şunlardır :
1-Fakirler :
Nisap miktarından daha az bir malı olan ve dinen zengin sayılmayan kimselerdir. Bir kimsenin ev ve ev eşyası gibi aslî/temel ihtiyaçlarını karşılayan malı olsa bile, nisap miktarında bir para ve mala sahip değilse, o kimse fakir sayılır.Bir işte çalıştığı halde gelir düzeyi, mutat olan temel ihtiyaçlarını karşılayamayan kimse de fakir sayılır.
2-Miskinler :
Hiçbir geliri ve malı bulunmayan kimselerdir. Bunlar fakirlerden daha da düşkün olan, değil nisap miktarı mala sahip olmak, yiyecek, giyecek gibi aslî/temel ihtiyaçlât İşlerindearını bile kendisi karşılamayan yoksul kimselerdir.
3-Zekât İşlerinde Çalışanlar :
Bunlar zekât ve öşür toplamak ve bunlarla ilgili vazifelerde çalışmak üzere görevlendirilen kimselerdir.
4-Müellefe-i Kulûb :
Kalpleri İslâma ısındırılmak isenen kimselerdir.
5-Rikâb :
Hürriyetini para ile satın almak isteyenlerdir.
6-Borçlular : 
Borcu düşüldükten sonra nisap miktarı malı kalmayan kimselerdir. Borçlu kimseye zekât vermek, borcu olmayan fakire zekât vermekten daha fazelatli görülmüştür. Kötülük yolunda veya kötü bir amaçla borçlanmış olan kimse, sonradan pişman olup tevbe ederse, buna da zekâttan pay verilebilir.
7-Allah Yolunda Olanlar :
Allah Teâlâ’nın rızasına uygun ve O’na yaklaşmak amacıyla yapılan her türlü hayırlı işte çalışanlar, veya İslâm’ı yüceltmek uğruna bilfiil cihatta (sıcak harp) bulunanlar.
8-Yolcular :
Memleketlerinde varlıklı ve zengin oldukları halde, memleketlerinden uzak düşüp yolculukları sırasında parasız kalan, fakir düşen kimselerdir.
Kendilerin zekât verilebilen kimselerin herbirine ayrı ayrı zekât verilebileceği gibi, yalnız birine de verilebilir.
Fakirlere zekât verilirken şu sırayı gözetmek daha faziletlidir:
a)Önce fakir olan kardeşler,
b)Kardeş çocukları,
c)Amca, hala, dayı ve teyzeler,
d)Bunların çocukları,
e)Diğer mahremler (yakınlar)
f)Komşular,
g)Meslektaşlar,
h)Zekât verecek kişinin bulunduğu köy veya şehir halkı.
Zekâtı önce akrabanın fakir olanlarına vermek daha faziletlidir. Çünkü bunda hem zekât sevabı, hem den sıla-i rahim sevabı vardır.
Bir kimse, kendi yakınları muhtaç durumda iken onları bırakıp başkalarına zekât verse, zekât borcunu ödemiş olmakla beraber sevabına nail olamaz.
Zekât, malın bulunduğu yerdeki fakirlere verilir, bir başka yere nakledilmesi mekruhtur. Ancak başka yerdeki yakınları, akrabaları ve ihtiyaç sahipleri varsa, nakledilmesi caiz olur.
Zekât parasını günah yolunda harcayacak veya israf edecek olan kimselere vermek doğru değildir.G)ZEKÂT KİMLERE VERİLMEZ:
Zekât verilmeyen kimseler şunlardır:
1.Anne, baba, büyük anne, büyük baba..
2.Çocuklar ve torunlar.
Erkek ve kız çocuklarına ve her ikisinden olan torunlara zekât verilmez.
3.Karı – koca birbirlerine.
Yâni; koca karısına, karı da kocasına zekât veremez.
4.Zenginler.
5.Müslüman olmayanlar.
Ze k â t;  cami, çeşme, yol, okul, kütüphane, müze ve köprü gibi benzeri hayır yerlerine  de verilmez. Çünkü zekât, bizzat fakir şahsın hakkıdır.  Ayrıca zekâtta temlik şartı da vardır.  Yani zekâtın, fakirin eline verilerek mülkiyetine geçirilmesi gerekir. Cami ve benzeri şeylerde ise böyle bir durum yoktur..
Çağımızda yoksullara ve âcizlere bakmak için kurumlar oluşturulmuştur. Bu kurumlara da zekât verilir ve bu vekâleten ve dolaylı temlik sayılır.
H-ZEKÂTLA İLGİLİ DİĞER BAZI  ÖNEMLİ MES’ELELER :
Verilen bir zekât, fakir tarafından veya fakir olan çocuğun ve mecnunun velisi veya vasisi tarafından alınmadıkça tamam olmaz.
Zengin bir adamın fakir bulunan karısına zekât verilebilir.
Fakir olan komşu ve akraba çocuklarını sevindirmek için bunlara verilen paralar zekâta niyet edilirse sahih olur. Ancak çocuklar mümeyyiz durumda olmalıdırlar. Yani; kâr ve zararlarını ayırt edebilecek yaşta olmalıdırlar.
Bir adamın nisab miktarından daha çok değerde bir dükkanı olsa, ve buradan aldığı kira  bedeli   
geçimini karşılayamayacak derecede olsa, bu adama zekât verilebilir.
Zekâta sayılmak şartı ile bir fakiri evde oturtmak câiz değildir.Çünkü bunda fakire temlik      yoktur.
Ticaret için olmasalar bile, altın ve gümüşten kap-kacak ve süs eşyalarının zekâtını vermek  gerekir.
Haram mallarının zekâtı yoktur; böyle mallar sahiplerine iâde edilirler.
Fakirlere verilmek üzere bir kenara ayrılmış bulunan zekât parası veya malı çalınsa veyakaybolsa zekât borcu düşmez. Tekrar ödenmesi gerekir.
Nisab miktarına ulaşan bir para veya malın üzerinden yıl geçer de, bunun zekâtı  henüz ödenmeden o para veya mal helâk olursa, o malın zekâtı da düşer.            

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.